Türkiye’nin en çok ziyaret edilen sosyal paylaşım sitelerinden biri olan “kutsal bilgi kaynağı” Ekşi Sözlük, özellikle 1980 sonrasında doğmuş, eğitimli, orta sınıf kuşağın, birbirinden farklılaşan rumuzlar kullanarak çeşitli konularda içerik ürettiği alternatif bir sözlük. Yazarlarının sosyo-demografik özellikleri ve ürettikleri içerikler bakımından pek çok insanın ilgiyle takip ettiği bir platformda acaba “barış” başlığı altında üretilen entryleri (girdi/gönderi) temalarına göre analiz ettiğimizde nasıl sonuçlar açığa çıkar? Dahası, bu sonuçların arka planında ne gibi dinamikler etkili olmuş olabilir? Lafı çok uzatmadan sonuçlara ve bu sonuçların dinamiklerine geçelim.
Sonuçlara göre[1], Ekşi Sözlük’te barış başlığı altında en sık dile getirilen iki tema, sırasıyla; “bir ütopya olarak barış” (%22.22) ve “istismar edilen, çarpıtılan bir söylem/kavram olarak barış” (%20.92) kategorileri. Bu temaları “bir talep olarak barış” (%11.11), “erdem, huzur, yüksek değer olarak barış” (%9.80), “özdeyiş ve/veya şiirlerle ifade edilen ro-mantik bir durum olarak barış” (%8.50), “iki savaş arası mola olarak barış” (%8.50), “bir zafer kazanmak veya savaş talebi olarak barış” (%7.19), “savaşın yokluğu olarak barış” (%5.23), “anlaşma ve uzlaşma olarak barış” (%3.92) ve “diğer” kategorisi (%2.61) izliyor (bkz. Tablo 1).
TEMALAR | SIKLIK | YÜZDE |
1- Bir talep olarak barış | 17 | 11.11 |
2- Savaşın yokluğu olarak barış | 8 | 5.23 |
3- İstismar edilen, çarpıtılan bir söylem/kavram olarak barış | 32 | 20.92 |
4- Özdeyiş ve/veya şiirlerle ifade edilen romantik bir durum olarak barış | 13 | 8.50 |
5- İki savaş arası mola olarak barış | 13 | 8.50 |
6- Bir ütopya olarak barış | 34 | 22.22 |
7- Bir zafer kazanmak veya savaş talebi olarak barış | 11 | 7.19 |
8- Anlaşma ve uzlaşma olarak barış | 6 | 3.92 |
9- Erdem, huzur, yüksek değer olarak barış | 15 | 9.80 |
10- Diğer (barış işaretine ilişkin entry, toplumsal cinsiyet temelinde 'Barış' istemine ilişkin entry vb.) | 5 | 2.61 |
TOPLAM | 153 | 100 |
Tablo 1. Eksi Sözlük'te Barış Entrylerinin Temaları
Bu bulgular incelendiğinde, barışın istismar edilen bir kavram/söylem ve bir ütopya olduğuna ilişkin vurguların baskın olarak ifade edildiği görülmekte. Bunun yanı sıra, yine yüksek sıklıklarda barışın, iki savaş arası bir mola olarak kalıcı olmaktan uzak bir sürece karşılık geldiği ve aslında, "düşman" gruba karşı bir zafer olduğu değerlendirilmeleri de hayli dikkat çekici. Bu sonuçlar bir bütün şeklinde değerlendirildiğinde, bahsi geçen içerikleri üreten Ekşi Sözlük yazarlarının sosyal temsillerinde (toplumsal) barışın temsillerine ve tesisine ilişkin karamsar bir tablo çizdikleri görülüyor.
Barış başlığı altında üretilen içeriklerin yıllara göre sıklıkları incelendiğinde ise özellikle 2011, 2013, 2015 ve 2016 yıllarında dramatik bir artış olduğu görülüyor.
Bahsi geçen senelerdeki entrylerin içeriklerine bakıldığında, örneğin PKK’nın Hakkari-Çukurca’da yaptığı kanlı eylemin 2011 yılındaki barış içeriklerinin artışında etkili olduğu 2013, 2015 ve 2016 yıllarındaki artışının ise 2009 yılında Adalet ve Kalkınma Partisi hükümetinin başlattığı Çözüm Sürecinin tıkanması ve sonlanması dönemlerine karşılık geldiği görülüyor (bkz. Tablo 2).
Şimdi Ekşi Sözlük yazarlarının barış temsillerinin, göreli olarak, niçin “karamsar ve olumsuz” öğelerden oluştuğunu toplumsal barışın önündeki temel engellerden hareketle açıklamaya çalışalım.
YIL | SIKLIK | YIL | SIKLIK | YIL | SIKLIK |
1999 | 3 | 2006 | 6 | 2013 | 21 |
2000 | - | 2007 | 3 | 2014 | 4 |
2001 | 1 | 2008 | 7 | 2015 | 27 |
2002 | 3 | 2009 | 8 | 2016 | 21 |
2003 | 4 | 2010 | 4 | 2017 | 4 |
2004 | 1 | 2011 | 22 | TOPLAM | 153 |
2005 | 7 | 2012 | 7 |
Tablo 2. Ekşi Sözlük'te Barış Entrylerinin Yıllara Göre Dağılımı
Toplumsal barış, bir toplum içindeki farklı gruptan insanların ait oldukları kimlikleri, inançları, cinsel yönelimleri, politik görüşleri, cinsiyetleri, dini inançları, etnik kökenleri, ırkları, renkleri, yaşları, fiziksel ve zihinsel engelleri gibi özellikleri sebebiyle herhangi bir önyargı ve ayrımcılığa maruz kalmadan, uzlaşma ve esenlik içinde yaşadıkları bir durumdur. Ancak toplumsal barış, sistem içindeki avantajlı hallerinin bir kısmını dahi kaybetmekten imtina edenlerle, diğer bir deyişle bu avantajlı durumlarını tümüyle korumak isteyenlerle kurulacak bir hal değildir. Çünkü toplumsal barış, karşı tarafın yararına kendi düşünce, talep ve haklarınızın en azından bir bölümünden ödün vermekle inşa edilebilir. Son cümlede üstünü fosforlu kalemle dikkatle çizmek istediğim iki sözcük: ödün ve inşa.
Toplumsal meselelerde ödün vermek, aslında “mücadele” için ilk ortaya çıkış nedenlerinden bir tür vazgeçmek gibi bir manaya sahip. Buna göre toplumsal meselelerde uzlaşmak, meselenin var olma nedenlerini, diğer bir bakış açısıyla, bir grup insanın hayata anlam yükledikleri nedenlerini esnetmesi anlamına geliyor. Dolayısıyla, zihinsel esneklik be-cerisi zayıf olan kimselerin toplumsal mutabakat gerektiren konularda ciddi anlamda direnç göstermesi hem çok olağan hem de pek çok riski barındıran bir durum. Türkiye koşullarında çatışmalı gruplar arası ilişkilerin barışçıl ilişkilere dönüşmesi için, tarafların zihinsel dünyalarında "karşı tarafın yararına" isimli yeni, olumlu içerikli ve ideolojik emellerden göreli olarak azade bir kategorinin açılması şart görünüyor. Diğer türlüsü, uzlaşma ya da barışa ilişkin atılan adımların neredeyse tamamını boşa çıkararak, bu adımları "kutlu bir dava için kazanılmış bir mevzi daha" şekline bürüyor. Böylece barış, iki çatışma arasında bir tür dinlenme molası niteliği kazanıyor.
Gelelim inşa vurgusuna. Barışın inşa edilebilir bir durum olması aslında barışın toplumsal bir mefhum olmasından, yani doğal haliyle doğada bulunmamasından kaynaklanıyor. Diğer bir deyişle, barış, keşfedilen bir keyfiyet olmaktan ziyade, sosyal ilişkilerin bir çıktısı olarak oluşturulan ve tercih edilen bir durum. Bu yaklaşım bizi toplumsal barışın tesisi için bir şeyler yapmaya teşvik ediyor; dolayısıyla barış için "çaba"nın olmazsa olmaz bir koşul olduğunu düşündürtüyor.
Türkiye koşullarındaki toplumsal sorunların çözümlenerek barışçıl ilişkilere dönüştürülmesinin önündeki bir başka engel, tarafların elinde şu veya bu büyüklükte tuttukları iktidarlarıdır. Her türden iktidar, ilişkilendikleri bireyler ve gruplarla hiyerarşik bir ilişki kurma eğiliminde ve bu durum, iktidarları kendiliğinden uzlaşma ve barış taraftarı yapmaktan uzaklaştırıyor. Dolayısıyla, toplumsal barışı kurabilmenin yolu, iktidarı elinde bulunduranların şiddetten arındırılmış yollarla ve kararlı bir tutumla uzlaşma ve barışa ikna edilmesidir. Toplumsal barışın sağlanması sadece iktidarı elinde tutan tarafların sürece ilişkin tavır ve davranışlarına değil, aynı zamanda sıradan insanın gündelik rutinleri arasına toplumsal bir esenlik hali olarak barış talebinin girmesiyle mümkün. Zira toplumsal sorunların çözüm süreçleri, kamuya sıhhatli bir şekilde mal edilmedikçe sorunların kalıcı çözüm olasılığı azalmış olur.
Aslında toplumsal düzeyde barışı talep etmek demek, toplumsal düzeyde adaleti talep etmek demektir. Ne türden bir adalet talebi peki bu? Her türden farklılığın (etnisiteye, dini inanca, cinsel yönelime vb. dayalı) hiyerarşiler içinde tesis edilmesine karşı olmak şeklinde bir adalet talebi. Böylesi bir adalet talebini, bireysel seviyede diğer gruptan olanlarla hiyerarşi kurmadan, farklılıklarımızı bir tür tanışma aracı olarak görerek tesis etmeye başlayabiliriz. Bunu gerçekleştire-bilmek için kapsayıcı sosyal kimliklere ihtiyacımız olduğu çok açık. Örneğin, bir devlet ve coğrafya olarak Türkiye’de yaşayan vatandaşlar olarak kendimizi "Türkiyeli" şeklinde değerlendirirsek, özelde sahip olduğumuz etnik aidiyetlerimiz kendi aramızda bir çatışma nedeni olmaktan uzaklaşabilir. Elbette bu durumun kalıcı tesisi için daha elzem bir faktör, farklı gruptan insanlar arasında refah düzeyinin asgari düzeyde ortalamaya yaklaşması gerekliliğidir. Zira tıpkı demokrasinin sahiden işleyebilmesi gibi toplumsal barışın kalıcı tesisi için de güçlü, oturmuş bir orta sınıfa ihtiyaç duyulur. Bunun için hukuksal ve toplumsal düzeyde sosyal adaletin sağlanmasına, sosyal adaletin dağıtımının sürekli olarak kontrol edilmesi de eşlik etmelidir. Sosyal adaletle ilgili bu bahis, başlı başına ayrı bir yazının hatta bir kitabın konusu olabileceğinden şimdilik sosyal adaletin kalıcı toplumsal barış için elzem bir koşul olduğunu vurgulamakla yetinelim.
Barış başlığı altında üretilen içeriklerin hatırı sayılır oranda "karamsar ve olumsuz" temalardan oluşması, öyle sanıyorum ki, Ekşi Sözlük yazarlarının açık bir şekilde fark ettikleri toplumsal barış önündeki engellerden kaynaklanıyor. Karamsar ve olumsuz bir tablo çizmeleri için sahiden haklı gerekçeleri var. Ancak bu durum toplumsal barışı talep etmek ve tesis etmek için bir şeyler yapmaya engel görünmüyor. (MK/EA)
***
[1] Ekşi Sözlük’te barış başlığı altında 20 Ekim 2017 tarihine kadar 26 sayfa içerik üretilmiştir. Bu içeriklerden insan, yerleşim yeri, tiyatro oyunu ismi olarak barış entryleri bu analizin dışında tutulmuştur. Buna göre; toplamda 153 entry analiz edilmiştir. İlk entry 14 Nisan 1999 tarihindeyken, en sonuncusu 29 Temmuz 2017 tarihinde girilmiştir.