Dünya milli gelirinin yaklaşık üçte birinin yaratıldığı ABD'de yaşanan durgunluk, dalga dalga tüm gelişmiş, gelişmekte olan ülkeleri derinden etkileyecek.
Saldırı sonrası ilk olumsuz sinyal, doların değer kaybedişi ve altına yönelişle alındı. Hammadde fiyatlarındaki artış, özellikle de petrol fiyatlarında yükseliş de dikkat çekici.
Dünya Savaşı Misali
ABD'deki durgunluğun, tüm dünyada ticaret hacmini daraltması, buna bağlı olarak mal, sermaye, işgücü, turizm hareketlerini yavaşlatması beklenebilir.
Türkiye bugünden sonra daha zor bir iklimde ekonomik yaşamını idame ettirmeye çalışacak. Çok zorlanarak ödemeye çalıştığı iç ve dış borç anapara ve faizlerini zamanında denkleştirmek daha da zorlaşacak. Yüzde 9 küçülmesi beklenen ekonominin bu "dünya savaşı" misali konjonktürle birlikte daha da küçüleceğini söylemek mümkün.
Dış borçlanma zorlaşırken...
Hazine, dış borçlanma için dünya piyasalarına çıkmaya hazırlanıyordu. Dışarıdan borçlanma olanakları şimdi daraldı. Dünya sermayesi, risklerini iyice azaltmak isteyecek, savaş psikolojisiyle "eve dönüş" eğilimi artacak. Riskli bölgelerden herkes çekilecek. Bütün bunlar ihtiyaç duyulan dış kaynağın piyasalardan teminini zorlaştıracak. Yine yatırım için beklenen yabancı sermayenin gelişi de zorlaşacak.
Konsolidasyon vakti
Kanımca, Türkiye tam da bu yeni şartlar dahilinde, IMF ile bir görüşme yaparak uygulamakta olduğu programı gözden geçirmeli ve bir konsolidasyona gitmeli.
Mevcut şartlar, Türkiye'nin eline çok geçerli bir mazeret vermiştir ve IMF-DB ikilisi bu mazereti kabullenmeye ikna edilebilirler. Aksi taktirde, böylesine zorlaşmış şartlarda, IMF'nin verdiği borç ödeme programını, dünyada hiçbir şey olmamış gibi, Türkiye'nin harfiyen uygulamaya kalkması, sosyal sıkıntılarımızı dayanılmaz boyutlara çıkaracak, kendi içimizde yeni cinnet vakalarına zemin hazırlayacaktır.
Yeni şartlara göre dizayn
Evet, Türkiye bugünden itibaren ekonomisini yeni şartlara göre dizayn etmeli.
Devlet, ekonomiye biraz da şartların gereği daha çok müdahil olmalı. Dolaylı müdahalelerle kalmamalı, KİT'leri, temel mal ve hizmet üretiminin yanısıra azgelişmiş bölgelerin sorunlarıyla ilgili olarak görevlendirip aktifleştirmeli.
Şimdi, gereksiz liberal politikalardan, daha korumacı politikalara geçişe ihtiyacımız var.
Planlı, üretimi, istihdamı ön plana alan ve adil bir vergi yaklaşımıyla iç kaynaklarını daha çok kullanan, yoksullukla mücadeleyi ihmal etmeyen bir ekonomik program geciktirilmeden hazırlanmalı. (NU)