Bir ülkenin kültürü, düğünlerine de yansır. Dünyayı gezen bir düğün fotoğrafçısı olarak, farklı ülkelerde düğünlere katıldığımda kendimi hep bir kültür turunda hissederim. Hiçbiri diğerine benzemiyor.
Filistin düğünleri bin bir gece masalları gibidir adeta, Meksika düğünleriyse sanki Zapata’nın arkadaşlarıyla bir kutlama, Vietnam düğünleri de sanki mistik ve egzotik bir seyahatin başlangıcı.
Uzun yıllar, dünyayı dolaşarak düğün fotoğrafçılığı yapma şansım olduğu için, yüzlerce farklı kültürün düğününe şahitlik ettim. Eğer siz de merak ediyorsanız, hep birlikte kültürler arası bir düğün yolculuğuna çıkalım...
Filistin düğünleri: Gelin ve damat bir araya gelmiyor
Filistin düğününde göze çarpan ilk şey kalabalık. Sadece erkeklerin olduğu bir kalabalık. Damat Abdullah, imamlar ve arkadaşlarıyla el sıkışıp, kendimi tanıttıktan sonra hepsini bir arada görüntülemek istedim. Öyle bir kalabalık için, ne geniş açılı bir lens, ne onları üç sıra halinde dizmem yeterli olmamıştı. Bana merdiven getirmelerini istedim ki bu grup resmini evin çatısından çekip, herkesi fotoğraf karesine sığdırabileyim.
Evin salonundaysa salonda sadece kadınların ve çocukların oturduğunu gördüm. Bazıları son derece utangaç olsa da bazıları tebessüm ederek bana bakıyorlardı. Zaman geçtikçe biraz daha rahatlamış gözüktüler. Daha da rahatlamalarını sağlamak için, kendime son derece yumuşak bir hava vermeye çalışarak, ses tonumu inceltiyor, şekilden şekle giriyordum.
Evin bahçesine çıktığımdaysa, bambaşka bir karaktere bürünüyordum. İmamla sürekli göz kontağı halindeydim. Bahçedeki erkekler namaz kılarken, o anları görüntülemek için onay bekliyordum. İmam kafasını eğerek onayı verdi ve birkaç kare fotoğraf çektim. Daha sonra yemeğe oturuldu.
Damat, gelin olmadan masaları tek başına dolaştı ve akrabalarından, arkadaşlarından gelen zarfları toplayarak, tebrikleri kabul etti. Kadın ve erkeklerin bir araya gelmemesine özen gösterildi. Bahçede erkeklerin oturduğu bölüme yine erkekler servis yaptı. Alkol tüketimi olmamasına rağmen, müthiş bir enerjiye ve hareketli dans figürlerine şahit oldum.
Yunan düğünleri: Bir çın çın, bir öpücük
Bir Yunan kilisesindeyiz. Törenin çok uzun sürmesinden Katolik olduklarını anlıyorum. Bu düğün de çok kalabalık, çok eğlenceli ve bol uzolu. Kiliseden çıkıp Hilton Tapatio’ya vardığımızda, kalabalığın sayısı artıyor. Gelin Kallista ve damat Nicholos o kadar mutlu ki, ilk defa bir düğünde "Gülümseyin" kelimesini kullanmıyorum.
Kilisede yapılan dini törenden sonra, ikinci bir evlilik töreni yapılıyor. Tam evlilik şarkısı çalacakken ses sisteminde bir bozukluk oluyor. 250 kişi hep bir ağızdan evlilik şarkısını mırıldanıyor. Daha sonra restoranda uzolar sular seller gibi akıyor. Nerdeyse her 15 dakikada bir, damat Nicholos veya arkadaşları “Hoppa” diye bağırarak uzo kadehlerini kaldırıyorlar.
Herhangi bir davetli bıçağını kadehine vurmaya başlarsa eğer, bu etraftaki konuklar arasında bir dalga gibi yayılıyor ve diğer tüm davetliler de çatal veya bıçaklarını kadehlerine vurarak çın çın sesleri çıkarmaya başlıyorlar. Çın çın seslerini duyan damat, hemen geline ateşli bir öpücük vermelidir.
O gece kaç kadeh uzo içildi, kaç defa öpüşüldü, ne siz sorun ne ben söyleyeyim. Bunun dışında gece boyunca sirtaki dansları yapıldı ve dolarlar havada uçuştu.
Hint düğünleri: Başlık parası damada!
Bazı Hint düğünlerinde törenler üç veya dört gün sürebilir. Eğer düğün tek bir güne sıkıştırılmışsa, sabah çok erken kalkmak zorundasınız. İlk durak etrafı çiçeklerle süslenmiş büyük bir tapınak. İçeri ancak başınızı bağlayarak girebiliyorsunuz. Kadın veya erkek fark etmez, tapınaktaki herkesin başı örtülü olmalı.
Tapınakta kadınlar ve erkekler karışık bir şekilde oturuyor. Tapınağın en sonunda üstü çiçek dolu bir duvar vardı. Duvarın hemen önünde üç tane yan yana oturmuş müzisyen vardı. Kanuna benzeyen bir müzik enstrümanı kullanıyorlardı.
Akşam yemeğine katılmadan önce, damat yerel Hint kıyafetlerini çıkarıp, sakal traşı olmuş ve takım elbisesini giymişti. Geleneksel Hint kıyafetleri içinde bir Prense benzeyen Set, eşiyle birlikte az önce bahsettiğim mermer duvarın etrafında dakikalarca döndü. Duvağını gelinin annesi tutuyordu ve arkalarında da küçük çocuklar vardı.
Müzik eşliğinde Tapınaktaki duvarı tavaf ettiler. Daha sonra yastıklara oturdular ve raca görünümlü bıyıklı ve heybetli bir adam Hintçe konuşmalar yaptı. Gelinin üzerindeki takılardan Kapalıçarşı’da çok rahat bir Kuyumcu Dükkanı açılabilirdi. Tören sonuna doğru, davetliler yuvarlak duvarın üstündeki çiçeklerin üstüne para bırakarak, dua ettiler.
Parayı bıraktıktan sonra secdeye yatar gibi, alınlarını yere değdirerek gelin ve damadın mutlu olması için tanrıya dua ettiler. Hangisine mi? Bilmiyorum 3 milyon adet tanrıları var Hintlilerin.
Vietnam düğünü: Çapkınlığa karşı çatapat uyarısı!
En çok dikkatimizi çeken, tüm davetlilerin ve evlenecek çiftin renkli kıyafetleriydi. Damat ve gelinin yaptığı ilk dansın ardından yemek yendi. Daha sonra masaları dolaşan çift, her masada kadeh kaldırarak içkilerini yudumladı. Bu kadeh kaldırışlar o kadar içten ve coşkuluydu ki...
Bir ilginç, hatta sıra dışı gelenek de damadın pantolonuna bağlanan çatapatlardı. Beline asılı olan çatapatları teker teker yakan gelinin arkadaşları, damadı ilerde çapkınlık yapmaması için kibarca uyarıyorlardı.
Amerikan düğünleri: Broadway şovu mu, düğün mü?
Amerikan düğünleri sanki 5 yıldızlı bir otelin animasyon ekibinin yarattığı atraksiyonlar. Amerikan düğünlerinde ortasında gelin ve damadın oturduğu uzunca bir masa vardır. Bu masanın diğer üyeleri gelin ve damadın en yakın arkadaşları olup, hepsi aynı tarz, aynı renk kıyafet giyer ve bu masa diğer tüm davetlileri görecek bir şekilde durur.
Akşam yemeği başlamadan önce damat ve gelinin arkadaşları şampanya kadehi kaldırıp, çocukluk veya akademik hayatlarıyla ilgili anılar anlatıp, evlenen çifte mutluluklar dileyerek, konuşma yaparlar. Yemek bittikten sonra gelin ve damat ilk dansı yapar. Daha sonra gelin ve babası, damat ve annesi dans eder.
Gecenin sunucusu 10 seneden fazla evli olanların dansa devam edeceğini diğerlerinin dans pisti dışına çıkmasını rica eder. Bu 15, 20, 30 ve 40 seneden fazla evli olanların elenmesine kadar devam eder. Salonda en uzun sureli evli çift seçilir ve onlar dans eder.
Daha sonra para dansı başlar, damadın önünde kadınlar, gelinin önünde erkekler sıraya girer ve damada kadınlar, geline de erkekler para verir. Bu para genelde 1 dolar gibi semboliktir. Davetteki tüm bekar kadınlar çağırılır ve gelin arkasını dönerek onlara çiçeğini atar.
Yine bir amerikan düğününde aşırı alkol alan damat ve arkadaşları piramit yapmaya çalışmış ve herkese çok eğlenceli dakikalar yaşatmışlardı. Düşünsenize en altta dört kişi, onun üstünde üç ve onun üstünde iki seklinde gidiyor.
Kamboçya düğünü: Muz geleneği
Damadın Amerikalı ve gelinin Kamboçyalı olduğu bir düğün... Az da olsa Kamboçya geleneklerini düğünlerine taşımışlardı. Aklımda kalan en ilginç gelenek muz geleneğiydi. Buna göre gelin, damada yatak odasında muz veriyor. Ne yazık ki damat biraz utangaç olduğundan fotoğraf çekmemi istemediler.
"Aslan Sütü" ve Türkiye düğünleri
Dünyanın dört bir tarafında düğün çekmiş biri olarak Türkiye düğünlerinin her zaman çok daha özel olduğuna inanırım. Eğer davette 200 kişi varsa, 150 kişinin halay çektiği anlar yaşanır.
Bizim düğünlerimizde belki bir Amerikan düğünü kadar toplu halde yapılan atraksiyon yok ama düğündeki her karakter zaten aslan sütünden alınmış bir enerjiyle tek başına bir şov. (EB/GG)
* Efe Babacan, fotoğrafçı, www.efesphotography.com