Makalenin İngilizcesi için tıklayın
COVID-19 hepimizi sarstı. Yaşadığımız bu süreç her geçen gün sağlığımızın ne kadar önemli olduğunu bizlere hatırlatmaya devam ediyor. Çatışmalardan iklim krizine, ekonomik istikrarsızlıklardan pandemiye kadar kadar geniş bir çerçevede küresel krizler yaşadık, yaşıyoruz. Bu denli büyük problemler ve günlük yaşamın koşuşturmacası içerisinde, belki dikkatimizden kaçan ama hiç unutulmaması gereken besin değeri yüksek gıdaya ulaşım ve kıtlık sorunlarına dikkat çekmek amacıyla, Dünya Gıda Günü'nün bu yılki teması COVID-19 müdahalesinin önemli bir parçası olarak gıdayı ve tarımı odağına alacak şekilde, "Büyütelim, Besleyelim, Hep Birlikte Sürdürelim" olarak belirlendi.
Dünyanın durumu
Okuduğum raporlarda dünyada açlık tehdidi altında olan insan sayısını ne zaman görsem dehşete düşerim. Küresel olarak 1,9 milyar insan (her 4 kişiden 1'i) orta veya ciddi derecede gıda güvensizliği yaşıyor. En ciddi rakamlar, Sahra Altı Afrika ve Güney Asya'da olmakla birlikte, orta düzeyde gıda güvensizliği tüm bölgelerde önemli bir sorun. Asya'da 513,9 milyon, Afrika 256,1 milyon ve Latin Amerika ve Karayipler'de 42,5 milyon insanın gıda güvenliği yok. Gelişmiş ülkelerde bile, besin değeri yüksek gıdaya erişim ve satın alınabilirlik ekonomik krizler ve salgın nedeniyle giderek zorlaşıyor.
Ortadoğu’da yoksullukla yakından ilgili olan gıda güvensizliği en çok kırsal kesimde, özellikle Suriye, Yemen ve Irak'ta yoğunlaşıyor. Dünya Gıda Programı (WFP) verilerine göre yalnızca son altı ayda 1.4 milyon artışla 9.3 milyon Suriyelinin gıda güvenliği yok. Yemen (açlık sınırındaki) neredeyse 20 milyon insanıyla gıda güvensizliği oranının en yüksek olduğu ülkeler sıralamasında ilk sıradaki yerini koruyor.
Nobel Barış Ödülü'nün anlamı
Bu perspektiften bakıldığında, 2020 Nobel Barış Ödülü'nün "açlıkla mücadele çabaları, çatışmalardan etkilenen bölgelerde barış koşullarının iyileştirilmesine katkı sağladığı ve açlığın bir savaş ve çatışma silahı olarak kullanılmasını önleme çabalarında itici güç olarak hareket etmesi” nedeniyle WFP'ye verilmesi ödülü daha da değerli kılıyor.
Gıdanın üçte biri israf ediliyor
2020 yılında yatağa aç giden milyonlarca çocuk olduğunu duymak ve kabullenmek son derece zor. 21. yüzyılda, uzun vadede gelişimleri üzerinde ciddi sonuçları olacak olan yeterli beslenme koşullarına, sağlıklı yiyeceklere ve hatta temiz içme suyuna sınırlı erişimi olan çocuklar var.
Gıda güvensizliği - yeterli, güvenli ve besleyici gıdaya erişim eksikliği- her ülkede belirli bir düzeyde mevcutken, bu arada dünyada üretilen tüm gıdanın yaklaşık üçte biri israf ediliyor, bu da yaklaşık her yıl 1.3-1.6 milyar tona tekabül ediyor. 1,1 trilyon avro değerinde tonlarca gıda. Bu, her saniye israf edilen altı kamyon yenilebilir gıdaya eşdeğer. Önümüzdeki on yılda küresel nüfustaki öngörülen hızlı büyüme ve gıda talebiyle sıfır açlığa ulaşmayı hayal etmek zor, özellikle bu kadar fazla gıda kaybı ve israf varken.
Gıdaya bunca muhtaç insan varken
Hanehalkı gıda israfına bakıldığında örneğin, ABD'de insanlar yiyeceklerinin yaklaşık yüzde 40'ını çoğu hala yenilebilir olmasına rağmen israf ediyor. Durum Türkiye’de de farklı değil, 2 milyar avroluk gıda tahminen yüzde 60'ı hala yenilebilir durumdayken israf ediliyor.
Kötü hava, işleme sorunları, aşırı üretim ve istikrarsız pazarlar markete ulaşmadan çok önce gıda kaybına neden olurken aşırı satın alma, kötü planlama ve etiketler üzerindeki kafa karışıklığı, marketlerde ve evlerde gıda israfına neden oluyor. Bu gıdalara muhtaç milyarca insan varken yapılan israfın boyutunu gözünüzün önüne getirin.
Dünyada gıda israfını azaltmanın ve ihtiyaç sahiplerine ulaştırmanın yeni yollarını bulmaya çalışan birçok girişim var. Hepimiz için sorumluluk alma ve bireysel olarak harekete geçme zamanı. Büyütelim, Besleyelim, Sorumluluk Alalım, Bağış Yapalım, Hep Birlikte Sürdürelim. Dünya Gıda Günü’nüz Kutlu olsun…
(NÖ)