14 Nisan 2003 günlü Bizim Gazete'de kısaca bilgisini vermeye çalıştığım Uluslararası Ceza Mahkemesi (İnternational Criminal Court) (ICC) Lahey'de çalışıyor. Asıl kuruluş belgesi "Roma Uluslararası Ceza Mahkemesi" statüsü olan bu mahkeme insanlığın karşılaştığı "suçlar" karşısında bir savunma mekanizması aslında...
1 Temmuz 2002 tarihinden itibaren soykırım uygulayanlar, savaş suçu işler ya da işkence ile insanlığa karşı suç işlerse kendisini bu Mahkeme önünde bulabilir. Vatandaşı bulunduğu ülke bu suçları işleyen kendi vatandaşını yargılamak istemeyebilir ya da yargılayacak konumda olmayabilir. Ama bu tür suçlar Uluslararası Ceza Mahkemesinde yargılanabilir.
Birleşmiş Milletler gözetiminde bilinen ve uluslar arası ceza mahkemesi niteliğinde iki mahkeme daha var. Bu mahkemelerden birisi Eski Yugoslavya'da işlenen suçlarla diğeri ise Ruanda'da işlenen suçlara bakıyor.
Yani belli bölgelerde ve belli zamanlarda işlenmiş suçlar için görevli. Ancak Uluslararası Ceza Mahkemesi dünya üzerinde işlenen tüm suçlar için görevli. Zamana bağlı değil. Üstelik mahkemenin görevi sürekli... Uluslararası Ceza Mahkemesi temel insan hak ve özgürlüklerinin ihlallerini önleyici bir işlev üstlenmesi düşünülüyor ama başta ABD olmak üzere karşı çıkanlar çok.
11 Eylül 1973 günü Şili Devlet Başkanı Salvador Allende öldürüldü. İktidarı ele geçiren General Augusto Pinochet'in faşist yönetimi binlerce insanın ölümüne ve kaybolmasına neden oldu. İnsanlığa karşı işlenmiş suçların faili ve adı unutulmadı.. Ama yargılanamadı...
Kamboçya'da Pol Pot liderliğindeki Kızıl Kmer'ler, yüz binlerce insanı katlettiler. Ölüm tarlaları insan kanıyla sulandı. 1975 yılındaki bu katliamlardan bir yıl sonra Arjantin'de askeri cunta yönetime karşı olanları ortadan kaldırdı. Binlerce kayıp insan ve yargılanmamış diktatörler akıllarına ne gelirse onu yaptılar.
Savaş suçundan yargılanan olmadı. İkinci Dünya Savaşı sonrası Nürnberg'de kurulan ve ilk savaş mahkemelerinden birinde Naziler işlenen savaş suçlarından sorumlu tutulabildi. Savaş veya insanlığa karşı suç işleyen Naziler yargılanabildi ve tarihe Nürnberg mahkemeleri adıyla geçen yargılamalarda savuş suçları ve insanlığa karşı suçlar cezalandırılabildi.
Bu örneklerden sonra Birleşmiş Milletler uluslar arası bir ceza yargılaması için harekete geçmek zorunda kaldı... Çünkü yaşanan katliamlar diktatörlere yetmiyordu. Yeniden suç işliyorlar ve insanlığı soykırıma uğratan savaşlarından vazgeçmiyorlardı.
Komünizmden sonra Yugoslavya Federasyonu dağıldı ve 1991'de Hırvatistan'da ortaya çıkan savaş 1992'de Bosna'ya sıçradı. Bu iki savaş sonrası çiğnenen insan haklarının sorgulanabilmesi ve hakları ihlal edenleri yargılamak için Eski Yugoslavya Savaş Suçluları Mahkemesi kuruldu.
Ruanda'daki Tutsi Katliamı'nın sanıklarını yargılamak ve adalet önünde ceza verebilmek için Mahkeme kuruldu. Artık hem bu mahkeme ve hem de Yugoslavya için kurulan mahkeme uluslar arası bir ceza mahkemesinin kurulabileceğine olan inancı pekiştirdi.
Artık böyle bir mahkemenin kurulması da gerekiyordu. Çünkü her yerde süren katliamlar, öldürülen insanlar ve savaş sırasında işlenen suçlar uluslar arası adaletin vazgeçilmez bir güçle çalışmasını zorunlu kılıyordu.
Birleşmiş Milletler 1998'de Roma'da Uluslararası Ceza Mahkemesi kurulması için bir konferans düzenledi. Böylece ilk adım atılmış oluyordu.
Kanada, Avustralya ve bir çok Avrupa ülkesi ile beraber Afrikalılar ve Latin Amerikalılar uluslar arası bir ceza mahkemesinden yanaydı. Ama Rusya, Çin ve en başında ABD uluslar arası ceza mahkemesinin kurulmasına ve sürekli çalışmasına karşı çıkıyordu.
Sonuçta 120 ülke Roma Tüzüğü'nü kabul etti. En az 60 devletin onaylamasıyla Roma Tüzüğü'nün 1 Temmuz 2002 itibariyle yürürlüğe girmesi kararlaştırıldı. Öyle de oldu. Mahkeme kuruldu ve çalışmaya başladı.
ABD sıkıştı. Anlaşmayı onaylamayı reddediyordu. Clinton hükümeti Roma Tüzüğünü imzaladı. Bush ise yönetime geldikten hemen sonra Mahkemeyi tanımadığını açıklayarak onay için Kongre'ye göndereceğine atılan imzayı da geri çekti. Eşi benzeri görülmeyen bu uygulama ile süper güç bir kez daha sınır tanımayan kafa tutmasını tekrarlamış oldu.
Artık gelecekte işlenmesi düşünülen insanlığa karşı suçları önlemek gerekir. Tekrar söylemek istiyorum ki; insanlığa karşı suç işleyenler kim olursa olsunlar artık hukuki ihlallerin tümünde uluslararası bir mahkeme önünde hesap vereceklerdir...
Artık önümüzdeki yıllarda suçlar ve suçlular cezasız kalmasın... Devlet başkanından, generaline veya en alt düzeydeki askerine kadar hepsi bir gün sanık olabileceklerini akıllarında tutsunlar... Barış için insanlığa karşı suç işlenmeyen bir dünya kurulsun isteğiyle yeni yıllarımız çok olsun... (Fİ/NM)