Yenidoğan yoğun bakım servisindeki bebeklerin yaşama tutunmasını sağlıyordu. Ailelerin güvenle bebeklerini teslim ettiği, Cerrahpaşa’nın yetiştirdiği iyi bir hekimdi.
Çocuklara olan düşkünlüğü herkes tarafından bilinirdi. Kendisi de sağlık çalışanı olan eşi Hanife Emir’le aynı hastanede tanışmışlardı. On dört yıldır evliydiler.
Geride çok seven bir eş, iki çocuk, hayata döndürdüğü yüzlerce bebek ve yığınla güzel anı, hastalarına ve öğrencilerine harcadığı emekleri kaldı.
Hafif bir grip gibi seyreden hastalığı, çocuk kliniğinde virüs yükünün fazla olması nedeniyle iyileşir gibi olduğu anda yeniden nüksetti. On gün Antakya Akademi Hastanesi’nde, on gün de Ankara Şehir Hastanesi’nde entübe bir şekilde yattı.
Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Nebil Emir’in hikâyesini eşi Hanife Emir’den dinliyoruz.
Eşi Hanife Emir anlatıyor
Her şeyden önce Cerrahpaşa’nın yetiştirdiği çok değerli bir bilim insanı ve Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanıydı. Çok kıymetli bir insandı. Bunun yanında çok güzel bir eş, harika bir baba ve çocukları çok seven bir insandı. Birlikte çok güzel anılarımız, çok özel bir on dört yılımız oldu.
Intern’lüğünü ve uzmanlığını Cerrahpaşa’da yapmış. Hatay Mozaik Kadın Doğum ve Çocuk Hastanesi’nin yenidoğan yoğun bakım servisinin kurucusu ve ilk sorumlusuydu. Orada yaklaşık on yıl kadar görevini sürdürdü, çok değerli çalışmaları oldu.
Sonrasında akademisyenlik yapmak istedi ve biz bu nedenle İstanbul’a döndük. Bahçeşehir Üniversitesi Hastanesi Medical Park Göztepe’de misafir öğretim görevlisi olarak göreve başladı.
Bahçeşehir Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde hem öğrencilere ders verdi hem de çocuk polikliniğinde görevine devam etti.
Yurtdışı
Ardından bizim bir yurt dışı planımız gündeme geldi ve ailece yurt dışına yerleşmeye karar verdik. Bu vasıtayla Nebil Bey, Bahçeşehir’den ayrıldı, dil kursuna da gitmesi gerekiyordu çünkü.
Tam o esnada pandemi başladı. Pandemiden dolayı bütün ülkeler sınırlarını kapatınca plan askıya alındı ve yeniden Antakya Akademi Hastanesi’nde çalışmaya başladı.
Yenidoğan canlandırma
Nebil Bey, Çukurova Bölgesi’nin NRP (Yenidoğan Canlandırma Programı) dediğimiz yenidoğan resüsitasyon eğitici eğitmeniydi aynı zamanda. Sağlık Bakanlığı bünyesinde Afrika’da da görevlerde bulundu.
Nebil Bey’in çok değerli çalışmaları oldu, çok fazla ailenin hayatına dokundu ve onların hikâyesine tanıklık etti. Çok güzel bebekler kurtardı. Onları birlikte hayata döndürdük, ailelerine teslim ettik. Türkiye çok değerli bir hekimini kaybetti ne yazık ki.
Yenidoğan yoğun bakıma 900 gram bir bebek getirildi bir gün ve annenin dört ya da beşinci tüp bebek denemesiydi. Aile buna bağlı olarak hayli travma yaşamıştı ve bu bebek onların son umuduydu. Bebek uzun süre yoğun bakımda kaldı. Sepsis dediğimiz bir enfeksiyon tablosu gelişti bebekte. Ağır tedaviler ve büyük mücadelelerle, emeklerle kurtuldu bebek. Bu bebeği hiç unutmuyorum çünkü eşim o dönem eve gelirdi ve sürekli yenidoğan yoğun bakımdan ararlardı bebekle ilgili. Solunumu arttı-azaldı, değerleri yükseldi, diye bilgi verirlerdi. Nebil Bey de hemen hastaneye giderdi. Hayatımızın o dönemi hastanede geçti diyebilirim. Sonrasında o bebek iyileşti. Bebeği kucağıma alarak verdim aileye. O ailenin gözyaşlarını, bizim gözyaşlarımızı hiç unutmuyorum. Çok özel bir andı, inanılmaz güzel bir histi |
Hep gülümseyen
Nebil’i hocalarına, arkadaşlarına sorduğunuz zaman her daim gülümseyen bir insan gelir akıllarına. Belki de hiç kimse kırgın değildir ona.
Çok narin, çok naif bir insandı. Sadece hastalarına değil; ebeveynlere, yetişkinlere ve arkadaşlarına da özenle yaklaşırdı. Cerrahpaşa’daki hocalarıyla konuşsanız onlar da aynı şeyleri söyleyecektir size. Çok özel bir insandı.
Mesleği dışında sporla ilgilenirdi. Futbol oynamayı çok severdi. Maçlara giderdi. Hastanede hekimlerle birlikte maç yaparlardı. Çocuklarıyla en keyifli vakit geçirdiği yerlerden biri havuzdu. Yüzmeyi çok seviyordu ve çocuklarıma da yüzmeyi hemen hemen babaları öğretti.
Nebil Bey’in babasının bahçeleri vardı, orada ailecek çok vakit geçirirdik. Aile merkezli bir baba olduğu ve ailesiyle çok vakit geçirdiği için yokluğu çocuklarımı ve beni derinden etkiledi.
Hafif grip
Nebil Bey hastalandığında çocuklarım ve ben İstanbul’daydık, o ise Antakya’daydı. Ben o hafta yanına gitmek için uçak bileti almıştım; ama bana telefonda “Hafif bir grip oldum. Şu an gelme Hanife, çocuklara da bulaşır,” dedi.
O süreçte hep konuşuyorduk, görüntülü bir şekilde de konuşuyorduk. Gerçekten belirtileri o yöndeydi, hafif bir grip geçiriyordu. İlaçlarını kullandı ve sonrasında toparladı.
Çalışmaya devam
Çocuk polikliniğinde ve servisinde çok zordur aileyi bir kişiyle odaya girmeye ikna etmek. Bir çocuğun yanında iki-üç kişi gelir ve siz ne kadar “Dışarıda bekleyin, içeriye bir kişi girsin,” deseniz de olmaz. Çünkü anne merak eder, baba merak eder, dede merak eder.
Çocuk polikliniğinde sistem böyle işlediği için virüs yükü de haliyle daha fazla oluyor. Nebil Bey toparladığı gibi çalışmaya devam etmişti.
Covid-19
Tabii tekrar hastalandı. Zaten Kasım ve aralık ayları Hatay’da vakaların çok yüksek olduğu bir dönemdi ve herkes çok ağır geçirdi enfeksiyonu.
Bu sefer test yaptırdı ve hemen izalosyona geçti. Ama hastalık süreci o kadar hızlı ilerledi ki ne olduğunu anlayamadık. İki gün gibi çok kısa bir sürede solunum sıkıntısı yaşamaya başladı, ardından da yoğun bakıma alındı.
Hekimler
Ben hemen Antakya’ya gittim. On gün Akademi Hastanesi’nde entübe bir şekilde yattı. On gün de Ankara Şehir Hastanesi’nde kaldı. Sağ olsun bu süreçte sayın Sağlık Bakanım Fahrettin Koca büyük bir özveriyle bize destek oldu.
Hastanedeki tüm sağlık personeli elinden geleni yaptı, sadece Nebil Bey için değil tabii, orada yatan herkes için. Nebil Bey’in hastalık sürecinden önce ve sonra da hekim arkadaşlarımız gecelerini gündüzlerine katarak, gözlerinden yaşlar gelerek inanılmaz bir mücadele verdiler.
Bunu hiç unutmayalım. Hekimler o kadar değerli bir iş yapıyorlar ki. Ve inanın bir hekim kolay yetişmiyor. Arkalarında çok büyük bir emek var.
Cenazesi
O kadar çok seveni vardı ki. Yurt içinden, yurt dışından herkes aradı. Desteklerini hiç esirgemediler. Onları, o uzatılan elleri hiç unutamam.
Bana aile gibi oldular. Cerrahpaşa Pediatri Anabilim Dalı asla bırakmadı beni ve hâlâ aynı şekilde arkamdalar. Ama maalesef bu mücadelenin sonunda Nebil Bey’i kaybettik. Çok acı bir şey bu.
Cenazesini Antakya’ya getirdik. İnsanlar elbette gelmek istedi; ama pandemiden dolayı kısıtlamalar vardı. Buna rağmen çok kalabalıktı cenazesi. Samandağ’daki aile mezarlığına defnettik Nebil Bey’i. Ki ondan on altı saat önce de Nebil Bey’in babasını Covid’den kaybetmiştik.
Çok zor günlerdi. Çocuklarım çok yıkıldı. Hiç unutmuyorum döndüğümde kızım bana: “Bana söz vermiştin anne, babamı getirecektin. Getirmedin. Seni görmek istemiyorum,” dedi. Çocuklarıma neyi, nasıl anlatabilirim? Ben yirmi gün boyunca eşimin yanında öldüm öldüm dirildim.
Keşke aşı o zaman bulunmuş olsaydı ve Nebil Bey aşı olabilseydi. Belki daha hafif atlatırdı ve şu an yanımızda olurdu. Tek “keşke” dediğim şey bu. Bizim de bir ailemizin, sevenlerimizin olduğunu herkesin hatırlaması ve bunun için de herkesin aşı olması lazım. Aşı olarak sadece kendimizi korumuyoruz, sevdiklerimizi de koruyoruz. Herkesi koruyoruz.
Yas sürecini yalnız yaşamak
En acı deneyimlerimden biri sevdiklerimin bu süreçte yanımda olamayışıydı. Sevdiklerimi bu riske atamazdım. Kimseyi bu riske atamazsınız çünkü. Hâlâ devam eden yas sürecimin en zor kısmı buydu. Ki eminim, herkes için de en zoru buydu.
İnsanlar lütfen bizi unutmasın. Bizler birer sayıdan ibaret değiliz. Bizim de hayallerimiz var. Ve ben eşimle kurduğum hayalleri onsuz devam ettireceğim. Bu çok acı bir şey. İnsanların aşı olmayacağım derken bizleri, bu hikâyeleri gözlerinin önüne getirmelerini yürekten isterim.
Çok üzgünüm. Yenidoğan yoğun bakımdaki bebekler Nebil amcasız kaldılar…
TTB'den mesaj
Türk Tabipler Birliği (TTB) 18 Aralık 2020’de Dr. Nebil Emir’in vefatına dair bir başsağlığı mesajı yayınladı.
“#Ölüyoruz. Antakya'da özel bir hastanede çalışan Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Nebil Emir'i COVID-19 nedeniyle kaybettik. Ailesine ve tüm sağlık camiasına başsağlığı diliyoruz.”[1]
Defne Rotary'den ödül
Antakya Defne Rotary Kulübü Başkanı Nermin Tiftikçi geleneksel “Aile ve Toplum Hizmet Ödülü”nü 1 Mart 2021’de, sağlık emekçilerine adadıklarını söyledi.
“Aile ve toplum hizmetleri ödülümüzü Covid-19 nedeniyle aramızdan ayrılan, ikisi de çocuk hastalıkları uzmanı olan Dr. Adnan Ezelsoy ve Dr. Nebil Emir’in anısına eşleri Dr. Mukaddes Ezelsoy ve Hanife Emir’e takdim ettik. Bir diğer ödülümüz ise Hatay Tabip Odası’nda tüm sağlık emekçileri adına Hatay Tabip Odası Başkanı Dr.Sadık Nazik’e.”
Dr. Nebil EmirÇocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı. 18 Aralık 2020'de tedavi gördüğü Ankara Şehir Hastanesi'nde Covid-19 nedeniyle yaşamını yitirdi. 1975, Samandağ doğumlu. |
(TY/APK/YK)
Covid-19 nedeniyle hayatını kaybeden
sağlıkçıların yakınları anlatıyor
YAŞAYAMAZLAR MIYDI?
Video-Söyleşiler: Tuğçe Yılmaz
Hangi politikalar sağlıkçıların Covid-19'dan ölmesini önler(di)?/ Tuğçe Yılmaz
Soruyoruz; sağlıkçı Covid-19'u hastanede kaptığını nasıl belgeler?/ Hüsnü Yıldırım
Pandemide çalışma yaşamı için “Unutulanlar”/ Onur Hamzaoğlu
TTB Başkanı Prof. Dr. Korur-Fincancı yanıtlıyor: Yaşayamazlar mıydı?
Hakkâri’nin Mehmet Dayısı: Sağlık çalışanı Mehmet Mollamahmutoğlu
Hatay'ı yasa boğan kayıp Dr. Adnan Ezelsoy
Emektar eczacı Taki Türkyılmaz
Çocukların amcası: Dr. Nebil Emir
Bir Göç Hikâyesi: Dr. Mohammad Şamaa
Hematolojide deha: Melih Aktan
Nazilli’nin Profesörü: Esat Ülkü
Dilek Tahtalı 33 yaşında gitti, Köpük ondan armağan
Hocaların Hocası: Cemil Taşçıoğlu