İnsanoğlu, kendisini bildi bileli, toplanmak, tapınmak, eğlenmek, bazen açlığını, bazen öfkesini bastırmak için hep dairesel, oval yapılarda toplandı. Özellikle Eski Roma’da, “Circus”, toplumsal kaynaşmanın somutlaştığı ve yönetenler için yanılmaz kanaat anketlerine dönüştüğü bir yer haline geldi. Kadın ve erkeğin “kamusal alan”da yanyana gelmelerine izin verilen tek yerdi.
Bu gelenekten evrilen, içinde akrobatların, vahşi hayvanların, göz bağcıların, palyaçoların ve daha pek çok çeşit akla ziyan gösterinin yer aldığı gezgin sirkler uzun yıllar gittikleri kentlerin çocuklarını büyülediler ve anılarına unutulmaz renkler eklediler.
Bu büyülü gösterilerin ardında güçlü bir örgütlenme ve yönetim gücü, para ve yetenek yönetimi, rekabete direnme becerisi, yaratıcılık ve yenilikçilik, hayal gücünü gıdıklama ve illüzyon yaratma becerilerinin fazlasıyla olması gerektiğine kuşku yok.
Günümüzde, “Büyük Gazete”ler eski “Circus”ların yerini almış gibi görünüyorlar. Gösterişli frakı, beyaz pantalonu, silindir şapkası, çizmesi ve elinde kamçısı ile gösteriyi başından sonuna yöneten pala bıyıklı ve babacan gösteri yöneticilerinin (Master of Ceremonies) yerini genel yayın yönetmenleri (GYY) aldı. Milyona varan tirajların tetiklediği ölçek ya da ölçek ekonomilerinin zorladığı tiraj liderliğin ve reklam pastasından aslan payının zorunlu koşulu haline gelerek “show”un birinci –olmazsa olmaz- kuralını oluşturdu. Bu alandaki “rekabet”, sadece farklı sermaye gruplarının denetiminde bir-iki yayın grubunun “aksak rekabet”i bile olsa GYY’leri yine de korkutuyor.
Arslan kadrosunda, terbiyecinin denetimi dışında istenmeyen kişileri ısırma alışkanlıklarını çeşitli uyarılara rağmen terketmeme nedeniyle meydana gelen boşluk, yönetilmesi zorunlu bir kriz, bir sıcak "patates” olarak sayın GYY’nin avuçlarına düştü. Sayın GYY tam bu patatesi oflaya puflaya soğutmaya çalışırken arslan kardeşin kankası kaplan kardeş de narayı bastı.
“Çek küreği güzelim uzanalım Göksu’ya” diye başlayıp “ben bu Cumhurbaşkanının rengini beğenmedim” muhabbeti ile tırmandırılan kriz sayın RTE’nin –bence çok uyanık gündem değiştirme manevrası ile- bir parmak ısırmaca oyunu haline getirilince sayın GYY bu kez kaplan kardeşten yana kamçısını şaklatarak devlet locasında oturanlara “kadroyu fazla hırpalarlarsa, şovun devam edemeyeceği “, sirki dolduran biletli halkımıza da “ne kadar cesur, halktan ve kaplandan yana olduğu “ mesajını ileterek sıkı bir kriz yöneticisi olduğunu gösterdi.
İster Colosseum’da olsun ister Maltepe’deki Sirk Çadırı’nda, bu tür gösterilerin büyüsü dışarı çıktıktan bir süre sonra bozuluyor. Bu nedenle sürekli ekmek dağıtmak, gladyatörün en dövüşkenini, palyaçonun en komiğini kiralamak, bıkmadan usanmadan şovun sürekliliğini sağlamak gerekiyor.
Ayrıca, bir yedek sirk elemanları ordusu yaratarak ücret maliyetlerini denetlemek, yatay ve dikey kartel olarak gelişmek için hayvan çiftlikleri, gladyatörler okulu kurmak ve işletmek, rakip sirklerden iyi elemanları transfer etmek, tutulan gösterilerin benzerlerini üretmek türünden onlarca dertli iş var yapacak.
Bir yandan da kötü niyetli kişiler fiskos edip duruyorlar “Barbarlar, Roma’nın sınırlarına gelmiş dayanmış” diye. Boşverin siz! O , bizim gündemimiz değil ki... Yarın şov yeniden başlayacak, gazetede, televizyonda, radyoda ve dönen renkli bantlarda. Yeni arslanlar, tilkiler, gladyatörler...(AE/EÜ)