"Bugüne kadar her zaman Milliyet Gazetesi'ne okur ve politikacı olarak güvenen bir birey olarak Milliyet Gazetesi'nin 1 Ekim 2002 tarihli "Ahmet Altan" ile ilgili haberini okuduğumda bu gazetenin de "Uzan Grubu" yöntemleri ile çalıştığını üzülerek tespit etmek zorunda kaldım.
Uzan Grubu'nun "telefon dinleme ve benzeri yasa dışı yollar aracılığı ile" Doğan Medya Grubu'na yönelik saldırılarına kamuoyu nezdinde karşı çıkmaktan çekinmeyen tek Avrupalı milletvekili olarak Milliyet Gazetesi'nin bana aynı yöntemleri kullanmasını kınıyorum.
30 Eylül 2002 günü İstanbul'dan beni arayan Milliyet Gazetesi temsilcisi benimle yaptıkları konuşmayı banta aldıklarını söylemeden ve benim böyle bir haberde kullanılmayı istemediğimi bildiklerini de belirterek, benimle yaptığı konuşmanın haberde kullanılmak amacıyla değil sadece ve sadece haberi yazan muhabirlerinin "işten atılmasının gerekip, gerekmediğini tespit etmek için" yapıldığı garantisini verdikten sonra benim bu konudaki gözlemimi bilmek istedi.
Ben de muhabirin konumuna üzüldüğüm için benden izinsiz olarak banta alınan konuşmada geçen açıklamaları yaptım. Bir muhabirin kaderinin söz konusu olduğu ortamda "özel olduğu ve yayınlanmayacağı garanti" edilen bir görüşmenin kullanılması Doğan Medya Grubu'nun geçenlerde büyük bir gururla kamuoyuna duyurduğu "Basın ve Ahlak Kuralları'na" uymadığı gibi Alman Yasaları'na göre de suç teşkil etmektedir.
Ahmet Altan konusunda görüşlerimi kamuoyunun bilmesini isteseydim bu konuda yeterince olanağa sahip biri olarak bunu yapardım.
Ahmet Altan'ın "Türk erkekleri" konusunda dediklerini bilmiyorum. Ben daha çok onun politik açıklamaları konusuyla ilgilendim. Ama bildiğim bir gerçek var ki o da : Benimle dün Milliyet Gazetesi adına konuşan ve ismini açıklamadığım şahsın "yalancı ve iğrenç metotlar uygulayan" bir gazeteci olduğudur. Fransız ve Türk erkekleri arasındaki farkları dile getirdiği ve bunu Türk erkeklerinin aleyhine yaptığı iddia edilen Ahmet Altan'a karşı bu haberi böylesine çirkin ve "yasa dışı ve ahlağa aykırı" yöntemlerle kaleme alan bir gazeteci kendi kişiliğinde " Türk gazeteciliğinin yüz karası " olduğunu da gözler önüne sürmüş oldu.
Avrupa Birliği'nde hiç alışık olmadığım bir "sahtekarlık" ile karşılaştığım ve bunu bir de çok sayıda sevdiğim, saydığım Milliyet Gazetesi ile yaşadığım için çok üzgünüm.
Beni Ahmet Altan tartışması hiç ilgilendirmiyor. Ancak basın kuruluşlarının basın ve ahlak kurallarına uyup, uymamaları benim için çok önemli.
Benden izin alınmadan kaydedilen ve yine izin alınmadan kullanılan telefon konuşması ile ilgili olarak gerek Avrupa Parlamentosu nezdinde gerekse hukuki alanda yapılması gerekenleri yapacağımı kamuoyuna bildiririm."
Ozan Ceyhun
Mitglied des Europäischen Parlaments
Tel: (0 61 52) 8591937 Fax: (0 61 52) 8591938
Email: [email protected]
Pressesprecher: Fabian Dittrich
Montag, 16. August 1999
Seite: 2 von 2