Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Nisan 2018 dönemine ilişkin yaptığı açıklamada cari işlemler açığını 5 milyar 426 milyon dolar olarak açıkladı. Cari açık 2017 Nisan ayına kıyasla 1 milyar 706 milyon dolar arttı.
Bunun sonucunda, 12 aylık cari işlemler açığı 57 milyar 73 milyon dolara çıktı.
Türkiye'nin cari açık sorunu yeni değil. Sadece 1930 ile 1946 yılları arasında cari fazlası olan bir ülke Türkiye. Özellikle 2000'li yıllarda cari açığı gittikçe artmış.
1998 | -18 947 440 |
1999 | -14 084 047 |
2000 | -26 727 914 |
2001 | -10 064 867 |
2002 | -15 494 708 |
2003 | -22 086 856 |
2004 | -34 372 613 |
2005 | -43 297 743 |
2006 | -54 041 499 |
2007 | -62 790 965 |
2008 | -69 936 378 |
2009 | -38 785 809 |
2010 | -71 661 113 |
2011 | -105 934 807 |
2012 | -84 083 404 |
2013 | -99 858 613 |
2014 | -84 566 959 |
2015 | -63 395 487 |
2016 | -56 088 651 |
2017* | -76 801 540 |
Kaynak: TÜİK
AKP iktidarı döneminde 2011'de 105 milyon dolara kadar ulaştı. Peki cari açık nedir? Cari açık neden oluşur? Döviz kuruyla ilişkisi nedir? Cari açık nasıl kapatılabilir. Bu soruları Nesrin Sungur Çakmak yanıtladı...
Cari Açık nedir?
Ülkenin dış dünya ile olan mal ve hizmet ticaretinin sonucu cari denge olarak adlandırılır. Sadece mal ticaretinin sonucu ise dış ticaret dengesidir.
Eğer ülkenin sattığı mallar satın aldığı mallardan fazla ise dış ticaret fazlası, tersi geçerli ise dış ticaret açığı vardır.
Mal ticaretinin sonucuna hizmet ticaretinin (en önemli kalem turizm) sonucu eklenerek cari dengeye ulaşılır.
Örneğin dış ticaret açığı -60 milyar $ olan (yani mal ticaretinde – 60 milyar $ açık veren) bir ülkenin turizm gelirleri giderlerinden 20 milyar $ daha fazla ise (yani hizmet ticaretinde +20 milyar $ fazla vermişse) cari açığı 40 milyar $ dolar olacaktır.
Cari açık ülkenin dış dünyadan dolar talebini gösterir. Bir başka deyişle bu açığın finansmanı için 40 milyar dolar bulunması gerekir.
Döviz bir ülkeye nasıl girer?
Dolar arzı yani ülkeye döviz girişi esas olarak üç kanaldan olur.
a-Doğrudan yabancı yatırımlar (yabancıların şirket satın almak, fabrika kurmak amacıyla ülkeye getirdikleri dövizler)
b-Portföy yatırımları (yani yabancıların özel şirket tahvil ve hisse senetleri ile devlet tahvillerini satın almak üzere ülkeye soktukları döviz)ve
c- Kısa ve uzun vadeli borçlanmalar.
Cari açığın finansmanı içinde portföy yatırımları ile kısa vadeli borçların payının artması ülke ekonomisinin kırılganlığının da artması demektir. Çünkü bu tür dövizler iç ve dış faktörlere bağlı olarak kolaylıkla her an ülkeyi terk edebilirler.
Cari açık ile döviz kurunun ilişkisi nedir?
Ülkenin dış dünyadan döviz talebi (cari açık) ile ülkeye döviz arzı (yukarıda belirtmiş olduğumuz kanallardan giren döviz) arasındaki farka bağlı olarak döviz kuru belirlenir. Döviz arzının talebinden fazla olması kuru düşük tutarken, tersi kurun yükselmesine yol açar. Ülkenin kırılganlığı yüksek olmasına rağmen döviz girişi devam ediyorsa kur düşük kalabilir. Ancak bu bıçak sırtı bir durumdur ve her an (iç ya dış siyasi, askeri ya da ekonomik gelişmelere bağlı olarak) işler tersine dönebilir. Ülkeden hızlı bir döviz çıkışı başladığında önce finansal ardından reel piyasaların çöküşü kaçınılmaz olur.
İthalatla büyüme neye neden olur?
Ülkenin üretim artışı (yani büyüme) ne kadar çok dışarıdan mal ithalatını (ham madde, ara malı ve yatırım malı) gerektiriyorsa büyüme ile birlikte ithalat artışı kaçınılmazdır. İthalat artarken ihracat da aynı şekilde artıyorsa sorun yoktur. Artmıyorsa dış ticaret açığı kaçınılmazdır. Artan dış ticaret açığını turizm gelirleri finanse ediyorsa yine sorun yoktur Aksi takdirde cari açık kaçınılmazdır. Cari açık ne kadar doğrudan yabancı yatırımlar ve uzun vadeli borçlanma ile finanse ediliyorsa kırılganlık o kadar azdır. Aksi takdirde bıçak sırtı büyüme süreci ve sonunda iç ve dış faktörlere bağlı olarak ortaya çıkacak kriz kaçınılmazdır.
Peki çözüm nedir?
Yukarıdaki kısır döngüyü kıracak temel dinamik ülkenin üretim yapısının ve ihracatın bileşiminin değişimi yani ileri teknoloji ürünlerinin üretimi ve ihracatıdır. Bunun gerçekleşmesini sağlayacak temel dinamik ise teknolojik atılımdır. Teknolojik atılım uzun vadeli bir vizyon gerektiren, başta eğitim yapısının değişimi olmak üzere çok sayıda belirleyeni olan bir süreçtir. Hükümetin uygulayacağı sahici bir teşvik ve sübvansiyon politikası bu sürecin en önemli boyutlarından biridir. (NSÇ/HK)