THY reklamını beğenenleriniz bu yazıyı okumasa da olur. Zira birazdan yerden yere vuracağız.
İzlemeyen kaldıysa, bir cümle özet:
Güzellikleri yıldız gibi parlayan dört çocuk, bir THY uçağını Iğdır Havaalanı'na indirmeye çalışır.
Film tadında çekilen reklam, televizyon izleyicilerini ekrana kitlemiş.
Görenler, görmeyenlere anlatmış. Herkesler pek bir beğenmiş.
Benim gözlerimi yaşartan tek şey; ay parçası çocukların, ta Amerikalarda ders alıp da hala iki anlamlı bakış atamayanlara taş çıkartan oyunculuğu oldu. Şimdiyse neden iki dakika boyunca tüylerimizin diken diken olduğunu anlatalım:
THY'nin AKP döneminde hükümet ile ilişkileri malum. Afrika kıtasına yönelik izlenen dış politika çerçevesinde yapılan işbirliği ortada. Son olarak THY ile Nijerya'ya gönderildiği iddia edilen silahlar için "Müslümanlar ölecek diye uykularım kaçıyor" denildiğini duyduk.
Böylesi bir konjonktürde yazımıza konu olan reklamın siyasetten arındırılmış bir algıyla çekildiğini düşünmek, en hafif tabirle, saflık olur.
Madem herkesler birbirlerine anlatıyor, biz de bilmeyenlere anlatalım:
"Bölgede" uçak sesi, reklamdaki gösterildiği gibi öyle tatlı bir heyecan yaratmıyor.
Çocuklar ağızları kulaklarında, "Ah bir inse de binsek" demiyor.
Aksine, tepede dolanan her uçuş kabiliyetine sahip cisim, "Bitse de gitsek" diye karşılanıyor.
Diyeceksiniz; "Şimdi barış süreci var, ne güzel reklam yapmışlar. Ne çomak sokuyorsun sen de!"
He valla, barış süreci olduğu doğrudur. Ateşkes olduğu da doğrudur. Silahların konuşmadığı da doğrudur.
Yalnız bu barış sürecinin yanında bir de "travma süreci" var; gürültüsü silahların sessizliği ile dinmeyen.
Travma sürecinden kastımız, Cumhuriyet'in kuruluşundan bu yana süregelen zaman dilimi.
Ancak o kadar uzağa gitmek istemeyenleriniz için, Roboski'yi hatırlatalım.
Hani, 17'si çocuk 34 kişinin can verdiği katliam.
Türkiye'nin hafızasını bilemeyeceğim ama Kürt hafızası balık hafıza değil arkadaş.
O nedenle, geçtim havaalanı inşasını, yıllardır "oralara" çivi çakmaktan imtina eden devlet aklı bir anda karşımıza Iğdırlı çocukları National Geographic tadında çıkartınca irkildik açıkçası.
Reklamdaki güleç yüzlü erkek çocuğunu, "Çak bir asker selamı, havamızı bulalım" hisleriyle izleyerek duygulananların tam olarak akıllarından neler geçiyor, bilemiyorum. El kadar çocuğun asker selamı vermesini neden "şirin" bir hareket olarak görüyorlar, onu hiç bilemiyorum.
Velhasıl kelam, toplum olarak o pek sevdiğimiz ikiyüzlülüğümüzü usulca kaldırım kenarına bırakmak için çok geç, THY reklamını duygulanarak izlemek için çok erken. (BK/HK)