Yeni medya teknolojileri ilerledikçe etrafında dönen tartışmalara her geçen gün bir yenisi eklenirken, önemli tartışma odaklarından birisinin “çocuklar” olduğu aşikâr.
Y kuşağı çocuklarının “Çocuğum kalk o bilgisayarın başından” cümlesine defalarca maruz kalmak suretiyle doldurdukları çileli yılların yerini, yeni kuşağın maruz kaldığı; “Evladım bırak o telefonu elinden”li yıllar aldı. Kimi zaman Z kuşağı, kimi zamansa “Dijital yerli” olarak adlandırılan, teknolojinin içine doğan ve hatta doğmadan önceki fotoğrafı sosyal medyada paylaşılmış bir kuşak bu...
Hâl böyle olunca da, bu yeni kuşak ne telefonu ne de diğer teknolojileri kolay kolay elinden bırakmayacak gibi görünüyor.
Dünya genelindeki çocuklarda dijital medya kullanım yaşının düştüğü, kullanım süresinin ise arttığına dair veriler, dijital çağda çocukların maruz kaldığı veya kalacağı tehlikelere yönelik tartışma ve uyarıların yoğunluğunu arttırmış olsa da, bu uyarılar kadar önem taşıyan bir başka nokta da Z kuşağı çocuklarının “dijital çağın mağdurları” olduğuna veya olacağına yönelik teknofobik yaklaşımdan da uzak durmak gerektiği.
Özellikle medyada çocukların bilgisayar oyunlarından veya sosyal ağlardan olumsuz olarak etkilendiğine dair haberlere sıkça rastlarken, çocukların bu teknolojilerle kendilerini geliştirebilecek, dünyayı değiştirebilecek fikir ve projeler üretebilir olduklarına dair haberlerle karşılaşma oranımız daha az.
Medyada sıklıkla yer alan “Aileler, dikkat!” imlasını içeren haberlerin fırsatlardan çok riskleri konu etmesi, zaman zaman çocukların gelişmekte olan teknolojilerden elde ettikleri faydaları gözden kaçırmamıza neden oluyor.
Prof. Dr. H. Ferhan Odabaşı’nın editörlüğünü üstlendiği, dünyadan ve Türkiye’den çeşitli akademisyen ve araştırmacıların kaleme aldığı/çevirdiği kolektif bir kitap olan “Dijital Yaşamda Çocuk”, dijital dünyanın çocuklara sunduğu fırsatlar ve risklere karşı eşit mesafeli bir yaklaşım geliştirmenin önemini vurgulayan değerli bir kaynak.
Kitabın içeriğinde yer alan dijital çağda çocuk hakları, internette gizlilik ve güven gibi sorunları, çocuğun teknolojiye erişim hakkı, çocukların çevrimiçi karşılaşabileceği tehlikeler, siber zorbalık, dijital okur yazarlığın önemi gibi konuları derinlemesine ele alan akademik tartışmaların yanı sıra, “EU Kids Online /Avrupa Çevrimiçi Çocuklar Projesi” ve UNICEF öncülüğünde hazırlanan “Dijital Dünyada Çocuk Hakları: Dünya Çocuklarının Görüşleri” projesi bulguları da yer alıyor.
Dijital medya kullanımının farklı ülkeler ve kültürlerde yaşayan çocuklar üzerine etkilerini araştıran bu iki önemli proje, özellikle çocukların dijital medya deneyimlerini kendi ağızlarından duymamıza olanak tanıyan veriler içermesi açısından önem taşıyor.
Dijital yaşamın zorluklarını bireysel sorunların ötesinde toplumsal sorunlar olarak görmemiz gerektiğine değinen bir başka tartışmada ise sivil toplum kuruluşları, toplumsal organizasyonlar ve özel sektörün gençlerin teknolojiye erişimleri ve kullanımlarına destek olmak için eyleme geçmeleri gerektiğinin önemi vurgulanırken, çocukların dijital çağda karşılaştıkları risk ve mağduriyetleri gidermek söz konusu olduğunda, yasa koyucuların, eğitimcilerin ve ebeveynlerin tercih ettiği en kestirme yol olan sansür ve yasaklamanın uzun vadede çözüm getirmeyeceği gerçeğinin altı özellikle çiziliyor.
“Dijital Yaşamda Çocuk” kitabındaki tartışmalar, her çocuğun eşit seviyede teknolojiye erişim hakkı olduğu, dijital eşitsizliğin yarattığı uçurumlar, dijital okuryazarlığın çocuk ve yetişkinler için önemi ve çocuk kullanıcıların gizlilik ayarları ve ihbar araçlarının etkili kullanabilmesinin önemi gibi konulara da odaklanırken, bunlara ek olarak, son zamanların biz yetişkinlerin de sıkça mağduru olduğu temel bir konunun acilen ele alınması gerektiğine de işaret ediyor; yalan haberler ve çocukların çevrimiçi bilgilerin doğruluğu ve kaynağı ayırt edebilme yetisinin önemi.*
Çocukların karşılaşabileceği yarar ve zararların ne olabileceği hakkındaki sorular, dijital çağda çocuk haklarına vurgu yapmak için Çocuk Haklarına Dair Birleşmiş Milletler Sözleşmesi’nin yeniden yapılandırılması çalışmalarını başlatmışken, eğitimcilere ve ebeveynlere de büyük sorumluluk düşüyor.
“Dijital Yaşamda Çocuk”, içeriğindeki tartışmalarla ve sunduğu verilerle, çocukların bu yeni çağdaki haklarını tanımamız, çevrimiçi tehlikelerle baş etme yöntemi olarak "yasaklama”yı değil,“yönlendirme”yi seçmemiz gerektiğinin ve tüm bu süreçlerde çocuklara rehberlik etmenin yanısıra onlarla işbirliği kurmanın önemine vurgu yapan değerli bir kaynak.
* Geçtiğimiz günlerde İsveç’teki bazı okullarda çocuklara kodlamanın yanı sıra “sahte haberleri ayırt etme” dersleri verileceği duyurulduğunu eklemeden geçmeyelim. (GK/NV)
Dijital Yaşamda Çocuk, Editör: H. Ferhan Odabaşı, Pegem Akademi Yayıncılık, 2017
Yazarlar: Neil Selwyn, Sonia Livingstone, Işıl Kabakçı Yurdakul, Stephen Balkam, Onur Dönmez Amanda Third, Delphine Bellerose, Emma Keltie, Kari Pihl, Sandra Cortesi, Kate Pawelczyk, Pelin Dönmez, Marilyn Campbell , Yavuz Akbulut, Christine Anderson, Adile Aşkım Kurt, Ö. Özgür Dursun, Kadir Demir, Yusuf Levent Şahin, Marc Prensky, Elif Buğra Kuzu Demir, H. Ferhan Odabaşı, Suzan Duygu Erişti