Herşey, sanatçı Bülent Ersoy'un bir televizyon programında "Çocuğum olsa askere göndermem" demesiyle başladı. Kuzey Irak harekatı sırasında yaşanan ölümleri eleştirmek isteyen Ersoy hakkında 10 kişinin şikayetini değerlendiren Bakırköy Cumhuriyet Savcısı Ali Çakır ceza talep etmiş, Ersoy'un sözlerinin Roj TV'de alıntılanmasını suça kanıt olarak göstermişti. Ersoy'a üç yıl hapis istemiyle dava açıldı. "Halkı askerlikten soğutma" suçlamasıyla açılan davanın iddianamesinde savcı "Her Türk asker doğar" demişti.
Davayı 18 Aralık'ta sonuçlandıran mahkemede, Ersoy'un beraat etti ama savcı kararlı; kararı temyiz etti. Dava sürecinde "Müvekkilim askerliğini yapmıştır" sözleriyle Ersoy'u kızdıran avukatı Muhiddin Yüzüak "Savcının temyize gitmesinin normal olduğunu, mahkeme heyetinin beraat kararına gösterdiği gerekçenin temyiz için de geçerli olacağını tahmin ettiğini" söyledi.
Çocuk doğuramıyorsan konuşma!
Ersoy ise menajeri aracılığıyla bu dava hakkında konuşmama kararı aldığını açıkladı.
Savcı temyiz için gösterdiği gerekçenin bir bölümünde “Çocuk doğurma yeteneği tıbben olmayan bir kişinin, Türk annelerini bir anlamda provoke etmek anlamında kullandığı sözleri iyi niyet göstergesi ve düşünce özgürlüğünün gereği olarak değerlendirmek safdillik olacaktır” dedi.
Asla doğuramayacak Genelkurmay Başkanları onlarca çocuğu ölüm pahasına cepheye sürebiliyor. Asla doğuramayacak savcı herkesi asker sayıp, bunun siyasetini yapabiliyor. Ama asla doğuramayacak Ersoy "çocuğum olsa ölüme göndermem" deyince procokasyon yapmış oluyor!
Bir savcı, sadece anneler değil, çocuk sahibi olamayan kadınlar ya da erkeklerin ağzını tutan başkaca bir engel yokken bir transseksüelin ifade özgürlüğünü doğuramaması çerçevesinde çizmeye çalışıyor.(EZÖ)
