Son söyleyeceğim sözü başta söyleyeyim. Et yemek herkesin hakkı. Herkesin et yiyebilmesi için ya et ucuzlatılmalı ya da insanların alım gücü yükseltilmeli.
Eti ucuzlatmanın yolu var mı?
Var!
Hiçbir şey bilinmiyorsa, bilmiyorsak eti ucuza satın aldığımız ülkelerin hayvancılık politikalarına bakacağız. Onlar, ne/nasıl yapıyor da bize eti daha ucuza satabiliyor. Araştıralım, hatta araştırmakla kalmayalım, araştırma sonucu öğrendiklerimizi uygulamakla işe başlayalım.
Demem odur ki, eti ucuz üretip, ucuz satmak marifet.
“Ucuz Kırmızı Et Projesi” diye dışarıdan ucuz alınan (ne olduğu tartışılan) eti, ucuz satmak marifet değil!
Peki, eti ucuza mal edip, düşük fiyattan satmak mümkün mü?
Mümkün tabii ki. Hatta hükümetler etin ucuza mal edilmesi ve satılmasını sağlamakla yükümlü.
Türkiye olarak ucuz et üretebilir miyiz?
Evet, ama bu tarım politikalarıyla ucuz et üretmemiz mümkün değil.
Şöyle ki: 2018 yılı merkezi yönetim bütçesinde tarımsal destekleme ödemeleri için ayrılan para miktarı 14 milyar 514 milyon TL.
Ancak 5488 sayılı Tarım Kanunu’nun 21. maddesine göre tarımsal destekleme GSYH’nin en az yüzde 1’i olmak zorunda değil mi?
Evet, öyle!
Gel gelelim hükümet kanunu uygulamıyor.
5448 sayılı kanun uygulansaydı destek ne kadar olurdu?
Orta Vadeli Program’ın (OVP) 2018 yılı Gayri Safi Yurtiçi Hasıla (GSYH) hedefi yaklaşık 3,5 trilyon lira olduğuna göre, 5448 sayılı kanuna göre, tarıma en az 35 milyar lira destek verilmesi gerekirdi. Verilecek olan destek 14,5 milyar lira. Yani desteğin GSYH içindeki payı yüzde 0,42.
Verilmesi gerekirken verilmeyen destek ne kadar?
20 milyar lira.
Buna göre verilmeyen/ esirgenen-siz gasp edilen diyebilirsiniz- verilenden fazla. İşte bu destek politikaları ucuz et sağlamanın önündeki engellerin başında geliyor. Çünkü destekleme politikaları, tarımsal üretimin yönünü belirleyen en önemli unsur.
Başka ülkelerde durum nasıl?
Başka ülkeler, tarımsal üretimine bir yıllık planlarla yön vermiyor. Mesela, Avrupa Birliği (AB) tarım bütçesini bir yıllık değil, 7 yıllık olarak belirliyor.
ABD ise, destekleri 5 yıllık Tarım Kanunu ile açıklıyor ve her iki ülke de uyguluyor. Hükümetlerin değişmesi bu belirlenen miktarı değiştirmiyor, değiştiremiyor. Çünkü bu ülkelerde tarımsal üretim politikaları hükümet politikası değil, devlet politikası!
Türkiye’de destekler yıllık belirleniyor. Bırakalım hükümet değişikliğini, iktidar kendi çıkardığı kanuna uymuyor, uygulamıyor.
Önceki tarım bakanı, canlı büyükbaş hayvan ithalatında yüzde 135 olan gümrük vergisi oranı yüzde 26’ya, dondurulmuş, soğutulmuş ya da taze sığır eti ithalatında 100-225 arasında değişen gümrük vergisi oranlarını yüzde 40’a indirmişti. Yani çözümü ithalatta bulmuştu, ama geçen 7 yılda ithalat politikasıyla et ucuzlamadı. Yeni bakan Ahmet Eşref Fakıbaba, gelir gelmez gaza bastı; önce gümrük vergilerini sıfırladı. Ardından iki zincir market üzerinden ülkemizin 81 ilinde ithal ucuz kıyma ve et satacağını duyurdu.
Görünen odur ki Türkiye’nin ucuz et üretmesi hayal. Anlaşılan hayvan yetiştiricileri, hayvancılığı tümden bırakacak başka kapıda ekmek arayacak. Yoksullar bulurlarsa fasulye, nohut, mercimeğe talim edecek. Türkiye, eti löpleyenler ile ete erişemeyenler olarak ikiye ayrılacak. (AA/HK)
* Kaynak: Karasaban.net
* Fotoğraf: Ömer Ertuğrul - Yozgat/AA