Günümüz Türkiyesi'nde uygulanan eğitim sistemi öğrenci olan bireyleri yarış atı olarak görüyor ve onların sadece test çözebileceklerini farklı bir şey yapamayacaklarını düşünüyor.
Daha yedi yaşındaki çocuğu okul denilen yaşam hapishanesine hapsediyor. Okulun ne olduğunu bilmeyen bireyleri gün boyunca seklini ilk defa gördüğü sıra denen varlıklara oturtuyor ve belini felç ediyor. Hem de bir iki sene değil, neredeyse bir ömür…
İlköğretim çağlarında günlük okul süreleri daha kısayken, insanın düşünmeye başladığı dönemlerde yani lise çağında günlük okul süreleri daha uzun. Okulda geçirdiği zaman yetmiyormuş gibi öğrenciye, okul dersleri de daha ağırlaştırılmış bir şekil de verilmekte mevcut devlet ve dünya sistemi kurallarında...
Tüm bunlarda yetmiyormuş gibi kısaltması ÖSS olan ve öğrenci dilinde birçok açılıma sahip "Öğrenci Seçme Sınavı" denilen bir canavarı da başlarına saldılar öğrenci toplumunun. Mümkün olduğunca baskı altına almışlardır öğrenciyi sistem adına… Evet; sistem!
Biz öğrenciler isyan ediyoruz ve karşı çıkıyoruz mevcut sisteme!
Hani ailemiz bizim yapmadıklarımızdan şikayetçi olurlar ya! Oldukları zamanlarda da bizde onlara karşı çıkarız. "Bana mı, sordunuz?" diye başlar ve gider cevabımız… Sistemde bize mi sordu başımıza geçirdiği çuvalın modelini?
Bizim de önerilerimiz var!
Evet, eğitim gerekli, doğal olarak okul da. İsyan okula değil; modele! Günümüzün büyük bir bölümünün harcanmasına gerek yok okul için… Çünkü öğrenci ve öğretmenler günün bir bölümünden sonra dağılıyorlar resmen ve bizlerde bunu yaşıyor ve sadece izliyoruz.
Mantık olarak verim düşer. Bu sürelerin ayarlanması karşılıklı referanslarla verimli sonuçlar verebilir, bizler de okula gelmekten korkmayız. Kılık-kıyafet için binlerce bahane sıralıyorlar fakat buna kendilerde inanmıyor. Durumu iyi olan öğrencilerle kötü olanlar arasında ayrım olmasın(mış)! Bunu bu kadar düşünselerdi zaten o ayrım olmazdı. O yüzden bu da koca bir bahane ve kendileri inanmadığı gibi bizde inanmıyoruz.
Anayasamızda yazılı olan "sosyal devlet" ilkesine göre ülkemizde "parasız eğitim" gerekliyken, bizler daha lise kayıtlarında bağış adı altında, üniversitelerde ise harç adı altında sömürülüyoruz. Üstüne üstülük milyarlık dershaneler çıktı başımıza…
Daha verimli eğitim için parasız ve dershanesiz bir sistem istiyoruz öğrenciler olarak. Birçok sorunumuz var öğrenciler olarak bu yazımın sonunda ÖSS'den ve nasıl bir eğitim sistemi istediğimizden bahsetmek istiyorum.
Öğrenci Seçme Sınavı, yani namı değer ÖSS… Bireyi, öğrenci olan bireyi koyun yerine ve yarış atı yerine koyuyor. Ve sınava giren öğrencilerin büyük bir çoğunluğu kazanamamakta ve kazananlarında çoğunluğu istediği bölüme girememekte.Buna da bir çözüm yolu buldum gibi… Hiç araştırma yapmadım önereceğim teknik hakkında büyük bir ihtimalle uygulanıyordur dünyanın birçok ülkesinde…
Fakülte sınavları şeklinde. Yani, demek istediğim… Diyelim ki, ben Ankara Üniversitesi Siyasal Bilimler Fakültesini okumak istiyorum. Fakat benim orayı kazanma şansım ÖSS denen saçmalıktan ibaret sistem sınavında oldukça zor, neredeyse imkansız. Halbuki siyasal bilimlere dair hiçbir soru sorulmamasına karşın. Ama önerdiğim sistem, oturup düşünülünce mevcut sınav sistemine göre daha mantıklı… Çünkü, siyasal bilimlere girmek isteyen öğrenciye siyasal önbilgi sınavı yapılır ve öğrencinin ilgi alanına göre kazanması daha kolay olur…
Bir çok sorunu var ülkemizdeki öğrenci toplumumun. Biz gücümüz yettiği kadarıyla isyan ediyoruz.
Biz karşı çıkıyor ve isyan ediyoruz!(BE/EÜ)
* Barış Engin, lise öğrencisi, Genç Praksis dergisi yayın koordinatörü.