Bağdat Caddesi'nde bir üniversite öğrencisinin cinsel saldırıya uğraması, olayın geçtiği mekan itibariyle gündeme oturdu. Hepimiz farkındayız ki benzer bir tecavüz vakası Zeytinburnu'nda yaşansa bu kadar konuşulmayacaktı. Halbuki biz kadınlar yer, zaman ve mekan fark etmeksizin her gün şiddet tehdidi altında yaşıyoruz. Bu nedenle bizim için bir saldırının diğerinden farkı yok. Ancak bazıları için var belli ki.
Tecavüz haberinin ardından Twitter'da bir adam bir anket yaptı. Memlekette demokrasi var, herkes hala istediği anketi yapabiliyor.
Bu adam o ankette şöyle sordu: "19 yaşındaki bir 'kız' gece 03.00'te Bağdat Caddesi'nde ne tür bir eğlenceden dönebilir?"
Anket şıklarını buraya yazmıyorum, merak eden bakabilir. Ben de bu çok anlamlı ankete karşılık vermek adına bir mini anket düzenledim. Zanlının profili nedeniyle, "34 yaşındaki evli ve 2 çocuklu bir 'erkek' gece 3'te Bağdat Caddesi'nde neden cinsel saldırıda bulunur" sorusunu yönelttim. Seçenekleri de üç tane, şu şekilde yazdım:
"Erkek" olduğundan
"Errkek" olduğundan
"Errrkek" olduğundan
En son baktığımda son seçenek önde gidiyordu. Tahmin edersiniz ki birbirinden ilginç yanıtlar geldi. Bir kısmını şöyle sıralayabilirim:
"Namussuz olduğundan"
"Şerefsiz, haysiyetsiz olduğundan"
"Klinik ruhsal sorunları olduğundan"
"Pislik olduğundan"
"Sapık olduğundan"
"Adi olduğundan"
"Orospu çocuğu olduğundan"
Bir tane cevap beni benden aldı: "Sen gibi feministlere tepki olsun diye olabilir! Yaklaşım böyle olduğu sürece çözüm bulmak mümkün değil."
Bunu yazan arkadaş tecavüz eden erkeklere bulunacak çözümün kadınların tavrından geçtiğine inanıyordu. Ben de ona güldüm geçtim.
Bir diğeri tecavüz eden erkeği "kötü anne" örneği üzerinden tanımlayarak, "Çocuğuna işkence eden anne ile aynı şey" dedi.
Bir başka Twitter kullanıcısı tarafından erkeklik vurgusu nedeniyle "nefret söylemi" yapmakla suçlandım.
Bir diğer kullanıcı ise "Cinsiyetçiliğe neden cinsiyetçilikle karşılık veriliyor" diye sordu.
Aynı anda hem cinsiyetçi hem de nefret dolu bir kadın oldum.
Dilimizde tüy bitti anlatmaktan ama bir kez daha söyleyelim:
Hayır, zannettiğiniz gibi her tecavüzcü sapık değil.
Hayır, zannettiğiniz gibi her tecavüzcü ruh hastası da değil.
Cinsel saldırıda bulunan erkekler arasında ruh sağlığı bozuk olanlar olabilir. Ancak hastalıktan daha büyük bir sorun, kötü huylu bir tümör duruyor karşımızda: Erkeklik.
Erkeklik neydi peki?
Erkeklik tam da bir tecavüzcüyü "orospu çocuğu" olarak tanımlayabilmekti.
Kadını aşağılama hakkını kendinde görebilmek, bu hakka doğuştan sahip olduğuna inanmak demekti.
Kadını ve dahi kendi gibi "erkek" olmayanı aşağılamanın türlü yolu var.
Tecavüz bu yolların içindeki en ağır işkence yöntemi.
Bu kokuşmuş, erkek egemen düzende "tuttuğunu kopartabildiğini" göstermek isteyen bir adamın kendini ispat çabası.
Bu "kadını aşağılamayı kendinde hak görme" mevzu, öyle "sapıklık" mefhumu ile açıklanabilecek bir durum değil.
Yani sizce bu kadar erkeğin hemen her gün kadınlara, çocuklara, LGBTİ'lere cinsel saldırıda bulunması tesadüf olabilir mi?
Bu tecavüz eden erkeklerin tümünün "hasta" olduğu iddia edilebilir mi?
Evet, tecavüz kültürü bir hastalıktan besleniyor ama ruhsal bir bozukluktan değil: Erkeklik hastalığından.
Bu hastalığın önüne geçmek için mücadele etmek gerekiyor, kadınların yıllardır mücadele ettiği gibi. (BK/ÇT)