Hurşid. 10 yaşında… Yoksul… Babası Rusya’ya gitmiş, çalışmaya.
Bir annesi var, bir de kendisi, kulakları… Görmenin ne demek olduğunu bilmez ama duymanın ne olduğunu bilir.
Tanrı görmenin yerine duymayı vermiştir ona.
Açılıyordu kulaklarının önünde, akan suyun sesi, ekmeğin kokusunu çağıran kadınların sesleri, arının vızıltısı, çiçeğin nabız atışı, kuşun mırıldanması, müziğin sesi, Hurşid neredesin diyen annesinin sesi.
Duyar olmuştu, körlük… Bütün sesler açıktı, kulağına.
Sesin gelip kendisini almasını bekler, alıp da götürmesini.
Duymasını bilen kulaklarıyla gider seslerin peşinden… O vakit körlük yalnız kalır.
Ve olması gereken de olur hep… Ses alıp götürür onu, uzaklarına, en uzaklarına, yakınına… O an, nereye gittiğinin hiç önemi yoktur… Alıp götüren sesin peşine düşmüştür kulakları.
Peşinden gittiği seslere sımsıkı sarılır… Sever, koklar, okşar, içine, en içine, yüreğine alıp onu büyütür, kocaman eder.
Seslerle büyütür, yaşı küçük ruhunu… O büyüttükçe seslerle ruhunu, sazın, tamburun, arbanenin, defin akoru bozulur… Çekilir kulakları ustası tarafından.
Sesleri Hurşid yaratmamıştı… Onlar onunla var olmamıştı… Onlar orada burada şurada vardılar hep… Onlar görülmek ve duyulmak için Hurşid’in kulaklarına varıyorlardı sadece.
Aşinaydı sesler Hurşid’e... Aşina olan seslerle varıyordu nehrin başına, ellerini göz ederek.
Bulut yok, rüzgar yok... Gökyüzü mavi, su da ıslak… Su başında; Hurşid, güneş, gökyüzü, çiçek, kiraz, ayna ve arkadaşı.
Kulaklarına astığı kirazlarla aynadaki suretine bakan kız arkadaşı, aynayı ona uzatarak tutmasını ister.
O an arkadaşı görmenin ne demek olduğunu söylerken ona, Hurşid de ona körlüğün ne olduğunu söyler.
Arkadaşı Hurşid'in elleriyle aynada Hurşid'in yüzünü çizerek; bu, senin yüzün, bunlar kaşların, burnun, ağzın... "Bu sensin Hurşid" der.
Bir şey göremiyor olsa da Hurşid o an, geçmişte güzel, çok güzel şeyler görmüştür, görüyordur ve duyuyordur.
Kız: Hurşid
Hurşid: Ne?
Kız: Tut şunu.
Hurşid: Bu ne?
Kız: Ayna...
Hurşid: Kimin için?
Kız: Kendini görmek için… Ona bakınca kendimi görüyorum.
Hurşid: Ben de görünüyor muyum?
Kız: Evet.
Hurşid: Neredeyim.
Kız: Bu, senin yüzün... Bunlar kaşların, burnun, ağzın… Bu sensin Hurşid. (KT/EKN)
-------------------------------------------
* Film: Sokout/Sessizlik Yönetmen: Mohsen Makhmalbaf, 1998