Bir kadın: Onurluca direniyor
sessizce
sessizliğini çığlık yapıp üzerimize salarak
direniyor.
Akademik bilgi birikimini medya, medya kültürü ve toplumsal rızanın üretimindeki medyanın yeri konusunda yapmış bu kadına "eski bir tüfek" ucuz işgücü olmasını teklif ediyor
kayıt dışı, sigortasız ve güvencesiz.
Kadın sessizce
sessizliğini çığlık yapıp üzerimize salarak
direniyor.
Ne para, ne pul
sadece başını sokacağı bir barınak arar bazen insan.
Herkesin başını çevirdiği bir zamanda
gözler görmek ister bazen insan kendisine bakan
uzanan eller görmek ister kendisine ulaşan
sadece o kadar.
***
Bir adam: Onurluca direniyor
sözünü sakınırsa affedileceğini duyduğundan beri
sözünü sakınmadan
sözünü her gün çoğaltarak
sözünü çığlık yapıp üzerimize salarak
direniyor.
Akademik bilgi birikimini tıp bilimleri üzerine yapan, adı konulmamış bir coğrafyada daha fazla çocuk ölmesin diye akademik ve idari alanda kaybedebileceği binbir ödülü düşünmeden terk eden bu adam ev kalabentliğine mahkum ediliyor
sessiz ve kimsesiz.
Bıçağının altına hastalarının güvenle yattığı bu adam mahkum edildiği dört duvarı bir söz cennetine çevirerek
sözünü çığlık yapıp üzerimize salarak
direniyor.
Ne para, ne pul
sadece dün yanıbaşında olanları görmek ister bazen insan.
Herkesin ondan kaçtığı bir zamanda
ona yönelen adımlar görmek ister bazen insan kendisine gelen
"Muş - Tatvan yolunda güllere ve devlete" inanmayan bir muhabbet ister bazen insan
hepimizi yalnızlıkta bırakmayan
eşkıyayı ve kötü donanımlı askerleri kanatmayan
sadece o kadar.
***
Bir başkası
çocuğunun meraklı bakışlarında
"15 günde bir mi seni göreceğim artık" diyen kaygılı sözlerinde
dost bildiklerinin cevapsız bıraktığı telefonlarında
sadece insan olduğumuzu hatırlamamızı ister
sadece o kadar...
***
Duydum ki
Haziran'ın 19'unda
akşamın eşref saatinde
Caddebostan Kültür Merkezinde*
hayat denilen bu sahnede insan kalmayı seçenler
hatırlatacakmış bize insanlığımızı -bir kez daha.
***
O ya da bu nedenle
konforun ya da korkunun zoru karşısında belki vuramadık kendi mührümüzü bu topraklara daha fazla ölüm gelmesin diyenlerin yanına
Ama her gün yeni bir fırsat sunuyor insana hayat:
19'unda insan kalabilmek için omuz omuza dizilelim faşizmin karşısında
en azından memleketin taşrasında isimsizce direnen o kadın ve adamlar için. (OE/HK)
Not: Anlatılan KHK’larla ihraç edilen – işsiz bırakılan üç arkadaşımın hikayesidir.
* İstanbul Tabip Odası binlerce öğretim üyesinin, kamu çalışanının hukuksuz, vicdanları yaralayan kararnamelerle işlerinden, öğrencilerinden, kurumlarından, hastalarından kopartıldığı bu dönemde, bu haksız uygulamalara karşı ses vermek, ihraç edilen dostlarımızla dayanışmayı güçlendirmek üzere “Timsah” adlı oyunu sahneliyor.
Dostoyevski’nin 1860’da yazdığı öykü, yazılışından yüz yıl sonra, üniversiteden atılan Haldun Taner tarafından 1960’da 147 öğretim üyesinin üniversiteden uzaklaştırılması üzerine oyunlaştırılmıştı.
Timsah adlı oyun aradan geçen 57 yıla rağmen güncelliğini koruyor. Şişli Kültür Merkezi’nde yapılan ve bizzat ihraç edilen öğretim üyelerinin, hekimlerin rol üstlendiği oyun yoğun talep üzerine bu kez 19 Haziran 2017, Pazartesi günü 20.00’da Caddebostan Kültür Merkezi’nde sahnelenecek.
* Fotoğraf: kulturservisi