bianet stajıma kadar, ben sadece çeviri yapabilirim diyordum. Yaratamam, yaratılanı çeviririm. bianet bana yaratmayı da öğretti.
Zorunlu olmadıkça insanlarla konuşmayı sevmeyen biri olarak aklım endişelerle dolu bir şekilde geldim bianet’e. Ayrıca ilk tecrübem olduğu için daha da fazla geriliyordum.
bianet’in bir insanı nasıl da iletişime, konuşmaya kendini ifade etmeye zorladığını gördüm. Gerek görmedikçe sosyalleşmeyen ben, stajımın ilk haftasında Haluk’la beraber Pokemon Go oynar, Çiçek’le video oyunu sohbetlerine dalar olmuştum. Herkes 40 yıllık arkadaşım gibi olmuştu.
Bu stajdan sonra unutulup gitmeyeceğime de eminim. Medya dili hakkında hiç bir bilgim olmamasına rağmen yaptığım hataları hiç hatam yokmuş gibi gören Tamer ve Deniz sayesinde medya diline alışmam çok az zamanımı aldı.
Deniz’in ilk haftamda bitirdiğim çeviriyi kontrol ederken “Çok değiştiriyorum ama…” sözü, bir stajyer değil gerçekten orda çalışan biri gibi hissetmemi sağladı.
Öğlen yemeklerinde Kürtçe bölümünden Murat ve Yusuf, stajyer muhabir Simay’la sohbetlerimiz de beni sadece çevirmenlik yapmakla kalmayıp iyice medyaya yönelmemi sağladı.
Ekin’in bazen şarkı bazen de anlam verilemeyen sesler mırıldanması, Beyza’nın haber yaparken matematikle boğuşmasına tanık oldum. Ofiste yer olmadığı için göçebe hayat yaşarken çoğu insanla yanyana geldim bir şeyler paylaştım.
Haber yapmadım ama çevirdiğim çeşitli haberler ve makaleler sayesinde onları kendi haberlerimmiş gibi yazarların gözünden görmeyi öğrendim. bianet benim “sadece çevirmenlik yapma” fikrimi değiştirdi. İnsanların çevirdiğim haberleri okuduğunu gördüğümde içimdeki mutluluk iyice arttı. İngilizce departmanında olmak beni izole etmedi. Aksine çevirdiğim haberlerin yazarlarıyla beni iletişime zorladı.
Bir stajyer muhabir bianet’ten ne kazanıyorsa ben de onu kazandım. (UA/AS)