Yazar ve yayıncı Rober Koptaş, 24 Nisan 1915’te İstanbul’da tutuklanan ve aynı yıl Çankırı yakınlarında katledilen Ermeni şair Siamanto'nun (Adom Yarcanyan) "Ben şarkı söyleyerek ölmek istiyorum" şiirini Agos Gazetesi için çevirdi. Koptaş, şiiri şu motivasyonla çevirdiği notunu düştü:
"Bu yıl 19 Ocak yaklaşırken, Hrant Dink’i anmak için Ermeniceden bir şiir çevirip ona ithaf etmek istedim. Kitaplar arasında buna uygun bir şiir bulmak için dolanırken karşıma, Siamanto’nun, bir kahramanın ‘inanç ve veda’ gecesini anlattığı ‘Ben şarkı söyleyerek ölmek istiyorum’u çıktı. Şiiri okuduğumda sarsıldım, çünkü Siamanto’nun tasvir ettiği kahraman âdeta Hrant Dink’in kendisiydi. Katledilmiş bir şairden, katledilmiş bir gazeteciye armağan... Oturup çevirdim. Siamanto, şiirini, kaybettiği kim bilir hangi arkadaşı için, 'bir dostun hatırasına' adamıştı. Ben de Türkçe çeviriyi, hatırası şarkılara, şiirlere sığmayacak Hrant Dink’e ithaf ettim."
Koptaş'ın Ermeniceden Türkçeye çevirdiği şiiri yayımlıyoruz.
I
Yalnızdım o gece, Bekleyişimin ve Umudumun tatlılığı yanı başımda
Kurtuluşun ve Istırabın tartısında Yurdun kaderini ölçüp biçiyordum
Uzaktaki evimin kapısına şiddetle vurduklarında gecenin tekinsizliğinde...
Ve güleryüzlü bir dost girdi içeri, göz alıcı güzelliği, kardeş çehresi ve yüceliğiyle.II
Gençti. Gözlerindeki şimşek göğün yıldızlarından ağıyordu
Ve boyu, endamı, mermerlerin gücüyle inşa edilmiş,
Fikri insanlığın adalet sayfalarıyla ışıl ışıl aydınlanıyordu…
Alnında acılarının ve iyiliğinin çiçekleri vardı.III
Yan yana, arkadaşça, Yurdun ıstırabını konuşuyorduk
Düşünceli başı, yaslı bir yarı tanrının kanlı yüreğine benziyordu
Bakışları bakışlarımda aynı alınyazısının işaretini aradı
Ve kederli gülüşlerimiz ruhtan ruha usulca parıldadı.IV
Suskundu saatler boyu. Suskundum. Hatıra figanları gözlerimizi yaşarttı
Ve masamda lambanın mavi ışığı kan gibi kırmızı akıyordu artık
Rengim soldu benim, sabahın doğumunda bir rüyanın yitip gitmesi gibi
Ama o kahramanca ve mağrur dikildi, elimi elinin içine alıp bana dedi:V
– “Bu benim inanç ve veda gecem dostum
Atımı eyerledim bile, yaşam ve kavga ateşiyle kişniyor kapının önünde
Ve bak, belimdeki lekesiz kılıcım çıplak, çıplaklığıyla insanüstü hükümlerin
Alnını yaklaştır dudaklarıma... bu benim inanç ve veda gecem, dostum.VI
Ve sen şu pirüpak sayfalarına halkın acısının ve halkın gücünün şiirlerini yaz
Gelecek nesillere ve geçmişimizin hüznüne armağan niyetine.
Bir yetimim ben ve bir asi, elveda, yitirdiklerimi aramaya gidiyorum
Şarkılarından bir şarkı ver bana, bir şarkı, ben şarkı söyleyerek ölmek istiyorum...”
(RK/TY)