Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarının niteliği nedir? Acaba taraf devletler AİHM kararlarını neden uygulamak zorundadır? Bayan Loizidou kararı nedir? Kıbrıs sorununda ne gibi bir etkisi olabilir ?
İnsan Hakları ve Temel Özgürlükleri Korumaya Dair Avrupa Sözleşmesi'nin 11 numaralı Protokol ile değişik 1. maddesine göre Sözleşmeye taraf devletler kendi yetki alanları içinde bulunan herkese, bu Sözleşmenin birinci bölümünde açıklanan hak ve özgürlükleri tanırlar.
Sözleşme ve protokollerine göre; taraf devletlerin kabul edilen yükümlülüklere uyulmasını sağlamak için; devamlı görev yapan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kurulmuştur. Devletler, devletler hakkında Sözleşme ihlali nedeniyle başvuruda bulunabilirler. Aynı şekilde AİHS'si ve protokollerinde tanınan hakların Yüksek Sözleşmeci taraf devletlerden biri tarafından ihlalinden zarar gördüğü iddiasında bulunan her gerçek kişi, hükümet dışı her kuruluş veya kişi grupları Mahkemeye başvuruda bulunabilir. Devletler bu hakkın etkin bir şekilde kullanılmasına hiçbir surette engel olmamayı kabul ve taahhüt etmişlerdir.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin Büyük Daire kararları kesindir. Mahkemenin Daire kararları ise; eğer yanlar davanın Büyük Daire'ye gönderilmesini istemediklerini beyan ederlerse veya karardan sonra üç ay içerisinde davanın Büyük Daire'ye gönderilmesi istenmezse veya Büyük Daire bünyesindeki kurul istemi reddederse "kesînleşîr". Kesin karar yayınlanır. Bu düzenlemelerin dışında karara itiraz edilemez ve karar değiştirilemez.
Davaya taraf olan her devlet için İHM kararları bağlayıcıdır. Devletler taraf oldukları davalarda Mahkemenin kesinleşmiş kararma uymayı taahhüt ederler. Kararın icrası ise devletler tarafından gerçekleştirilir.
IHAS hükümlerine göre mahkum edilen her devlet Mahkeme kararındaki yükümlülüğü yerine getirmek ve icra etmek zorundadır. Kararda saptanan insan hakları ihlallerine son vermeye ve sonuçlarını da ortadan kaldırmaya yönelik önlemleri de almak zorundadır. Devlet isterse Mahkeme kararına konu olan hak ihlalini giderir. Ama isterse de davanın konusu özel olayın sınırlarını aşan genel önlemler de alarak insan hakları ihlallerine son verebilir. Bir başka deyişle Sözleşmeye uygun hale getirmek için kendi iç hukukunda yasal değişikler yapabilir. Yasalarını kaldırabilir veya değiştirebilirler. Mahkeme kararları benzer sorunlardan kaynaklanan diğer davalar için ve ayrıca da devletlerin tümü için bağlayıcılık özelliğine de sahiptir.
AİHM kararlarının icra edilip edilmediği, yerine getirmenin tamamlanıp tamamlanmadığını gözetim yetkisi Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi'ndedir. Mahkeme kesinleşmiş kararının bir örneğini denetim görevini yapacak olan Bakanlar Komitesi'ne gönderir. Komite taraf devletleri sıkı biçimde izlemektedir.
Mahkeme kararının hüküm fıkrasında belirlediği tazminat miktarının üç ay içinde ödenmesinin zorunlu olduğunu gösterir ve üç aylık süreyi saptar. Bakanlar Komitesi ise belirlenen tazminatın süresi içinde ödenmesini veya gecikme durumunda uygun düşen faiziyle birlikte ödenmesini sağlamakla yükümlüdür.
Komite, mahkemenin kararına uygun düşen bir düzenleme yapılması konusunda devletleri cesaretlendiren karar alabilir. Olumlu karar alırken daha çok devletleri eleştiren karar da alabilir. Veya eğer ödenmemişse tazminat bedelinin ödenmesi konusunda "emredici" kararlar alabilir. Böylece AİHS'ne taraf olan devletlerde temel insan haklarının devlet otoritelerince de korunması sağlanmış olur.
Kıbrıslı Rum Bayan Titina Loizidou 1989 yılında Türkiye aleyhine yaptığı bireysel başvuru ile 1974 harekatından sonra Girne'de bulunan mülklerine el konulması ve mallarına ulaşamamasını şikayet etti. AİHS'nin 1 No'lu Protokolü'nün "Mülkiyetin Korunması" hakkını düzenleyen 1. maddesinin ihlal edildiğini ileri sürerek Türk Hükümeti'nden tazminat talebinde bulundu.
Türkiye hak ihlalini reddederek, kendi yargı organları olan bağımsız devlet statüsündeki KKTC tarafından Kıbrıslı Rumların kuzeyde kalan mallarının kamulaştırıldığını savundu. Dolayısıyla bu nedenlerle de Türkiye'yi sorumlu tutmanın olanaksız olduğunu ileri sürdü. Türkiye bu başvurunun tarafı değildi. AİHM ise Türkiye'nin tüm itirazlarını reddetti.
AİHM'si KKTC'nin uluslararası toplulukta tanınmadığını, gerçekleştirildiği ileri sürülen kamulaştırmanın hukuki değeri olmadığı sonucuna ulaştı. Mahkemeye göre taşınmazların mülkiyet hakkı KKTC'ye geçmemiştir. Bayan Loizidou bu malların sahibidir ve mülkiyet hakkı Türkiye tarafından ihlal edilmiştir. Mülküne ulaşamadığı için onları kullanması sürekli engellendiğinden dolayı da "devam eden bir hak ihlali" söz konusudur.(Fİ/NK)