Bundan bir ay önce filan Kadıköy'deki Verem Savaş Dispanseri'nde başı örtülü bir kadınla "akciğer filmi çektirmek üzere" girilen o geniş ve karanlık odaya beraber girdik. Biraz yıpranmış, bir parça kilo almış, 50'li yaşlarına yakın, güzel bir kadındı... Ben o büyük odadaki küçük "duşakabin" gibi yerde akciğer filmi çektirip dışarı çıktığımda sıra ona gelmişti. Başındaki örtüyü çıkardı önce...
Yüzü böyle bambaşkaydı. Aynı derecede güzeldi, evet aynı kadındı, fakat halinde bir bambaşkalık vardı. "Rahatlama" diyebileceğim kadar kolay tarifleyebileceğim bir ayrım değil ama bir başkalık işte... Bu belki derin bir başkalık belki de yalnızca ve basitçe bir "aksesuarın" insanı başkalaştırmasıyla ilgiliydi.
Tamamen farklı bir resim...
Sonra çocukluğumda da başı örtülü kadınların başları açık halleriyle bana çok farklı göründüğünü anımsadım.
Başı örtülü olmayanlar başlarını hiç örtmedikleri için oradaki farklılığı gözlemleme fırsatım olmadı tabii. Şu günlerde de yine bir kadının başı örtülü ve açık sureti arasındaki farkla ilgilendiğimi gördüm. Başörtüsünün bir kadına yüklediği "ağırlığın" ya da bunu bir ağırlık olarak yorumlamasak da "anlamın" dışında tamamen bir kadın olarak resmi nasıl bu kadar değişir diye düşündüm.
Siyah ya da beyaz, başörtülü ya da başörtüsüz
Bugünlerde bütün bu düşüncelerle başörtülü kadınları başörtüsüz, başörtüsüzleri de başörtülü tasavvur ederken yakalıyorum kendimi. Başörtülü ya da başörtüsüz olmak insanın nasıl bir çevreye doğduğuyla çokça ilgili. Bu çevrenin seçilemezliği tıpkı siyah ya da beyaz, Türkiyeli ya da Amerikalı olmak gibi. İnsan bunun içine doğuyor... Başörtülü olmak dini inanç gereği muhafazakarlık sonucuysa, çoğunlukla böyle bir ailenin içine doğmanın sonucu... Çok ender olarak bu yetiştirilmeden bağımsız seçilen bir durum.
Yani tesadüfi bir durum... Öyleyse insanın kendi kendine bile değil, başkasının "ona" "tesadüfen" kurduğu bu imgenin toplumsal yaşamdaki ve yasalardaki yeri tartışılırken bu tesadüfilik de gözardı edilmemeli...
Tıpkı bir özgürlük meselesi olarak başörtüsünün aslında kadını erkek iktidara tabi tutan, yok sayan Kuran'ın "seçime" ve hatta "tesadüfe" yer bırakmayan bir içeriği olduğunu da unutmamak gerektiği gibi... (NZ/TK)