Suriye'nin Lübnan'dan askerlerini çekmesi için Amerika Birleşik Devletleri'nin (ABD) kurduğu baskı ise -Hariri de çok farklı sebeplerden ötürü de olsa, aynı şeyi istiyordu- gittikçe daha da etkili bir hal alan kanlı Irak direnişine Suriye'nin yardımını kesme girişiminin bir parçası.
Dün gece (Salı) Amerika Birleşik Devletleri'nin Şam büyükelçisini geri çağırması ise, Hariri'nin ölümünden Suriye'yi sorumlu tutacağına dair şimdiye kadar verilen en açık sinyal.
Tahmin edileceği üzere İsrail de tam bu sıralarda Suriye ile herhangi bir barış görüşmesine başlamak için yeni önkoşullar sundu: Terör gruplarının merkezlerinin Şamdan ihraç edilmesi, İsrail sınırına Lübnan Ordusu'nun kendi güçlerini yerleştirmesine izin verilmesi ve Lübnan'daki Suriye işgaline son verilmesi.
İsrail, ki kendisi Lübnan'ın bir bölümünü 24 sene boyunca işgal etmişti, daha sonradan ülkeyi 15 yıl önce terk etmiş olan İran Devrim Muhafızlarının da ihracını talep etti. Amerika'yla eşgüdümlü hareket eden İsrail'in tehditleri -özellikle, zaten ülkeyi terk etmiş olan Devrim Muhafızlarını hedef alan aldatıcı tehdidi- krizin daha da büyüyeceğini gösteriyor.
Pazartesi günü altı koruması, doktoru ve en az yedi siville birlikte hayatını kaybeden Hariri'nin yanmış bedeni, ebedi istirahat yeri olan ve Haçlı Döneminden kalma kiliselerle, Fransız mandası yadigarı yapıları bile gölgede bırakacak kadar büyük -bazıları azmanca bile der- Sünni Müslüman Camisinde gömülecek.
Kabri, 1915-16 yıllarında Osmanlı Türklerine karşı bağımsızlık mücadelesi verdikleri için idam edilen Lübnanlı şehitlerin anısına dikilmiş ve restore edilmesine rağmen hala kurşun delikleriyle dolu olan abideyi ve sivil savaş sonrasında yapılmış olan Bağışlama Bahçesi'ni cepheden gören bir konumda.
Haçlıları yenen Arap Müslüman kahraman Salahaddin Şam'daki Cami-i Emeviye'de gömülmüştü. Milyarder işadamı Hariri de neredeyse aynı büyüklükte -fakat muhtemelen onun kadar güzel olmayan- Beyrut'taki Muhammed Emin Camii'nin hemen dışında yatacak.
Ortaçağ'ın Avrupalı İmparatorluğu'nu yenen kahraman bütün Lübnan'ı etkisi altına alan bir iş imparatorluğunun sahibi Arap aileye de ilham verdi. Fakat Hariri'nin ölümüne tanıklık eden sahneyi hazırlayan da Amerikan İmparatorluğu oldu.
Amerika tarafından geçici olarak Irak'a devlet başkanı olarak atanan, eski CIA ve MI5 ajanı İyad Allavi de yarı Lübnanlı, annesi itibarlı bir Şii ailesinden geliyor: Hariri onu iyi tanırdı.
Eski Lübnan Başbakanı, özel bir görüşmede Amerika'nın Irak'taki direnişe destek vermekle itham ettiği Suriye'yi ambargoyla tehdit ettiğini ve onun Lübnan'daki askeri birliklerini vurduğunu kabul etti. Bir kez daha Lübnan, başkalarının kavgasında savaş alanı olmuştu.
Hariri işte bu savaş alanında bir devdi. Suriye'de birçok dostu olduğu gibi düşmanları da vardı. Hariri, Bush yönetiminin birçok ülkede sürdürdüğü teröre karşı savaşla Ortadoğu'da demokrasiyi yayma çabasını birleştirme girişiminin de farkındaydı.
Eğer ABD Irak'ı demokrasi için işgal edebiliyor ve bununla teröre karşı savaşında bir ileri cephe oluşturabiliyorsa -ne var ki bu yanıltıcı bir fikirdi- o zaman Suriye'nin Lübnan'daki varlığı da aynı koşulların ürünü sayılabilirdi. Oysa Suriye uluslararası hukuka aykırı bir şekilde komşu ülkesini işgal ederken terörü destekliyor ya da en azından İsrail'e karşı savaşan militanları himaye ediyordu.
George Bush ve Hariri'nin yakın arkadaşı Fransa Cumhurbaşkanı Jacques Chirac Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi'nin 1559 sayılı kararıyla Suriye'den askerlerini Lübnan'dan çekmesini isteyince, Suriye Saddam Hüseyin'in 2003 yılında içinde bulunduğu çıkmaza girdi: BM kararlarına uy ya da sonuçlarına katlan.
Yaklaşan Lübnan seçimlerine katılacak olan Suriye karşıtı adaylar ise, Suriye yanlılarının seçim bölgeleriyle oynayarak kendilerini parlamento dışı bırakmalarından korkuyor ve bu korku Amerikan muhafızlarının Arap dünyasında demokrasinin yayılması talebiyle atbaşı gitmekte.
Dışlanmış Suriye, silahları elinden alınmış Hizbullah gerillaları ve büyük oranda askerden arındırılmış Lübnan'ın İsrail'in çıkarlarına hizmet edecek olması da hikayenin anlatılmasına izin verilmeyen kısmı. (OA/BB)
* Robert Fisk'in 16 Şubat'ta The Independent'ta yayımlanan yazısını C.Onur Ant Türkçeleştirdi.