Zapatistaların kendi bölgelerinde oluşturdukları "otonom sağlık sistemleri"ne çok heyecan verici. Bunların anlatıldığı yazıda "Sağlığı planlayamazsınız, bir nehri de öyle" deniliyor. Bu sözü şöyle anlamak da mümkün: "Sağlığı satamazsınız, bir nehri de öyle!"
Şimdilerde "nehirler planlanıyor ve satılıyor" denilebilir. Doğru, öyle yapıyorlar. Ama planlanıp ve satılınca artık nehirler "yok" oluyor. Rize İkizdere'deki "bakanlar toplantısı"sırasında dere yatağına suyun bırakılması da bu gerçeği değiştirmiyor.
"Sağlık gerçekten satılamaz mı?" Bunun olamayacağını çok uzun zamandır, pek çok örnekle ortaya koyuyor ve savunuyorum. Sağlıkla ilgili tüm unsurlar ticarete konu olabilir. Ama onlar satın alınıp birleştirilince ortaya "sağlık" çıkmaz, çıkarılamaz. Sağlık başka bir şeydir. Sağlık için pek çok unsurun bir arada varlığı gereklidir. Bunlardan bazıları söz ettiğim o yazıda anlatılan "otonom sağlık sistemleri"nde var.
Orada öncelikle sağlıkla ilgili hizmetlerin "özerkliği"nden söz ediliyor. Topluluğun temel yaşama ilkeleri olan "özgürlük, adalet ve demokrasi"ye dayandığı, ama her bölgenin farklı bir programla ve farklı bir yöntem kullanarak" hizmetleri gerçekleştirdiği" anlatılıyor.
İkinci unsur hizmetten yararlananın "doğrudan hizmete sahip çıkması, hizmetten sorumlu olması ve sunması". Gönüllülerin sürekli biçimde eğitildikleri, her gönüllünün öğrendiklerini bulundukları topluluklara aktardıkları, bunu yaparken yerli kültürle, batı tıbbının bir sentezine dayanan yeni bir yaklaşımın benimsedikleri ortaya konuluyor. Asıl olan ise gönüllülerde "yapılanın anlamı ve buna dair hissedilen güçlü bir inancın" varlığı. Hizmetin amacı da "sadece hastalıkları tedavi etmek" değil "maya kültürünü esas alan otonom ve daha iyi bir sağlık sisteminin yaratılması.
Hizmetlerin herkese eşit ve herhangi bir karşılık beklenmeden sunulması, bunların "insanların temel sağlık ihtiyaçlarına" yönelik olması ve öncelikle "kontrole dayanması". İnsanların yaşamlarını sürdüğü her yerde, orada yaşayanların nüfuslarına göre giderek küçülen "sağlık hizmet birimleri"nin oluşturulmuş. En uçta olanlar ise bir "tıp" elemanı değil, genellikle orada yaşayan topluluktan bir "kişi".
Sonuç olarak orada basamaklı bir hizmet var ve "periferiden merkeze doğru bir akışla" sunuluyor. Sağlık "gönüllülerinin" işlerini oldukça iyi yaptıkları, çok yoğun yaptıkları işlerde giderek "uzmanlaştıkları"; "kadın gönüllüler tarafından idare edilen bir "kadınlara yönelik konsültasyon/annelik ve doğum odalarının" mevcut olduğu, acil durumlar için 24 saat açık "acil hizmet" birimlerinin bulunduğu, çoğu yerel bitkilerden yapılan "bitkisel ilaçlar için kurulmuş bir herbolaryum"un oluşturulduğu da belirtiliyor. Zapatistaların kısıtlı olanaklara, malzeme ve kaynaklara sahip olmalarına rağmen sağlık sistemlerini güçlendirmeye devam ettikleri söyleniyor.
Sağlık sorunlarının güvenli içme suyun bulunmayışı, böcekler, sıcak, yağışlı ve soğuk olmak arasında sürekli değişen hava durumu, evlerin basit yapısı iklim değişikliklerine karşı korumasız olmasından kaynaklandığı, "zatürre"nin başlıca ölüm sebebi olduğu, kronik hastalıkların, kötü beslenme ve açlığın yoğun olduğu, bu nedenle de parazitler, ishal, deri hastalıkları, sıtma, tüberküloz ve öteki mide- bağırsak hastalıkları ve solunum sistemi hastalıklarının görüldüğü belirtiliyor. Kadın sağlığına dönük bilgilerin yetersizliği, anne ve beş yaş altı çocuk ölümlerinin yoğun olmasına yol açtığı vurgulanıyor.
Tüm bunlara karşın öncelikle sağlığın belirleyicileri konusunda toplulukların bilgilendirildiği ve bunlara erişimi sağlamanın hedeflendiği. Dolayısıyla sağlığın korunması, hijyen ve iyi beslenme için, "kendimize iyi bakmak için birbirimize iyi bakma" alışkanlığını toplumda yaygınlaştırmaya çalışıyorlar. Hastalıklara karşı en iyi çözümün sağlığa kolektif biçimde yaklaşmak, birlikte çalışıp, birbirini desteklemek ve herkesin sağlığıyla ilgilenmek olduğu keşfedilmiş; yani "sağlığın bireysel olmadığı ve tüm toplumu ilgilendirdiği" kabul edilmiş.
Bunun üzerine kurgulanacak bir sağlık sisteminin, üst düzeyde ancak yalnızca kişiye yönelen ve onun maddi varlığına bağlı olan sağlık sistemlerine üstünlüğü çok açık değil mi? O halde neden "başka bir sağlık hizmeti"nin mümkün olabileceğini konuşup, tartışmıyor, yazıp çizmiyoruz? Şimdi yaşadığımız modelde karşımıza çıkan sorunlar için çözüm diye sunulanların aslında yeni sorunların kaynağı olduğu görülmüyor mu?
Bence bu yazıyı okuyalım ve "Zapatista mucizesi"nden yola çıkarak bir gün gerçek olacak kendi hayallerimizi konuşmaya başlayalım: Çünkü "başka bir sağlık hizmeti" mümkün! (MS/TK)