19 milyon genç
Türkiye'de gençlerin varlıklarını istatistiki olarak biliyoruz. Halen 15–29 yaş arası 19 milyon genç bu ülkede yaşıyor. Nüfusun yüzde 29'unu oluşturuyorlar. Gençlerin sadece yüzde 22'si halen okuyor.
Önümüzdeki 20 sene içinde, doğum oranlarındaki düşüş ve yaşam süresindeki artışla, gençlerin toplam nüfus içindeki oranları düşüyor. Fakat toplam nüfus artışını göz önüne alındığında sayıları 19 milyon kalıyor.
Ayrıca bu gençlerin içinde yoksunlaştırılmış ve yoksullaştırılmış gençlerin oranı da artacak. Çünkü doğum oranları ve yaşam sürelerindeki değişimler, daha dezavantajlı bölge ve kesimlerde daha geç değişime uğrayacak.
Bu verilere gençlerin eğitim, istihdam ve siyasi partilerde temsil edilme oranlarıyla süsleyerek bir gençlik politikasının olmadığını ve bu konuda acilen bir şeyler yapılması gerektiğini savunmak pek kolay. Oysa gençlerle ilgili toplumsal zihniyet de rakamların gerisinde kalıyor.
Gençlik yalnızca bir yaş aralığı değil
Genç olma durumunu sadece belirli bir yaş aralığına indirgeyen bir görüş var. Böylece gençlik mekan ve zamandan ayrıştırılarak kavramsallaştırılıyor. Böylece gençlerin değişmez bir doğası olduğu ve toplumsal koşullardan etkilenmediği düşünülmekte. Hatta gençliğe biyolojik bir atıfta da bulunulmakta. Böylece bu yaş aralığındaki gençlerin hepsi aynı gençliği yaşayıp homojen bir kitle olarak algılanıyor. İhtiyaçları da aynı ve değişmez olarak kabul ediliyor.
Gençler başka bir "şey" için önemli
Gençlerle ilgili bir diğer görüş, gençlerin neden önemli olduğu sorusuna verilen cevabın niteliğiyle doğrudan ilgili. Birçok kişi için genç nüfusa sahip olmak ekonomik açıdan bir avantaj yaratıyor. Bazıları içinse gençler cumhuriyetin emanet edildiği kesim olması itibariyle çok önemli. Cevap ne olursa olsun, felsefe aynı. Gençler başka bir "şey" için önemli. Böylece gençler araçsallaştırılıyor, kendilerinden öte daha büyük ve önemli olanlara ulaşmak için kullanılan birer nesne haline dönüşüyor.
"Yarım" olma durumu
Bu iki görüşe ek olarak gençlerle ilgili bir diğer toplumsal algı da genç olma halinin geçici olduğuna yönelik yapılan tespitler. Böylece genç olmak, yetişkinliğe giden yolda bir durak, yetişkin olma hali de varılacak nokta olarak kurgulanıyor. Yani "tam" olma yolunda ilerleyen insanlar için bir "yarım" olma durumu. Eksik olanların bu yanlarının giderilmesi...
Gençlik homojen değil
Oysa farklı gençlikler mevcut. Homojen değiller, ihtiyaçları da aynı değil. Fakat kendilerini bir önceki kuşaktan farklılaştıran bazı ortak özellikleri de mevcut. Her türlü üretim ve bölüşüm politikalarından da doğrudan etkileniyorlar. Tam da bu çerçevede ihtiyaç ve hak temelli bir gençlik politikası için gençler ve devlet arasındaki ilişkiyi gençlerin lehine düzenleyecek politika araçlarına ihtiyaç var. Bu politikaların gençlerin lehine geliştirilebilmesi için de bazı ilkeler önermek bu süreci daha kolaylaştırabilir.
Doğrudan katılım sağlayan gençlik politikası
Gençlerin ve gençlik kuruluşlarının doğrudan katılımını sağlayan bir gençlik politikası oluşturmak gerek. Katılımın biçimi bizzat o politikanın içeriğini etkilediği için bu katılımın kamu kuruluşları ve uzmanlar gibi diğer paydaşlarla eşitler temelinde olması önemli.
Süreç farklı gençliklerin yaşandığını dikkate alarak tasarlanmalı. Bu çerçevede ihtiyaç temelli olması, meşruiyetini sayıdan değil devletle yurttaşlar arasındaki ilişkiden almasını sağlar. Böylece, piyasa değerlerine değil, genel olarak haklara özel olarak gençlerin haklarına referans vermesi de kaçınılmaz olur.
Güçlendirmeye odaklanan politika
Gençlerin korunması değil de güçlendirilmesi odaklı yaklaşım da zemini yardım eden–edilen ilişkisinden hak temelli bir perspektife çeker. Tüm politika alanlarında gençlerin ana akıma yerleşmesi, bütünsel bir gençlik politikasının hayata geçmesini de kolaylaştırır.
Tüm bu yukarıda özetlenenler, devletin yurttaşlarla kurduğu ilişkiyi yurttaşların lehine çevirmekte önemli bir kazanımdır. Böylece gençler sorun değil de değer olarak toplumsal algımızda, yasalarda ve yasaların uygulanmasında yavaş yavaş yerini alır. Gençlerin önemini diğer konulara bağlamadan ihtiyaçları farklılaşmış birilerinin sırf genç oldukları için önemli olabilecekleriyle ilgili bir zihinsel dönüşüm de başlar. Böylece gençleri konuşuyorken Türkiye'yi de başka bir açıdan konuşuyor oluruz. (YK/TK)
* Yörük Kurtaran, Gençlik Çalışmaları Birimi.
* Bu yazı İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları'ndan çıkan "Türkiye'de Gençlik Çalışması ve Politikaları" kitabından derlenmiştir. Ara başlıklar bianet tarafından eklendi.