Sayın Başbakan 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar günü münasebetiyle yaptığı açıklamada "kadın" ve "hanım" kelimelerini kullanıyor.
Neyse ki "bayan" kelimesi kullanmak gibi bir hataya düşmemiş. Daha önce düştüğü bu hatayı düzelttiğini görüyoruz.
Fark ettiğim kadarıyla başbakan cümlede isim olarak kullandığı zaman "kadın", sıfat olarak kullandığı zaman "hanım" kelimesini tercih etmiş.
Neden böyle bir ayrımı gerekli gördüğünü tartışmadan önce, "bayan", "kadın" ve "hanım" kelimelerini dil açısından irdelemeyi bu vesileyle gerekli gördüm.
Bay, bayan, bey, hatun
Öncelikle şunu belirtmekte fayda var ki, "bay" ve "bayan' kelimeleri son yüzyılda icat edilmiş ve Türkçede tedavüle sokulmuş batı dillerinde kullanılan "Mister" ve "Mistress" veya "Mösyö" ve "Madam" kelimelerini karşılamayı amaçlayan kelimeler. (Bu anlamda kullanılması yenidir ama "bay" kelimesi eski Türkçede zengin anlamına gelir.)
Ancak pratikte kullanım olarak yaygınlaşmadığını ve pek de tercih edilmediğini görüyoruz. Çünkü Türkçede erkek olsun kadın olsun kişilere soyadıyla hitap etme alışkanlığı pek yok. İnsanlara genelde ilk isimleriyle hitap ediyoruz. Bunun Türkçedeki karşılığı da bey/beg ve hatun/katun kelimeleri.
Nitekim tarihte geriye dönüp bakınca kullanımın da "filanca bey" ve "filanca hatun" şeklinde olduğunu görüyoruz. Kişi adları verilmiş han, hamam, cami, külliye vb. isimlerine bakın. Şebsefa Hatun Camii, Hunad Hatun Külliyesi vb. gibi.
Osmanlı padişahları dahi sultan sıfatını benimsemeden ve merkezi ve emperyal bir devlet düzenine geçip Fars ve Bizans geleneklerini sindirmeden önce "bey" kelimesini kullanmaktaydılar.
"Hanım" kelimesi de Türkçe kökenli bir kelime olmakla birlikte "han" kelimesinden türüyor. Farsça sözlükler de hanımın "asil kadın" anlamına geldiğini belirtiyorlar. Ancak zaman içerisinde hitap kelimesi olarak "hatun" kelimesinin yerine "hanım" kelimesinin daha yaygın hale gelmesi söz konusu ve bugün de gündelik dilde kadınlara hitap ederken "filanca hanım" erkeklere hitap ederken de "falanca bey" diye hitap ediyoruz. İsmini bilmediğimiz kişilere de nezaketli bir hitap şekli olarak "hanımefendi" ve "beyefendi" seçeneğini kullanıyoruz.
Bay demiyoruz ama...
Kadınların hitap noktasında "hanım" kelimesinin tercih edilmesine itiraz edeceğini düşünmüyorum. En azından benim bir itirazım yok.
Asıl sorun şu: "Bayan" kelimesinin karşılığı olan "bay" kelimesini erkekler için dahi kullanmazken bu kelimenin hem hitap hem sıfat hem cins ismi olarak kullanılması nasıl kabul edilebilir?
Hiçbir zaman "bay doktor", "bay yazar", "bay bakan" gibi tamlamalar kurmuyoruz. "Baylar lokali", "baylar toplantısı", "bay çamaşırı" gibi kullanımlar da yok. "Hey bay, bakar mısınız?" diye de çağırmıyoruz. Ama bunların paraleli olan kullanımlara "bayan" kelimesini kolayca yapıştırıveriyoruz ve evet, bu kullanım kadınları gerçekten bayıyor.
Bay Ahmet, Bayan Ayşe gibi bir kullanıma da pek rastlamıyoruz. Soyadıyla hitap edecekken dahi her iki cins için de "sayın" demeyi daha çok tercih ediyoruz ve böylesi yapay bir ayrım ve kullanım da gereksizleşiyor aslında.
Bu kullanımın hatalı ve yanlış olduğu uzun zamandır dile getiriliyor ve artık erkekler de bu yanlış kullanımdan sarfı nazar etmeye başladılar. Ancak nedense bilhassa dindar ve muhafazakâr erkekler kadın kelimesini de isim olarak kullanmak konusunda ilerleme kaydetmişken Başbakanın da aralarında olduğu bir kısmı sıfat olarak kullanımda hala zorluk çekiyor.
Bu zorlukta "hanım" demenin daha kibar ve centilmence olduğunu düşünmek, kadın kelimesinin sanki daha çok "dişi/dişilik" çağrışımlı algılanışı ve yine kentli ve eğitimli orta sınıfa ait olmayan bir seçenek olarak görülmesinin etkili olduğunu düşünüyorum.
Kadınların hayata katılımı ve hanım milletvekilleri
Sayın Başbakan 8 Mart'taki konuşmasında "kadınların siyasette ekonomide sosyal hayatta daha fazla yer almasından" bahsediyor "sosyal politikalarında kadınları öncelediklerine" değiniyor "çalışan kadınların sorunlarına" atıfta bulunuyor.
Evet, tüm bu ve benzer ifadelerde doğru bir tercihle "kadın" kelimesini kullanıyor. Ancak diğer taraftan "Türkiye Büyük Millet Meclisi'ndeki (TBMM) hanım milletvekili oranının" azlığından yakınarak "12 Haziran'da daha fazla hanım kardeşimizi aday göstereceğiz" diyor. Ha bir de kabinedeki "hanım bakanlardan" da bahsediyor.
Kadın kelimesini sıfat olarak kullanmak neden zor? Bu sorunun olası cevaplarını irdelemeyeceğim ancak başbakanın "bey milletvekili, bey bakan ve bey kardeşlerinden" bahsedip böyle bir dil hatası yapmayacağından hepimiz eminiz değil mi? Öyleyse neden hitap için kullanılan bir kelime cümlede cins isim, sıfat, zamir görevinde de kullanılıyor?
Cinsiyet unsurunun özellikle belirtilmesi veya niteleme amaçlı kullanılmasının gerektiği yerlerde erkek kelimesinin tek mukabili kadındır. Erkek yazarın mukabili kadın yazar, erkek vekilin mukabili kadın vekil, erkek doktorun mukabili kadın doktor vb. olabilir.
Kadın ayıp bir kelime değil
Üstelik öz Türkçede kadın kelimesi "iyi, hoş, güzel" anlamında sıfat olarak da kullanılır. Dilini koruyabilmiş Yörük/Türkmenlerde özellikle Orta Anadolu'da bu kullanıma hala rastlanabilir.
Lezzetli ve beğendikleri bir yemeğe (yerel ağızla yazıyorum) "Nahal kadın oluk" diyebilirler. Yani "ne kadar güzel/hoş olmuş" anlamında. Hatta "güzel kızım" gibi bir hitap yerine "kadın kızım, kadın gelinim" diye hitap eden ancak çoğu ahirete irtihal etmiş yaşlılarla karşılaşma fırsatım da oldu.
Netice itibariyle kadın ilkel, aşağılayıcı, kaba, daha az asil veya ayıp bir kelime değildir. Bilakis hem tarihsel hem de dilsel olarak doğru ve "kadın" bir sözcüktür. Hal böyle iken ve hanım ancak bey kelimesinin karşıtı olabilirken kadın demekten bu kadar çekinmenin âlemi ne? (AB/BB)