Barış eğitiminin olmazsa olmazlığı, çatışma ya da savaş sonrasında oynayabileceği toplumsal barışı kurma işlevinden ileri geliyor. Ayrıca, iki taraftan savaşla travmatize olmuş çocuklar için de, barış eğitimi, olmazsa olmaz. Daha az siyasi ve daha somut bir açıdan barış eğitimi, okullardaki ve gölgesi olduğu toplumdaki siyasi olan ve olmayan şiddet olaylarını azaltmak ve ortaya çıkmadan engellemek için bir olanak da sunuyor.
Rol modellerinin çok etkili olduğu ergenlik döneminde, çocukların idollerinin de (abiler, ablalar, akrabalar, topçular, popçular vb.) bir yaygın barış eğitiminden geçmesi gerekiyor. Bu barış eğitimi, farkındalık yanında, önyargılarla yüzleşme gibi olumsuzdan bakan oturumlar ve empati, etkin dinleme ve eleştirel düşünme gibi olumludan yükselen oturumlarla, barışın kalıcı olması için önemli bir görevi omuzlarına yüklenmiş oluyor.
İki türlü barıştan ve/ya da barışın iki boyutundan ve böylece iki türlü barış eğitiminden söz edilebilir: Birincisi, savaşın/çatışmanın olmamasıdır. Bu açıdan, ders kitapları, savaşlarda elde edilen başarılara vurgu yapmak yerine, diplomasi ile elde edilen başarılara ağırlık vererek bu sürece katkı sağlayabilir. İkincisi ise, iki tarafı da mutlu eden ve karşılıklı yararı (iki tarafın da kazandığı kazan-kazan seçeneği) temel alan bir barıştır. Bu açıdan, barış eğitimi, silahların susmasından daha kapsamlı bir görev üstlenmek durumundadır. Örneğin, Sri Lanka’daki Tamil Kaplanları’nın yenilgisiyle, ülkeye ateşkes anlamında barış geliyor; ancak, bu, karşılıklı yararı temel alan bir süreç değil; tersine, Tamil Kaplanları’nın ortaya çıkmasından önceki durumdan daha da eşitsiz bir toplumsal düzen söz konusu.
Barış, çatışma türüne göre, şöyle sınıflandırılabilir: Kendi içinde barış, kişilerarası barış, gruplararası barış ve uluslararası barış. Bunların her biri, farklı farklı uygulamalar gerektiriyor. Başarılı bir barış eğitimi, uygulamaya dönük bir eğitim yöntemini benimsemelidir. Bu eğitimin gerçek yaşamda uygulama ödevleri olmalıdır. Sınıfiçi ders anlatımında, takım çalışmaları, rol oyunları, resim tabanlı eğitim, video üstünden tartışma, serbest çağrışım ve öğrenci sunumları gibi daha katılımcı ve daha gerçekçi yaklaşımlardan yararlanılmalıdır.
Barış eğitimini tanımlamak için, psikolojideki ABC modeli (Duygu-Davranış-Biliş) dikkate alınabilir: Duygusal tanımlar, çeşitli tutum ve değerlerin edinilmesi üstünden kuruluyor. Davranışsal tanımlar, empati ve etkin dinleme gibi davranışa yansıyan becerilerin kazandırılmasına odaklanıyor. Bilişsel tanım ise, barış eğitimini bir bilgi sorunu olarak görüyor ve insanlara, barışçıl felsefe, barışın tarihi ve uluslararası hukuk ile ilgili bilgilerin verilmesinin gerekliliğinden hareket ediyor. Aslında, bu üçlünün, birçok örnekte, birarada olduğu görülüyor. Bu açıdan, barış eğitimi, barışçıl tutum ve değerlerin, mikro düzeyde çatışma çözümü ve barış yapma becerilerinin ve barışın felsefesinin, tarihinin ve genel olarak barışla ilgili sosyal bilimin ve sosyal bilgilerin edindirilmesi süreci olarak kapsayıcı bir tanıma kavuşturulabilir.
Dünyada 300’den fazla üniversitede barış eğitimi izlencesi var ve birçok ülkede barış eğitimi, ilköğretimde ve ortaöğretimde bu adla ya da başka adla ya da başka bir dersin parçası olarak müfredatta yer alıyor. Barış eğitiminin yalnızca örgün eğitimde (okullarda) değil, yaygın eğitimde, yaşamboyu eğitimde, yetişkin eğitiminde ve (televizyonda açıköğretim kanallarını da içermek üzere) uzaktan eğitimde gerçekleştirilen çeşitli örnekleri bulunuyor. Diğer bir deyişle, nasıl ki, barış, tek başına bir masabaşı etkinliği olamaz ya da olmamalıdır; aynısı, sırabaşı barış eğitimi için de böyledir.
Barışın kalıcı olması, barış eğitiminin sınıfiçiyle kısıtlı kalmayıp okul dışında da desteklenmesini gerektiriyor. Bu yönüyle, barış eğitimi, okullarda verilebileceği gibi, yetişkinler için, belediyelerde (kent konseylerinde vb.), kahvelerde vb. de denenmelidir. Başarılı olma durumunda, okul dışında barış eğitimi uygulamalarının yaygınlaştırılması, barışın toplumsallaştırılması için olumlu olacaktır. Bu çaba içine girilirken, bir yandan da, okullarda, öğrencilerin yaşına uygun olarak, barış eğitiminin seçmeli ya da zorunlu bir ders olup olmayacağı; bir dersin bir parçası olup olmayacağı; her derste bir parça girilen bir konu olup olmayacağı; öğrenim yaşamı boyunca bir kez alınan (ve büyük olasılıkla unutulan) bir ders olup olmayacağı gibi konularda karar verilmesi gerekiyor. Televizyonlardan verilebilecek barış eğitiminde ise, medyadaki rol modelleri, bilgisayar oyunları, diziler, filmler, haber programları vb. gibi başlıklar yer almalıdır.
İzlencenin uygulanmasından önce, çatışma çözme, ayrımcılık, kalıpyargılar vb. konularda katılımcılara ölçekler verilmeli; bu ölçekleri izlenceden sonra yeniden vermeli; bunların karşılaştırılması üzerinden, barış eğitiminin başarı düzeyi saptanmalıdır. Bunun, barış eğitimi izlencesini uyarlamak ve güncellemek için ve barış eğitimini bilimsel zemine oturtmak için büyük yararları var.
Barış eğitimi, savaşın yarattığı kurumlar elden ve gözden geçirilmedikçe (koruculuk, askerlik, savaş çığırtkanı medya, ataerki, savaş hukuku vb.) başarıya ulaşamayacaktır. Barış eğitimi tartışılırken, bu kurumların barışçıllaştırılması için de çaba sarfetmek gerekiyor. Eğitim, toplumu; toplum da eğitimi belirliyorsa, yalnızca barışın eğitimini değil, barışın kurumlarını da oluşturmak için kolları sıvamak gerekiyor. (UBG/HK)