Sağlık Bakanı domuz gribi ve buna karşı yapılan aşılarla ilgili basına bilgi vermiş. Ben de Radikal Gazetesi'nde okudum. Recep Akdağ o açıklamasında 4 milyon kişiye aşı yapıldığını ve 168 milyon TL harcandığını söylemiş. Ne yazık ki yalnız "başvuru üzerine sunulan" bir sağlık hizmet modelimiz olduğu için bu hastalık ve ona karşı yapılan aşılardan kaynaklanan yan etki, komplikasyon, uygulama yanlışlıklarına bağlı olumsuzluklardan ve mağduriyetlerden haberimiz yok.
Sağlık Bakanlığı, aşıyı yaptığı zaman ve kendisine başvuran hastalara sağlık kurumlarında gereken hizmeti verdiğinde görevini yerine getirdiğini düşünüyor. Oysa sağlık da, sağlıklılık halini sağlayan sağlık hizmeti de bunun ötesinde bazı hizmetleri de gerektiriyor. Ne yazık ki o hizmetler uygulanan "performans modeli"nde yok. Dahası yasalaşan "Tam Gün Çalışma" yasası da bunların yapılmasını sağlamayacak.
* * *
24 Ocak 1993'de öldürülen Uğur Mumcu'nun her gazeteci ve her haber için değişmez bir ölçüt saydığı "fikrî takip" konusunda söylediklerini anımsamak gerekir:
"Eskilerin 'fikri takip' dedikleri, olayları izleme yöntemi vardır. Bir olayı yazdınız, sonra ne oldu? Olay nasıl sonuçlandı? Olaya kimler, ne ölçüde karıştı? Bu soruları sormaya ve ipuçlarını bu soruları sorup ele geçirmeye başladınız mı, olaylar yavaş yavaş aydınlanır." (1)
Domuz gribi ve aşısı konusunda da bu "ölçü"yü temel alarak Sağlık Bakanına şu soruları sormak ve yanıtlarını kamuya aktarmak, konuyla ilgili her gazetecinin "fikrî takip" bağlamında görevi olmalıydı:
"Hastalığın ve aşının yan etki ve komplikasyonlarını izliyor musunuz, izleyecek misiniz, saptadığınızda bunlarla ilgili sorunları nasıl çözeceksiniz, ortaya çıkan hastalıklar ve oluşan mağduriyetlerin giderilmesi için neler yapacaksınız?"
Bu soruların sorulmasının neden gerektiğini bir Halk Sağlığı Uzmanı olan Prof. Dr. Recep Akdur hastalıkla ilgili olarak yaptığı derlemeden çıkarmak mümkün (2). Onun bu yazısında aşıya bağlı yan etkiler ve görülme sıklıkları şöyle sıralanmaktadır:
1. Sık görülen yan etkiler (1/100-1/10): Aşı uygulanan bölgede kızarıklık, şişlik, sertlik, morarma, ağrı, vücut kırıklığı, yorgunluk, baş ağrısı, terleme, titreme, eklem ağrısı, kas ağrısı. Bu yan etkiler genellikle aşıdan sonraki birkaç günde içerisinde kendiliğinden düzelir.
2. Yaygın olmayan yan etkiler (1/1.000-1/100): Yaygın cilt reaksiyonu (ürtiker/kurdeşen dahil).
3. Nadir görülen yan etkiler(1/10.000-1/1.000): Tansiyonda düşme, şok, sinirlerin geçtiği yol boyunca ağrı, pıhtılaşma hücrelerinde azalma nedeniyle kanama.
4. Çok nadir görülen yan etkiler (<1/10.000): Vaskülit (damar iltihabı), nörit (sinir iltihabı), Stevens-Johnson syndrome, ensefalomiyelit (beyin-omurilik dokusu iltihabı), Guillain-Barre Sendromu.
Bu yan etkilerin sonucunda ortaya çıkma olasılığı olan kişi sayılarını da bir tablo halinde sunan Prof. Dr. Akdur'un verdiği oranlar, Sağlık Bakanı Recep Akdağ'ın verdiği aşı sayılarına uygulandığında, en düşük olasılıkla 200 en kötü olasılıkla 1000 kişinin bu çok nadir görülen yan etkileri yaşayacağı anlaşılıyor.
Bu çok nadir yan etkilerin hepsinin, en azından tedavi, sürekli tıbbi bakım, sakatlık hali ve rehabilitasyon hizmet talebi ortaya çıkaracağı açıktır. Tabii bunlara maruz olan kişiler ve yakınları açısından da bu durum sıkıntılı ve güçleşmiş yaşam anlamına gelecektir.
Mevcut sağlık sisteminin ancak "bedeli ödendiğinde yararlanılan" bir hizmet olması nedeniyle bu soru ve yanıtı çok önemlidir. En düşük olasılığı gündeme getirelim, bu "iki yüz insan" ne olacaktır?
Modeller masa üzerinde, düşünsel olarak çok güzel olabilir. Ama onların yaşamdaki en uç durumlardaki etkilerini, sonuçlarını ve ödenmesi gereken karşılıklarını hesap edebilmek, bilimin desteğini arkasına almış gerçek yöneticilerin yapabileceği bir iştir. Bunu fark ettirmek de gazetecilerin görevidir.(MS/EÜ)
____________________________________________________________________________
(1) Cumhuriyet, 20 Kasım 1985
(2) "Domuz Gribi"nin Küresel Salgını, Recep Akdur, Bilim ve Ütopya 15:186 (47-54) Aralık 2009