Dicle üniversitesi Fizik Bölümü 4. Sınıf öğrencisiyim; Diyarbakır E tipi Kapalı Cezaevi'nden yazıyorum.
Bir ihbar üzerine yapılan ev ve öğrenci derneği arama kararıyla tutuklanan öğrencilerden biriyim. 5 Mart'ta örgüte üye olmaktan dolayı yedi öğrenci tutukladılar. Üç kadın, dört erkek öğrenci olarak tutuklandığımız dosyada 15 öğrenci yargılanıyor. Aslında bir arkadaşımız yönetici ve üye olmaktan yargılanıyor.
İlk duruşmamız 15 Haziranda görüldü. Diyarbakır 4. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen duruşmada Kürtçe savunma yapmak istememiz sebebiyle duruşma 9 Ağustos'a ertelendi.
Üyelikten ceza almamız istenilen dosyamız ise bütün bunlardan daha iyi bir senaryo ile hazırlanmış bir komedi oyunu. Bu ülkede üyelikten yargılanmak ve tutuklanmak için cezaevinden gelen tutuklu öğrencilerin yazmış olduğu birkaç mektubu bulundurmak, öğrenci derneğine gidiyor olmak hatta bir çiçek resmi taşımak yeterli.
Dosyamda delil olarak gösterilenler arasında; tutuklu öğrencilerden haber almak, durumlarını öğrenmek için gönderdiğimiz ve cezaevinden gelen mektuplar var. Bu öğrencilerin davaları henüz sonuçlanmadı, daha suçlu oldukları bile bilinmeyen arkadaşlarımızın suçlu gibi değerlendirilmesi, onlara ulaşmanın da aynı suça neden olur gibi görülmesini, bunun delil olarak değerlendirilmesini beraberinde getiriyor. Onların sağlığını, morallerini öğrenmememiz isteniyor, onlardan uzaklaşmamız adına mektuplar suç unsuru sayılıyor.
(...)
Delillerden en ilginci ise üzerimde yakalanan bir fotoğraf için yaptıkları değerlendirme; dosyadan olduğu gibi yazıyorum:
"Fotoğrafın içinde dünyada sadece Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde yetiştiği bilinen 'ters lale' çiçeği anlaşılmıştır. Ters lalenin Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde kırsal alanda yetiştiği bilinmektedir. Daha önceki tarihlerde yapılan operasyonlarda ve arazi tarama arama işlemlerinde terör örgütü PKK'ya ait ele geçirilen fotoğraflarda bayan terör örgütü mensuplarının ters lale ile çekilmiş birçok fotoğrafları görülmüştür. Bu ters laleyi sanki kendilerinin simgesi olarak kullanılmışlardır. Ayrıca terör örgütü mensupları ve yandaşlarının elebaşı Abdullah Öcalan'ı güneşe benzettikleri de bilinmektedir. Fotoğrafın arka kısmında yazılı bulunan ibarenin son kısmında 'kadınlar yaşamın adı, Güneş'in gölgesidir' cümlesi de dikkate alınacak olursa bu şiir biçimindeki yazının örgüt mensuplarına hitaben yazılmış olduğu bunun da örgüt adına propaganda niteliğinde kullanıldığı anlaşılmaktadır."
Söylenecek pek bir şey kalmıyor artık! Hangi çiçeğin suç olup olmadığına göre davranmamız gerekecek. Böyle bir değerlendirmenin yapıldığı bir dosyada geçen diğer delillerden ve eylemlerden bahsetmek pek anlamlı gelmiyor. Bunlar tek başına nasıl bir zihniyetle karşı karşıya olduğumuzu göstermek için yeterli.
İkinci duruşmanın ertelendiği 9 Ağustos'a kadar her an karşımıza yeni deliller çıkabilir. Kim bilir size yazdığım bu mektup ileride sizin içinde örgütsel ilişki olarak değerlendirebilir.
Bulunduğum cezaevinin koşulları, yaşanılan sıkıntılar gündemde olsa da bu keyfi tutuklamalar bitmediği sürece ciddiyetsiz bir şekilde, sudan sebeplerle kolaylıkla onlarca yıl ceza verildiği bu ülkede sorunların aşılamayacağı açıktır. Belki bir gün ters lalenin suç sayılmadığına inanalar da bunun farkına varırlar... (AŞ/N)
Meşhul Öğrenci Postası'ndaki diğer mektupları okumak için tıklayınız.