Ayaklarımız bizi taşımıyor
Herkes, buraya vardıktan sonra ilk şoku mesafelerin ne kadar uzak, ulaşımın da ne kadar zor olduğunu görünce yaşadı. Çünkü, resmi toplantının yapıldığı yerle sivil toplum forumunun toplandığı yer arasında çok mesafe var. Ayrıca, toplantılar bu iki mekanla da sınırlı değil. Pek çok konuda toplantılar yürüyor. Ağırlıklı konu su, onun da toplantı mekanı ayrı bir yerde. Sonuç olarak, altı, yedi değişik mekanda toplantılar yürüyor ve herkesin şikayeti ilk iki günden sonra ayaklarının onları taşıyamaması...
Sivil forumun olduğu yer, şehrin epey dışındaki bir fuar alanı. Orasının seçilmiş olmasına, sivil toplum kuruluşları önce çok memnun olmuşlar, çünkü altyapısı iyi bir yer. Fakat sonra, orada yer kiralamanın ne kadar pahalı olduğunu görünce -ki bunu Güney Afrika Hükümeti böyle kararlaştırmış- birçoğu orada yer almamaya karar vermiş. Toplantı mekanlarının dağılmasında bu karar, önemli bir etken olmuş.
Bir diğer şaşkınlık da hava durumuyla ilgiliydi... Burada kış mevsimi yaşanıyor. Çok soğuk. Gün içinde biraz ısınıyor ama, sabah ve akşamları hava sıcaklığı 4-5 dereceye kadar düşüyor ve çok üşüyoruz.
Kalabalık ama...
Sivil toplum mekanı çok renkli, kalabalık. Bir çok seminer ve toplantı yan yana yürüyor. Fakat katılanların ortak izlenimi, tartışma kalitesinin çok yüksek olmadığı, yeni bir şey getirmediği ve çok iyi düzenlenmediği yönünde. Organizasyon açısından da aksaklıklar var.
En önemli sorun; burada gerçekte ne olduğunu anlamak... Neler oluyor, ne kadar yol alınıyor anlamak çok zor. Resmi toplantının olduğu mekanda bile gelişmeleri izlemek kolay değil. Burası, "bir kağıt yığını". Herkes, her gün binlerce sayfa dergi yayımlıyor, dağıtıyor. Herkes kilolarca kağıt topluyor ama, kimsenin okumaya bile vakti olmuyor. Şimdiye kadar sivil toplumun çağrısı hep Rio Zirvesi'nin gerisine düşmemek içindi.
Sivil topluma sınırlama
Bir diğer önemli mekan da, resmi toplantıların yapıldığı yer. Sivil toplumun oraya girişini ilk gün sınırlamak istediler. Büyük tartışmaların sonunda, toplantı salonuna sığacak herkesi almaya karar verdiler. Mekan 6-7 bin kişi alıyormuş, o kadarına izin veriyorlar. "Kapasite dolarsa kapıları kapatırız" dediler ama, henüz böyle bir şey olmadı.
Kapıların açılması, sivil toplum kuruluşlarına katılım iznini bu tartışmalardan sonra elde etmek sivil toplum kuruluşları açısından bir başarıydı. En azından, burada böyle görüldü, kutlamalar yapıldı.
Ancak, bir dahaki hafta resmi toplantılar başladığında sivil toplum kuruluşlarının katılımı yine sınırlanacak. Önümüzdeki hafta resmi delegasyon yani hükümet başkanları toplantılara katılacak. O zaman, güvenlik gerekçesiyle binaya girişleri yeniden kısıtlayacaklar. Organizasyon komitesi açısından güvenlik çok önemli. Gerçekten çok korkuyorlar.
Toprak sahibi olmayanların protestosu
Protesto gösterileri genellikle sivil forumun olduğu yerde yapılıyor. Küçük, sakin geçen gösteriler... En büyük gösteri, "landless" denilen "yersiz-yurtsuz", "topraksız" olarak adlandırılan insanların gösterisiydi. Ayın 31'inde aynı grubun büyük bir gösteri yapması bekleniyor.
Mandela'nın konuşması
İki gün önce Mandela'nın sivil forumda konuşma yapacağı duyurulmuştu. 4 bin kişi, uzun süre onu bekledi. Çok uzun süren bir bekleyişti. Sonunda, toplantının başında konuşmayacağını söylediler. Büyük bir hayal kırıklığı oldu tabii...
Türkiye'den delegasyon
Türkiye'den büyük bir grup resmi delegasyon var. Gündem 21 uygulayan ya da uygulamak isteyen şehirlerin belediye başkanları; Dışişleri ve Çevre bakanlıklarından yetkililer burada. Sivil toplum kuruluşlarından ise sınırlı katılım var, sanırım toplam 10 kişi kadar. Dört kişi Heinrich Böll Vakfı'nın desteğiyle burada. Bir de, Türkiye'nin hazırladığı "Ulusal Rapor"un koordinatör kuruluşları adına gelenler var. Onlar da sivil toplumu temsil ediyor.
Burada hem resmi delegasyon hem de sivil katılımcılar toplantılara katılıp katkı vermeye çalışıyor. Türkiye'de medyada yer alan bazı haberler, Türkiye'den katılanların moralini gerçekten çok bozdu. Çünkü, herkes gerçekten yorucu bir faaliyet içinde.
Johennesburg ve Johannesburglular
Güvenlik nedeniyle insanlarla konuşmak, gezinmek mümkün değil... Sadece taksi şoförleriyle iletişim kurabiliyoruz. Sabah ve akşam saatlerinde dolaşmıyoruz, insanlarla görüşemiyoruz. Zaten toplantıların yapıldığı yerler de merkezden uzakta. Ancak, bu zirvenin Johannesburg'a para kazandırdığı bir gerçek. Dışarıdan gelen binlerce kişi var. Her şeyin fiyatı artmış durumda. Konaklama, ulaşım, kesin bir fiyat da yok. Çok büyük bir pazarlık payı var... (BB)