Antik kentlerin zamana direnen kalıntıları gibi, Antalya'da şiddete maruz bırakılan kadınlar da erkek şiddetine karşı direnmeye devam ediyor.
bianet'in Erkek Şiddeti Çetelesi, 2008 yılından bu yana gazetelere yansıyan kadınlara yönelik şiddet haberlerini, hangi kentte gerçekleştiği bilgisiyle birlikte derliyor.
2024 yılı içinde Antalya’da 13 kadın eşi, sevgilisi ya da oğlu tarafından, kadınlardan birinin 8 yaşındaki oğlu da annenin sevgilisi tarafından boğularak öldürüldü.
Farklı yaş ve uyruklardan 20 kadın şüpheli biçimde yaşamını yitirdi. 10 yaşından 77 yaşına kadar geniş bir yaş aralığını kapsayan bu şüpheli ölümlerde, kadınların cansız bedenlerine sadece ev, pansiyon ve otel gibi mekanlarda değil, sahil, inşaat alanı ve sulama kanalı gibi farklı yerlerde de rastlandı.
Kadınlara yönelik şiddet, yalnızca bir ülkenin ya da bir kentin sorunu değil, küresel bir sorun elbette. Bugün, dünya genelinde kadınlara yönelik şiddet oranlarının en az üçte bir düzeyinde olduğunu biliyoruz (WHO, 2021). Ancak il ve ilçe düzeyinde gerçekleşen şiddet eylemlerine dair detayları bilmek, kadınlara yönelik toplumsal cinsiyet temelli şiddetle mücadelede atılacak öncelikli adımlardan biri.
Toplumsal cinsiyet eşitliği ya da eşitsizliği, yakın yüzyılların kavramları olsa da, Antalya topraklarına referans veren mitolojik öyküler de bu eşitsizliklerin izlerini sürmek mümkün.
Zeus ile Hera arasındaki çatışmalar, yalnızca tanrısal bir dramayı anlatmakla kalmıyor, aynı zamanda dönemin toplumsal yapısındaki kadınlara yönelik eşitsizliklere dair ipuçları sunuyor. Zeus’un Hera’yı başka kadınlarla aldatması ve Hera’nın buna karşı duyduğu öfke ve intikam arayışı, Antik Yunan’da kadınların tanrıça olmalarına rağmen toplumsal konumlarına ilişkin önemli bir fikir veriyor.
Antik kentler, şelaleler, mağaralar, tırmanma rotaları, kanyonlar ve yaylalar gibi farklı turistik seçenekleri olan Antalya, uzun sahilleriyle birlikte Türkiye’nin en çekici şehirlerinden biri.
Tüm bu özellikler, Antalya’yı yalnızca yerli değil, yabancı nüfus açısından da bir cazibe merkezi haline getiriyor. Antalya, Türkiye’de yabancı nüfusun en yoğun olarak yaşadığı ikinci kent. Ancak, tüm bu cazibeye rağmen, Antalya’da kadınlara yönelik şiddet biçimlerinin bu dinamiklerden de etkilendiğini görmek mümkün.
Bu nedenle, kentin turizmle artan cazibesi, çalışmak amacıyla başka ülkelerden gelen nüfusu da artırıyor. Antalya’da özellikle yaşlılar ve çocuklar başta olmak üzere bakım hizmetlerinde çalışan bir kadın nüfusu var. Ki, gazetelere yansıyan haberler, özellikle Türkiye vatandaşı olmayan 13 kadının Türkiye’li erkekler tarafından seks işçiliğine zorlandıklarını işaret ediyor.
Başka bir ülkeye göç etmek, her zaman doğrudan kadınlara yönelik şiddet riskini artırmıyor tabi. Ancak, göçmenlerin yaşadığı koşullar şiddet riskinin artmasında etkili olabiliyor.
Göç edilen ülkenin dilini ya da başvuru yapılacak kurumları bilmemek gibi faktörler, göçmenlerin hak arayışını sınırlandırabiliyor. Özellikle yabancı, genç, engelli ve kız çocuk gibi farklı kimlikleri bir arada taşımak, şiddete maruz bırakılma riskini artırıyor.
Haziran ayında bianet Erkek Şiddeti Çetelesine yansıyan bir haber, Gürcistan kökenli zihinsel engelli 14 yaşındaki bir kız çocuğun, yaşları 16 ile 86 arasında değişen altı erkek tarafından üç yıl boyunca sistematik olarak cinsel istismara uğradığını anlatıyor.
Ağustos ayındaki bir haber ise, yabancı uyruklu 16 yaşında engelli bir kız çocuğuna komşunun yaptıklarını aktarıyor. Komşu, evin elektriklerini kestikten sonra, kız çocuğunu iş yerine götürerek cinsel istismar da bulunuyor.
Daha önce de komşunun istismarına maruz bırakılan kız çocuğunun, istismarı ailesine anlatmasıyla şiddet faili tutuklanıyor. Bu iki örnek, on sekiz yaşından küçük, engelli ve yabancı uyruklu bir kız çocuğu olmanın, erkek şiddetinin hedefi haline gelmek için yeterli olduğuna işaret ediyor.
Otobüste ya da sokakta, spordan dönen bir kadın sokakta taciz edilmesi; halk otobüsünde bir kadını taciz eden erkeğin, olaya tepki gösteren kadının yanındaki erkeği yaralaması; tramvayda, cep telefonunun kamerasıyla karşısındaki kadının bacaklarının fotoğrafını çekerken fermuarını açan bir erkeğin tespit edilmesi, gazetelere yansıyan taciz haberleri arasında.
Mekanı farklılaşsa da bu taciz olaylarında failler genellikle kadınların çok yakından tanımadıkları kişiler. Oysa, kadınlara yönelik şiddete ilişkin araştırmalar, dünya genelinde kadınlara en çok yakınlarındaki erkeklerin şiddet uyguladığını gösteriyor. Kadınlar, en çok evlerinde ve en yakınlarındaki erkekler tarafından öldürülüyor Antalya’da da. Eylül ayında, bir kadın boşanma aşamasında olduğu eşi tarafından tabanca ile öldürüldü.
Kasım ayında, on yıl önce Urfa’dan Antalya’ya göç eden bir ailede, erkek eşini av tüfeğiyle öldürdükten sonra tabanca ile intihar etti.
Gece saat 02.30 civarında gerçekleşen olaydan geriye, bir cinayet ve bir intihar ile bu travmayla ömür boyu uğraşması gerekecek dört çocuk kaldı. Bir de kadın örgütleri, gazeteciler, bu konuları değiştirmek için çaba harcayan görevliler ve gönüllüler. Bu trajik olay, ev içi şiddetin sebeplerine ve sonuçlarına dair az da olsa bilgi veriyor. Kadının yaşam hakkı “en yakını” olan eşi tarafından elinden alınıyor. Şiddet eylemleri sırasında av tüfeği ve tabanca olmak üzere iki ateşli silah kullanılıyor. Ki, evde her ikisinin de olması düşünülmesi gereken bir diğer konu başlığı.
2024 yılında Antalya’da gerçekleşen cinayet olaylarının büyük kısmında faillerin ateşli silah kullanması, bireysel silahlanmanın şiddeti nasıl ölümcül hale getirdiğini gözler önüne seriyor.
Taştan ve Küçüker Yıldız’ın 2019 yılında kadın cinayetlerine ilişkin resmi rakamları analiz ettikleri çalışma da benzer bir sonuca işaret ediyordu.
2016-2018 arasındaki kadın cinayetlerinin %53’ünde ateşli silahlar kullanılmıştı. Çalışmada, silahların %84’ünün ruhsatsız olduğu da belirtilmişti (Taştan ve Küçüker Yıldız, 2019). Ruhsatsız silahların sayısı hala azalmış değil. Umut Vakfı’nın 2023 yılı raporu, Türkiye’de 4 milyon ruhsatlı silaha karşılık, 36 milyona yakın ruhsatsız silah bulunduğunu gösteriyor (Umut Vakfı, 2023). Ancak, Emniyet Genel Müdürlüğü'nün bu konuda kamuoyuna açık bir bilgi paylaşımı yok.
Erkek şiddetinin en çok tercih edilen aracı olan silahlar konusunda, ne yazık ki, birçok konuda olduğu gibi kesin rakamlara ulaşmak pek kolay değil.
Meslek gereği silahlanma ile kadın cinayetleri arasındaki ilişkiyi tartışan araştırmasında Pehlevan, devlet görevlilerinin kadınlara yönelik şiddet uygulaması durumunda ruhsatlarına el konmasına yönelik yasal düzenleme ihtiyacına dikkat çekmişti (Pehlevan, 2021).
bianet Erkek Şiddeti Çetelesi’nde Antalya’dan medyaya yansıyan erkek şiddeti haberlerinde dikkat çeken bir diğer nokta, şiddet faillerinin kadınları öldürdükten sonra çocuklarını ya da kendilerini de öldürme eğiliminde olmaları.
Cinayet sonrası intihar eden 5 erkekten 3’ü hayatını kaybetmiş, bir erkek de eski eşinin kendisine dönmesi için kadının evinde intihara teşebbüs etmiş. Bu durum, şiddet faili erkeklerin kadınları kontrol etme, otoritelerini sürdürme, güç kaybını tolere edememe gibi dürtülerle hareket ettiklerini gösteriyor.
2024 yılı, Türkiye’nin her kentinde şiddetin farklı boyutlar kazandığı ve yeni şiddet biçimlerinin ortaya çıktığı zor bir yıl oldu. Ancak, Türkiye’nin birçok kenti gibi Antalya’da da kadın örgütleri ve sivil toplum kuruluşları kadınların maruz bırakıldıkları erkek şiddeti ile mücadeleye kararlılıkla devam etti.
bianetin Erkek Şiddeti Çetelesi de Antalya’da gerçekleşen şiddet eylemlerini takip ederek konuyu gündemde tutmaya katkı sundu. Bu haberler, yalnızca okuyucuların farkındalıklarını artırmakla sınırlı kalmayıp, kamu kurumları, belediyeler ve konuyla ilgili sorumluluk taşıyan tüm taraflara şiddeti unutmama ve mücadeleyi sürdürme çağrısı da yaptı.
Yalnızca yetişkinlere değil, çocuklara yönelik şiddetin de dikkat çekici boyutlara ulaştığı bu yıl, benim için ayrıca derin bir kişisel kaybı da beraberinde getirdi.
8 Şubat 2024’te Antalya’da babam Nazmi Yüksel’i kaybettim. Antalya deyince hep güzel anıları hatırlamak istesem de, bu pek mümkün değil. Ancak, yaşama olan sorumluluğumuzu ve hayata dair mücadele azmimizi unutmamamız gerektiğini de biliyorum. Önümüzdeki yıllarda şiddetsiz kentlere kavuşmayı ve Antalya’nın güzelliklerini daha çok konuşabilmeyi diliyorum.
Kaynaklar
- bianet Erkek Şiddeti Çetelesi. (2024).
- Pehlevan, G. ve Yüksel-Kaptanoğlu, İ. (2021). Kamusal Alanda Güvenliği Sağlamak İçin
- Meslek Gereği Silahlanmak: Peki Ya Özel Alanda Kadınların Can Güvenliği?. (içinde) Dalgaları Aşmak: Toplumsal Cinsiyet Temelli Şiddetle Mücadelede Uğraklar (ed). Selda Taşdemir Afşar ve Özge Sanem Özateş Gelmez. Nika Yayınları.
- Taştan, C. ve Küçüker Yıldız, A. (2019). Dünya’da ve Türkiye’de Kadın Cinayetleri: 20162018 Verileri ve Analizler. Ankara: Polis Akademisi Yayınları.
- Umut Vakfı, 2023.Türkiyenin Silahlı Şiddet Haritası.
- World Health Organization (WHO). (2021). Violence against women prevalence estimates, 2018: global, regional and national prevalence estimates for intimate partner violence against women and global and regional prevalence estimates for non-partner sexual violence against women.
(İYK/EMK)