Biz “başarılı” olarak kabul gören çocuklardandık. Her dönem sonunda devletin bizi “takdir” etmesi ya da bize “teşekkür” etmesi ailelerimiz başta olmak üzere tüm yakınlarımızı çok mutlu ederdi.
“Başarılı” olmanın ölçütü ders notlarımızdı ve bunun dışında devlet nişanıyla aldığımız takdir ve teşekkür belgeleri. Karne günü sevincinin bir sonucu olarak ballı börekli kutlamalar sunulur, hediyeler verilirdi.
Hâlbuki takdir ya da teşekkürü eksik bırakılan arkadaşlarımız için okuldan eve en zorlu yol başlamıştı. Kimileri üzüntüsünden ağlar, kimileri devletin takdirsizliğinin bir sonucu olarak, tüm yaz en sevdiği şeylerden ceza adına nasıl mahrum bırakılacağını düşünüp kederlenir, kimisi ise evde yaşanacakların korkusundan türlü çeşitli hilelere başvurmaya çalışırdı.
Hepsinde ise tek bir şey ortaktı; eve vardıklarında takdir edilmeyecek olmaları.
Çocuğunuza fırsat tanıyın
Bu küçük öykü – anekdotla başlamadaki amaç, karne günlerinin yeniden geldiği bu günlerde, ailelere kısa ve öz bir rehber sunmak.
İlk olarak, çocuğunuzun okulda almış olduğu karne onun okuldaki başarı durumunu, yeterli-yetersiz olduğu yönleri gösterdiği gibi, aynı zamanda sizin çocuğunuzun eğitimine verdiğiniz desteğin de bir göstergesidir.
Karne, kavgalara, cezalandırmalara yol açan bir sebep değil, çocuk ve ailenin üzerinde değerlendirme yapması gerektiği bir sonuçtur. Çocuğunuzun karnesini incelediğinizde şu üç prensibi gözden çıkarmamaya dikkat edin:
- Çocuğunuzun karnedeki başarısızlığını ölüm-kalım meselesi haline getirmeyin.
- Çocuğunuza göstereceğiniz tepkinin sonuçlarını dikkate alarak davranın.
- Çocuğunuzun kendini düzeltmesine fırsat tanıyın ve destekleyin.
Karne konusunda ailelerin gösterebileceği, çocuklarına yönelik sevgilerini karne başarısına bağlamaları ve başarısız çocuklarına ölçüsüz cezalar vermeleri gibi olumsuz tavır ve davranışlarla, çocuğun kendini suçlamasından değersizlik duyguları yaşamasına kadar birçok olumsuz duygular yaşamasına yol açabilmektedir.
Olumlu yönleri vurgulayın
Öğrencinin ailesi tarafından akranları ile kıyaslanması, kendisinden daha iyi öğrencilerin vurgulanıp öğrencinin başarısızlıkla suçlanması çocuklarda kaygı, yetersizlik ve özgüven eksikliği hatta değersizlik duygularına yol açmaktadır.
Bu tür davranışlar çocuk ile anne-baba arasında iletişim kopukluklarına, çocuğun ailesinden uzaklaşarak dış çevreye yönelmesine sebebiyet verebilmektedir. Tabii ki bu durumda çocuğun derslerindeki başarısızlığından çok daha önemli sorunlara yol açma riski taşımaktadır.
Aileler çocuklarının karne notlarını değerlendirirken öncelikle karnedeki olumlu yönleri vurgulamalıdırlar.
Karnedeki olumlu yönlerin vurgulanması öğrencinin özgüveninin artmasına, başarı duygularını yaşamasına yol açar. Olumlu yönler vurgulandıktan sonra öğrencinin kendini ifade etmesine de fırsat vererek başarısızlıklar üzerinde durulmalıdır.
Başarısızlığın nedenleri öğrenci ile birlikte suçlayıcı ve yargılayıcı bir dil kullanmadan değerlendirilmeli, çözüm yolları araştırılmalıdır. Karne notları değerlendirilirken başarı mutlaka ödüllendirilmeli fakat bu da fazla abartılmamalıdır.
Tatilinin iyi bir şekilde değerlendirilmesinde de ailelere önemli görevler düşmektedir. Aile öğrencinin yeterince dinlenebilmesine olanak vermeli, öğrencinin tatilde kitap okuma gibi eğitici aktivitelere yönelmesine destek olmalıdır. Özellikle karne başarısı düşük öğrencilerin aileleri çocukla birlikte çalışmaya ve eğlenmeye zaman ayırarak birlikte bir plan hazırlanmalıdır. Var olan problemin nedenlerini birlikte tespit edip, el birliği ile gidermeye gayret etmelidirler.
Sonuç olarak, çocuğun başarı ölçütlerinden sadece birisi olan karne için gereken önem verilmeli, bununla birlikte, her çocuğun daha çok erken yaşlarda eğitim dünyasında verdiği emekler, sonuç ne olursa olsun olumlu biçimde karşılığını bulmalıdır.
Çünkü karneleri nasıl olursa olsun, her çocuk tebrik edilmeyi hak ediyor.(SY/FÇ/EÜ)
* Sedat Yağcıoğlu, Psikolog, [email protected]
** Fulya Çay, Sosyal Hizmet Uzmanı, [email protected]