* Fotoğraflar: Anadolu Ajansı.
İstanbul'un Fatih ilçesindeki Saraçhane Parkı'nda dün (17 Eylül) düzenlenen "Büyük Aile Buluşması"nda bir araya gelen kitle, LGBTİ+'ların eşit yurttaşlık haklarının kısıtlanmasını ve konuyla ilgili yasal düzenlemelere gidilmesini talep etti.
Büyük Aile Platformu'nun çağrıcı olduğu miting, başlarda çok kalabalık olmasa da Beyazıt Meydanı'na doğru ilerleyen yürüyüşle etki alanını genişletti.
Yürüyüşten öncesine göz atmak gerekirse, geçen seneden (2022) farklı olarak bu kez girişte basın mensuplarının kimlikleri kontrol ve kayıt edildi, iletişim bilgileri alındı.
Mitingin başlamasına kısa bir süre kala büyük ekranlardan dünyanın farklı ülkelerinden LGBTİ+'ların deneyimlerine ve "pişmanlıklarına" yer verildi. Videoların baskın temalarından biri de LGBTİ+ varoluşların, toplumun diğer üyeleri üzerinde dayatmaya dönüştüğü iddiasıydı. Bu iddia, sahneye çıkan konuşmacıların bilimsel zeminden gittikçe uzaklaşılan konuşmalarında temellendirilmeye çalışıldı. Videolarla kitle üzerinde yaratılmak istenen korkudan ne yazık ki mitingdeki çocuklar da nasibini aldı.
Neden o mitingde olduğunu anlayamayan 8-10 yaşındaki çocukların deneyimlerine bir de bu korku videoları eklendi.
TIKLAYIN - LGBTİ+ karşıtlığınızı hangi ülkeden alırdınız?
Batı değerleri
Mitingdeki önemli detaylardan biri, Kremlin ve Rusya ordusuyla yakın ilişkisiyle tanınan, Duma'nın başkanı Gennady Seleznyov'un ve Birleşik Rusya adlı partinin yöneticilerinden Sergey Narişkin'in danışmanı Aleksandr Dugin'in gönderdiği video-mesajdı.
Politik teorisyen ve stratejist olarak tanınan Dugin, geleneksel bir Rus milliyetçisi ve genellikle sağ muhafazakâr değerlere vurgularıyla adından söz ettiriyor. LGBTİ+ haklarına yaklaşımı da bu bakış açısıyla örtüşüyor.
Dugin, LGBTİ+ haklarının Batı'nın bir parçası olduğunu ve Rusya toplumunun geleneksel değerlerine zarar verdiğini iddia eden cenahtan Rusya'nın bu "yabancı" etkilere karşı koyması ve korunmasını gerektiğini savunuyor. 2013 yılında Rusya'da kabul edilen ve "eşcinsel propagandayı" yasaklayan yasa, Dugin ve benzeri sağcıların etkisi altında oluşturuldu.
Yasadan hemen önce Putin'in baskın söylemleri de yine benzer bir düzlemde ilerledi. Putin, 2012'de üçüncü kez başkanlık görevine geldiğinde, hükümeti, iç ve dış politikayı yönlendiren resmî ideoloji olarak "geleneksel değerler" kavramını benimsedi. Kullanışlı; ama tam olarak neyi işaret ettiği belli olmayan bir kavram olan "geleneksel değerlerin" aile ve cinsel yönelim, uyum süreci gibi başlıklarla altı dolduruldu. O günden itibaren Kremlin ve devlete sadık medyanın retoriğinde LGBTİ+ hakları, feminizm ve çok kültürlülük Rusya'yı tehdit eden varlıklar olarak görülüyor.
Propaganda
Rusya Başbakanı Mihail Mişustin, 26 Aralık 2022'de yayımladığı yeni bir kararname ile ülkenin sansür kurumu Rusya Federal Bilgi Teknolojileri ve Kitle İletişim Denetleme Kurumu'na (Roskomnadzor) LGBTİ+'lar hakkında kapsayıcı yayınlar yapıp bilgiler içeren web sitelerini yasaklama yetkisi verdi.
Roskomnadzor Ocak 2023'te, "LGBTİ+ propagandası" yaptığına kanaat getiren internet sitelerinin engellenmesine neden olacak bir "kriterler listesi" geliştirdi. Ve "geleneksel olmayan cinsel ilişkilerin ve pedofilinin propagandasını" yasaklayan yeni yasa kapsamında yayın platformlarında yasaklanması gereken film ve dizilerin bir listesinin yayın kurumlarına dağıttı.
Benzer bir uygulama ve yasağa Türkiye de Radyo ve Televizyon Üst Kurul (RTÜK) üzerinden adım adım ilerliyor. Kurul, 26 Temmuz'da Netflix, Disney +, Amazon Prime Video, MUBI, Bein ve Blu TV'deki "toplumsal ve kültürel değerler ile aile yapısına aykırı" yapımlar için üst sınırdan idari para cezası yaptırımı kararı almıştı.
Rusya ve Türkiye'nin LGBTİ+ politikaları yasal düzlemde farklılık gösteriyor elbette; ancak söylemsel olarak Türkiye, Rusya'yı yakalamaya çalışmakta oldukça mahir.
Yasalar
Rusya 2013'teki federal yasayla LGBTİ+'ların kamusal alanlarda kimliklerine atıfta bulunmalarını dahi yasakladı. Türkiye'de henüz böyle bir yasa yok, aksine ayrımcılığı yasaklayan bir Anayasa maddesi var. Fakat bu maddeye ve Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelere rağmen cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği ayrımcılığı her geçen gün daha fazla körükleniyor. Üstelik bu artık devlet eliyle yapılıyor. Hatırlayalım, AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, seçim zaferinden sonra yaptığı ilk konuşmada yine LGBTİ+'ları hedef almıştı:
"Bu CHP, HDP, İYİ Parti ve o yanındaki bazı ufaklıklar var LGBT'ci midir? Evet. AK Parti'ye, MHP'ye Cumhur İttifakı'nın diğer üyelerine LBGT sızabilir mi? Bizde aile kutsaldır. Aileye kimse dil uzatamaz."
İki ülkenin ortak oldukları konular ise: İki ülkede de devlet yetkilileri tarafından ayyuka çıkarılan fobik ve ayrımcı söylemler, LGBTİ+'ların düzenlemek istedikleri kamu etkinliklerinin ve gösterilerinin, yürüyüşlerinin sık sık engellenmesi ve yasaklanması. LGBTİ+ aktivistlerinin düzenli olarak polis müdahalesiyle karşı karşıya kalmaları ve LGBTİ+ örgütleri ile onlarla dirsek temasında olan sivil toplum örgütlerinin sürekli baskılanması.
Elbete bu yasaklar yasal düzenlemelerle de LGBTİ+'ların hayatlarına bir çivi gibi çakıldığı için Rusya'daki LGBTİ+'lar daha fazla ayrımcılık ve zorluklarla karşılaşıyor. Ancak Türkiye'nin özendiği Rusya ile yarışması ve tüm bu yeni uygulamaları hayata geçirmesi çok uzak bir gelecekte gerçekleşecekmiş gibi görünmüyor. Dünkü mitingde yükselen taleplerden biri LGBTİ+'ların örgütlenmesinin yasaklanması ve derneklerinin kapatılmasıydı. Miting esnasında konuştuğum bazı insanlar, yeni yasama döneminde bu konuda Yeniden Refah Partisi'nden hayli umutlu olduklarını söyledi.
Büyük Hayat Buluşması
Dün tüm bunlar yaşanırken, mitingle aynı saatte Kaos GL Medya ve İletişim Program Koordinatörü, gazeteci Yıldız Tar "Büyük Hayat Buluşması" başlıklı tarihi bir yayın düzenledi. Dört buçuk saat süren yayına milletvekilleri, gazeteciler, ruh sağlığı uzmanları, oyuncular ve LGBTİ+ çocukları olan aileler katıldı.
Bu yayında kritik olan ise İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer'in ayrımcılığa karşı inisiyatif alarak yayına katılmasıydı:
"Nefret söylemi kabul edilebilir değil. Kimseye bir faydası olmadığı gibi, bir vatandaşın cinsel yönelimlerini değiştirmek için mücadele ediliyorsa yolsuzlukla mücadele için napıyoruz diye düşünmeliyiz. Öncelikle bu ekonomik krizde ve sıkıntıda nasıl düzlüğe çıkabiliriz toplum olarak, bunu konuşmamız gerekiyor."
Soyer, LGBTİ+'ların eşit yurttaşlık haklarını hatırlatırken, kentinde yaşayan 16 milyonun belediye başkanı olduğunu iddia eden Ekrem İmamoğlu, Maltepe'de düzenlenen Ulugazi Yağlı Güreş Festivali'ndeydi. Belediye binasının hemen 500 metre ötesinde bir nefret örgütlenirken.
Muhalefetin bu ayrımcı politikaların karşısında durmadığı ve eşit yurttaşlık haklarını savunmadığı sürece her an kaybettiği gün gibi ortadayken hakları savunmaktan kaçınmanın ve adı var kendi yok politikasızlığı sürdürmenin de bir anlamı yok. Yeni yasama döneminde Meclis'te adından çokça söz ettirecek Yeniden Refah Partisi ve HÜDA PAR'ı düşündüğümüzde de CHP'li siyasetçilerin "Aman tadımız kaçmasın" tavırlarına hiç ihtiyacımız yok. Ve önümüz yerel seçim. Muhalefet bu utangaç ve izleyici kalarak ortak olduğu ayrımcılığı beslediği bu tutumuna devam ederse belli ki ortada güvendiği bir oy da kalmayacak. Tabii devreye girmesini istediğinde ve ihtiyacı olduğunda CHP dışında yanında bulacak bir müttefik de.
(TY)