İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinecad'ı cazibeli, seksi bulmam yakın çevremde uzunca bir süredir alay konusu. Bunu anlamıyor değilim, Ahmedinecad, "cazibeli erkek" deyince akla gelen hiçbir özelliğe uygunluk göstermiyor...
Ne yıllar sonra edindiği "göbeği" bir cazibe unsuru olarak taşıyabilen, enerjisini yüksek düzeyde muhafaza eden Jack Nicholson'a benziyor, ne "yaşlanma" halini "gençlik"ten daha da iyi giyebilen Sean Connery'e...
Brad Pitt, Jude Law gibi isimler mukayese için çok "fazla" kaçıyorlar zaten...
Ahmedinecad, İstanbul'a geldi, yakından göremedik ama bildiğimiz kadarıyla çok sıradan bir tip... Fazla zayıf, kötü bir saç traşı var, belki İran'da devlet kademesinde görevli bütün diğer erkekler gibi giydiği takımlar zevksiz...
Kafası uzaktan gördüğüm kadarıyla bedenine göre biraz büyük... Gözlerinin çevresinde hep uykusuz ve yorgunmuş gibi mor bile değil siyah halkalar var...
Gözlerindeki "kötücül" ifade
Ama onu başkalarından ayırt eden, göze çarpan bazı tarafları var. Herşeyden önce bütün dünya liderleriyle karşılaştırıldığında çok zayıf, bir parça şehla gözlerinde tuhaf bir yaramaz oğlan çocuğu ışıltısı var, hatta söylemekten çekinmezsek bakışlarında "kötücül" bir ifade var. Bilirsiniz "kötülük" değilse bile "kötücüllüğün" cazibeyle ilişkisi romanlara filan hep konu olmuştur....
Şeytan tüyü...
ABD'ye kafa tutmasıyla kimilerinin sempatisi kazanan Ahmedinecad'ın sırf bu nedenle sevilemeyeceğini, İsrail'i haritadan silmek gibi niyetleri olduğunu biliyorum, ABD-Ortadoğu ilişkilerindeki politik tutumunu, enerji konularını, nükleer inadını falan değerlendirecek kadar o konulara hakim değilim... Kimileri çok zeki bir politikacı olduğunu kimileri de sıradan bir devrim muhafızı olduğunu söylüyor, bilemiyorum...
İktidarın erkekleri "seksi" kıldığını, bir ara Ahmet Mete Işıkara'nın bile en seksi erkek listesine girdiğini hatırlatabilirsiniz bana, ama emin olun Ahmedinecad'ın "şeytan tüyü" cumhurbaşkanı filan olmasıyla ilgisiz... Belki ancak ondaki bu "şeytan tüyü"nün Cumhurbaşkanı olmaya giden yolla ilgisi olabilir...
Ahmedinecad'ın yüzünde bazen "hiçbirşeyden korkmayan, ülkesinin itibarı için herşeyi göze almış" cesur bir lider ifadesi, bazen de bir sahtekar ifadesi görebiliyoruz... Bir de dikkat çekici olan yüzündeki kırışıkların ona çok yakışması... Bizde siyasetçiler mesela Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, yıllar geçtikçe şişti... Cumhurbaşkanı Abdullah Gül de cumhurbaşkanı oldu olalı, daha iri ve kilolu hale geldi... Ahmedinecad'ınsa göz çevresindeki kırışıklar (kazayakları) giderek derinleşti...
Bilmiyorum, belki de bir Cumhurbaşkanı'ndan çok daha seksi bir imge olan "örgüt lideri" gibi göründüğünden bana "cazibeli" görünüyordur...
Ama endişe etmeyin İran'ı her geçen gün kadınlar için daha da yaşanmaz hale getiriyor, farkındayım... Hala insanları, çocukları idam ediyor, unutmuyorum.... İran'da hala fakirlik var... Öte yandan Ahmedinecad sıkı bir homofobik, ayrımcı, antidemokratik...
Geçen yaz İranlı gazeteci Zahra Negadbahram ve kadın hakları aktivisti olan kız kardeşi Shima Negadbahram'la tanışmıştım. Shima, İran'da son aylarda kadınların giyimine karşı daha sıkı bir uygulama olduğunu, hükümetlerin yaz başlarında bir güç gösterisi olarak bunu yaptıklarını anlatmıştı...
Örneğin İran'da bir süredir kadınlar hükümetin "çekici renkler" dediği "mor, sarı, yeşil, kırmızı" gibi renkleri de giyemiyorlar. Ve daha birçok şey...
Ayar...
Yine de Ahmedinecad'a, kendi ziyareti için İstanbul trafiğini "sıkıştırıp", alt üst eden İstanbul Valisi ve Emniyet Müdürü'ne ve diğer sorumlulara "Yollar kapatıldığı için çok özür dilerim, üzgünüm" diyerek verdiği "sıkı" ayar için teşekkür ediyorum.
Ahmedinecad her televizyona çıktığında, özellikle çalışma arkadaşlarım hemen tezahürata başlar, "seninki" çıktı diye... Bu ziyareti Ahmedinecad'ı "selamlamadan" geçiştirmem mümkün değildi...
Sözlerimi bitirmeden kendisiyle söyleşi yapan Mete Çukbukçu'nun Ahmedinecad'a dair izlenim yazısından bir bölüme yer vermek istiyorum:
"51 yaşındaki İran Cumhurbaşkanı Ahmedinejad’la karşılaştığınızda klasik bir cumhurbaşkanından farklı olduğunu sezdiriyor. Tahran belediye başkanlığında pişen bu politikacı, şimdi mastırını yapıyor. Belediye başkanlığı döneminde söylediği gibi 'Tahran sokaklarını süpürmüyor', ama her an eline süpürgeyi alıp yapabileceği hissi yaratıyor. Şimdiki işi daha çok İsrail ve ABD’ye “kafa tutmak”, yüzyıllardır süren Acem politikasını devam ettirmek, hemen her konuda son ana kadar karar vermeyerek manevra alanını genişletmek.
Şah’ın eski sarayında mı kalıyor pek bilinmiyor. Ancak Tahran’ın mütevazı mahallelerinin birinde bulunan evine de uğradığı söyleniyor; eski yaşamını da bir şekilde devam ettirmeye çalışıyor." (NZ/EZÖ)