Nasıl geçti 2014?!
Maden işçisinin koşulları iyileşti mi?
Roboski’nin failleri bulundu mu?
Haksız yere gözaltılar ve davalar sona erdi mi?
Medya özgür mü (özgür basın cemaat değil, o konu “keyfe göre davranış” ile ilgili sorunlu)?
Kadın cinayetleri durdu mu?
Yolsuzluğun hesabı verildi mi?
Katliamların anmalarına getirilen yasaklardan vazgeçildi mi?
Öldürülen çocukların aileleri rahat bırakıldı mı?
Suruç’a yardım yapıldı mı?
Cezaevlerinde hasta tutsaklar serbest bırakıldı mı?
Sanat ve sanatçılar özgür mü?
Suriyeli mültecilere gerçekten eşit ve iyi koşullar sağlandı mı?
Öğretmenlere saldırı durdu mu?
Pınar Selek gerçekten beraat etti mi acaba?
Dink cinayeti ne oldu?
Polis hükümeti insanileşti mi?
Andığımız insanları düşündüğümüzde içimize düşen ateş küllendi mi?
Hırsızlar yakalandı mı? Katillerin aldıkları terfiler bitti mi?
AKP hükümetinin baskısı ve zulmü bitti mi?
Eee, nasıl geçmiş 2014?
Yaşanan olaylar aynı, yapılan ihlaller aynı hatta çoğu aktörler bile aynı. Şöyle söyleyeyim, Başbakan ve Cumhurbaşkanı bile bir anda aynı. Aynı yani. Her gün sesini duyduğumuz, bizi azarlayan, aslında hepimizden nefret eden ve buna uygun tüm pratikleri meydana getiren, söylediği her sözde bir ayrımcılık hissi yaratan ve eşit olmamızı istemeyen o kişi, o “uzun adam” aynı. Berkin’in annesini yuhalatan, cenaze ve anmaları “sözde emir kulu” polisleriyle çevreleten aynı. “Fena değildi, güzel şeyler de yaşandı” derken boğazımız düğümlenir hale geldi yine. Eskiden her şey çok güzeldi, şimdi kötüleşti demek değil bu asla, insan bunu bile demek istiyor bu kadar umutsuzken ya neyse.
Ve 2015
2015 nasıl geçecek peki? Daha yeşil mi olacak çevremiz? Ağaçları daha çok mu sevecekler? İnanç ve değerler için özgür mü olacak okullarımız veya çocuklarımız? Polis “keyfe göre” saldırmaktan/işkence etmekten vazgeçecek mi? Endişeli ve öfkelenmeye potansiyeli yüksek olan insanlar olarak yeni bir yıla daha gireceğiz 2015’te. Bakın, şurada sorulan tüm sorular Türkiye’nin siyaseti ve iktidar partisi ile alakalı; ne özel hayatımı içeriyor ne de bunun dışında gelişen ve esas tehlikeli olan yandaş ve alkış tutanların yapılan her suça ortak olmalarına değiniyor. Yani düşünün ki daha onları sormuyor, onlara olan öfkesini kusmuyor bu yazı. Hatta bu sefer sadece sorularla ne oldu ve ne olacak, “bir sorunumuz var dostlar” demek için var bu yazı. Çok söze de gerek yok zaten.
Bir düzen olması gerek denildiğinde bunu birilerinin çıkar ilişkilerine göre veya hırsla zulmederek sağlayabileceğini kim söyledi? Çarşı grubuna “ülkeyi bölecekler, terörist” diyecek kadar dava açıldı. Ne intikam hevesiymiş, ne bitmezmiş. Hatta o kadar ki, şikâyet ettiği ne varsa beterini yaparmış, ne kötüymüş meğer uzun adam… Zaten iyi de bilmezdik. Parmağını sallayarak haddimizi bilmemiz gerektiğini, eğer eleştirecek olursak başımıza neler gelecek bilmemiz lazımmış. Her kararı, her sözü ve her bakışı bunu anlatıyor. Ve hiç yalnız değil! Peki biz? Bir arada biz de yalnız değiliz, ama hassas konulara denk gelince 2014, 2015… ve yaşanılan her şey aynı devem ediyor; çünkü öğrenemediğimiz şeylerden bir önemli şey var: “Hala bilemedik hepimizin aynı/eşit hak ve özgürlüklere” sahip olduğumuzu. Bizden/bizim gibi olmayanın da var olduğunu kabullenemedik”. Kabullenmediğimiz her yeni yıl, bir öncekini illaki aratacak… Gelin, aratmasın artık.(TE/HK)