2007 yılı emek ve sendikal hareket açısından nasıl hatırlanacak? Bireysel açıdan hayli uzun bir süre olan bir yıl, toplumsal açıdan ise kısacık bir zaman dilimidir. Pek çok eğilim bir yıl gibi kısa bir sürede değişmez –büyük alt üst oluşlar hariç. 2007 yılında da emek ve sendikal hareket açısından ana eğilimin değişmediğini söylemek mümkün. Ancak 2007 yılı içinde ümitvar olmamıza neden olacak kıpırdanmaların yaşandığını da bilince çıkarmakta yarar var.
2008: Sosyal güvenlik tahribatının yasalaşacağı yıl
2007 yılında AKP sosyal güvenliği tahribat taarruzuna kısa bir ara verdi. Anayasa Mahkemesi'nin tartışmalı iptal kararıyla 2007 başında yürürlüğe girmesi mümkün olmayan sosyal güvenlik karşı-reformu, önce Temmuz 2007’ye ertelendi ancak daha sonra seçim sonrasına bırakıldı. Sadece bu erteleme bile bu sözde reformun niteliği konusunda bir fikir vermeye yeter. Sosyal güvenlik “reformunun” seçimlerde oy getirmek bir yana oy kaybettireceğinin farkındalardı. 2008 sosyal güvenlik tahribatının yasalaşacağı yıl olacak. Ne yazık ki bir bütün olarak emek ve sendikal hareketin performansı bu yasayı engelleyecek gibi görünmüyor. Emek hareketinin parçalı yapısı ve düşük yoğunluğu nedeniyle hükümet rahat. İçinde yaşadığımız yılların emek açısından en kalıcı etkisi sosyal güvenlik alanında yaşanacak. Bir halkın geleceğini piyasanın insafına terk edecek köklü bir yön değişikliği başlamış olacak.
Hükümetin grev cezalarını artırma tasarısı
2007 yılı işçi hakları alanında hiçbir olumlu adımın atılmadığı bir yıl olmasının ötesinde var olan hakların uygulamada ihlal edildiği bir yıl oldu. Bu açıdan 2007 önceki yıllara çok benziyordu. Sendikal hakların geliştirilmesi bir yana adeta bir sürek avıyla emeklilerin sendikası Emekli-Sen’in kapatılması için çaba harcadı hükümet. Grev hakkı üzerindeki sınırlamaları kaldırmak yerine, hükümet grev cezalarını artırmayı öngören bir yasayı Meclise sundu. Sendikal örgütlenme nedeniyle işten çıkarmalar devam etti. Yılın son günlerine denk gelen Yörsan işçileri tek örnek değil. 2007 bu açıdan da önceki yıllara çok benziyordu. Yasaların öngördüğü sağlık ve güvenlik önlemleri alınmadığı için tersane işçileri iş cinayetlerinde ölmeye devam etti. Çalışma Bakanlığı 10 milyona yakın işçinin çalışma koşullarını sadece 600 kişilik bir teftiş örgütü ile denetliyordu! 2007 de öncekiler gibi bir ölü işçiler yılıydı.
2007'de grev hakkı tekrar hatırlandı
2007’nın önceki yıllara benzeyen olumsuzluklarına başka örnekler de eklemek mümkün. Ancak 2007’de yılı emek açısından yakın geçmişe göre, daha fazla iyimserlik yaratan kıpırdanmalara da tanık olduk. Belki de 2007 yılının en ayırt edici yanı grev hakkının tekrar hatırlanması ve bilince çıkarılması oldu.
Hava-İş ve THY grevi
Hava-İş sendikasının THY’de yaşanan uyuşmazlığın ardından aldığı grev kararı uzunca bir süre gündeme damgasını vurdu. Grev kararı azımsanmayacak bir toplumsal farkındalık yarattı. THY grev kararı sürecinde ücretin ötesinde sendika ve uçuş güvenliği merkezdeydi. Hükümet ve ana akım medyanın tüm olumsuz çabasına karşın Hava-İş Sendikası grev hakkını yeniden bilince çıkararak toplu iş sözleşmesini önemli kazanımlarla sonuçlandırdı.
Haber-İş ve Telekom grevi
2007 yılının diğer kayda değer gelişmesi Haber-İş Sendikasının Telekom greviydi. 45 gün süren bu grevde de ücretten önce sendikalaşma hakkı gündemdeydi, sendikal nedenli ayrımcılığın kaldırılması grevin temel hedefiydi. Grev, grevcilerle grev kırıcıların mücadelesi şeklinde geçti. Kapsam dışı personel ile taşeron çalıştırılması ve güvenlik güçlerinin (hükümetinin) grev kırıcı tutumlarına rağmen 45 gün devam eden grevden de işçiler kazanımla çıktı.
Novamed'de kadın emekçiler kazandı
2007 yılının kazanımları içinde Novamed işçilerini saymamak olmaz. Kadın işçilerce 448 gün boyunca sendikanın tanınması için sürdürülen grev sonucunda işveren sendikayı tanımak ve toplu sözleşmeyi imzalamak zorunda kaldı.
Simgesel önemi yüksek bir başka gelişme ise yine 2007 yılı başlarında İMKB çalışanlarının uzun sendikal uğraşlar sonucu toplu iş sözleşmesini bağıtlamaları oldu.
Yıllar sonra yaygın medyada yeniden sendika
Sabah-ATV çalışanlarının da işten çıkarma ve baskılara karşın sendikalaşma mücadelesi ve uzun yıllar sonra bir basın kuruluşunda TGS’nin yetki alması 2007’nin bir diğer kazanımı olarak vurgulanmalı.
1 Mayıs yeniden Taksim'de
2007 yılının altı çizilmesi gereken bir diğer emek kazanımı ise uzun bir dönemin ardından, 1 Mayıs’ın bütün engellemelere rağmen Taksim alanında kutlanması oldu. Hükümetin engelleme çabaları ve emek hareketinin kutlamalar konusunda bütünlük sağlayamaması gibi olumsuzluklara rağmen 1 Mayıs yasağının kırılması 2007 yılının simgesel kazanımlarından biri olarak değerlendirilebilir.
DİSK'in 40. kuruluş yılı
2007 yılı DİSK’in 40. Kuruluş yılıydı. 40. Yılında DİSK arşivleri Türkiye Sosyal Tarih Araştırma Vakfı (TÜSTAV) tarafından tasnif edilerek kullanıma açıldı. Emek arşivleri alanında büyük bir boşluğu kapatan bu çalışmanın devamı üye sendikalar bazında 2008 yılında gelecek.
Kaybettiklerimiz
2007 yılında sendikal hareketin emektarlarından yitirdiklerimizi de hatırlamalı: Süleyman Üstün, Özcan Kesgeç, Önder Aker, Mahmut Seren bunlar arasındaydı.
İki sevindirici gelişme
2007 yılının son günlerine rastlayan iki sevindirici gelişmeyi de not ederek bitirelim.
Ülkemizde yeni tarz bir sendika alışılmadık bir alanda kuruldu: Öğrenci sendikası Genç-Sen. Ve yıl sona ererken Petrol-İş sendikası özelleştirme yağmasına karşı yürüttüğü uzun soluklu mücadelesinde bir kazanım daha elde etti. Petkim özelleştirmesinin yürürlüğü Danıştay tarafından durduruldu.
“Bardağın yarısı dolu” demek için henüz erken ama 2007 yılında emek hareketinde yaşanan kıpırdanmalara daha iyimser olmak ve taş üstüne taş koymak açısından da bakabiliriz. (AÇ/TK)