*6 Şubat depremindeki ihmaller sonucu Hatay'da hayatını kaybeden ODTÜ Onur Yürüyüşü Komitesi daimi üyesi ve sonsuz direnişçisi yoldaşımız Begüm Kırık anısına...
ODTÜ, yıllardır süregelen bir direnişin tarihini her adımda anlatır.
Bir köşede direnen öğrencilerin hikayeleri anlatılırken öte yandan faşizmin yaması rektör koltuğunda oturan kuklaların ve yaverlerinin hikayesi de anlatılır.
O sebepledir ki anlatacak çok hikayemiz var. Kimileri acı hikayelerdir, kimileri ise umuda koşan kelamlardır. Ama bir hikaye var ki sadece var olduğu için direnişin ve ne yazık ki birçok acının hikayesini anlatıyor.
Bu hikaye her daim var olsa da Stonewall'dan Tarlabaşı'na, oradan Esat-Eryaman'a ulaşıp ODTÜ'de direnişin ruhunu inşa etti: ODTÜ Onur Yürüyüşü!
ODTÜ Onur Yürüyüşü, barış ve huzur içinde lubunyaların hem kaybettiklerini anmak hem de inkar edilen varlıklarını yaşatmak için yıllardır yapılan bir yürüyüştür. Bir yürüyüş olarak nitelesek de bu yürüyüş her lubunyanın aile, devlet ve toplum baskısından; heteroseksist patriyarkal kapitalizmden arta kalan hayatlarında cesaretle dayanışma bulduğu bir alandır aslında.
Dolayısıyla bir direnç noktasıdır. Kesişimsellik esaslı bu direnç noktası sadece lubunyayı değil herkesi politik bir bilince sürüklüyor. Ancak ne yazık ki mesele insan bilinci ötesinde iktidarın kuklası olunca ne bilinç kalıyor ne de tarif edilebilecek politik bir zemin.
Tehditler
ODTÜ tarihi bu noktada Hasan Tan'ları ve onlarca öğrencinin bu bilinçsiz kuklaların emelleriyle öldürüldüğünü gördü. Günümüzün Hasan Tan'ı ise kuklalıkta ve bilinçsizlikte zirveyi taşıyan Verşan Kök'tür. Bu noktada bu kukla bizlere tarihin tozlu sayfalarında anılma gereği bile duymayan değersizliğin hikayesini hatırlatsa da yine de kendisini rafa henüz kaldırmadık. Her sene polis girmedikçe hiçbir sorun yaşanmayan ODTÜ Onur Yürüyüşü 2018'den bu yana polis ile bizzat karşı karşıya geliyor.
İlk zamanlarda iktidar kuklası bunu reddetse de okula polis bizzat kendi eliyle geliyor. Nitekim bu sene de yürüyüş öncesi hukuki manipülasyon zırvası ile öğrenciler polisle tehdit edildi. Bu tehdit o denli kayyım odaklıydı ki polisler kendilerine bunun üzerinden meşuiyet zemini yaratarak "rektörünüz çağırdıysa gelirim" diyebildi.
Bu cümlede yanıldıkları bir şey vardı ki o bizim rektörümüz değildi. Lakin her kendini bilmezin kendini gürbüz sandığı bir fıkrası vardır. Bizler de gülüp geçiyoruz acizliğiyle.
Geçen seneye oranla bütün Ankara emniyetini okula yığmasına karşın 11. ODTÜ Onur Yürüyüşü kısa bir güzergâhta gerçekleşti ve basın metni okundu. Farklı noktalarda altı arkadaşımızı gözaltına versek de emniyetin engellemesini direnişimizle delip geçtik. Kaybettiğimiz arkadaşlarımızı andık ve ODTÜ'den bütün onur yürüyüşü komitelerine cesaretimizi devrettik. Nitekim biliyoruz ki birbirinin omzu olan her lubunya direnişin mevzisinde gökkuşağının cesaretini büyütecektir:
Bu cesareti başarıya ulaştırdıktan sonra gerçekleşen onur yürüyüşümüz sonrası ODTÜ Onur Yürüyüşü Komitesi olarak gözaltındaki arkadaşlarımızı almak için planlama yaptık. Onur Yürüyüşü bitimi polislerin "yürüyüş komitesini de almak istiyoruz" şiarının (!) bir komedi tiradına dönüşmesinden habersiz planımızı uygulamaya koyduk. Savaşa (!) hazırdık. En azından Ankara Emniyeti'nin histerik paranoyasına göre bu böyleydi.
Sarı taksiler
Öylesine saldırgandık ki herkes çok korkmuştu. Ellerimizde dünyanın en tehlikeli malzemesi vardı: LGBTİ+ bayrağı! Halk bütün korkusuyla bunun nasıl olabildiğine hayretle bakarak Hyundai marka sedan beyaz atlılarını beklediler.
O sırada tehlikeli emellerini gerçekleştirmek üzere A4 yokuşu mevkiinde bekleyen bizler gizli silahımızı çağırmıştık: Sarı Taksiler! Artık her şey bir yarış halindeydi.
Ya halkın Hyundai markalı beyaz atlıları gelecekti ya da halkı tehdit eden "LGBTİ'ciler" (!) sarı taksilere binip dünyayı yok edecekti. Bu kargaşa devam ederken ufuktan kahraman sedan beyaz atlılar geldiler. Kahrolsun planımız suya düşmüştü! Çetin bir hamleyle kahraman sedan beyaz atlılar bizleri gözaltına aldı. Ufukta beliren sarı taksiler yenilginin kabulüyle evlerine döndüler.
Bu savaşın zaferini yaşayan Hyundai markalı sedan beyaz atlılar halkın takdirini kazanarak bizleri alıp Ankara il emniyet müdürlüğüne getirdiler. Kahramanlar ODTÜ Onur Yürüyüşü Komitesi'ni ele geçirmişti ve her şey bitmişti.
Derken polis memuru uykusundan uyandı. Taksi beklerken gözaltına alınan lubunyaların ifadesi bitmişti. Şimdi sıra Ankara'nın öbür ucuna bunları bırakmaya gelmişti. 9 Haziran 2023 günü son saatlerine bununla girmişti.
Velhasıl kelam 11. ODTÜ Onur Yürüyüşü bir küçük taksi meselesiyle absürtlüğün zirvesini yaşasa da faşizmin ve LGBTİQ+fobinin bütün baskılarına rağmen bir mesaj iletmişti: En güçlü halimizle seneye yine geleceğiz lubunya, ODTÜ Onur Yürüyüşü Komitesi'ne kenetlen! Buradayız aşkım!
(TG/EMK)