Genel olarak bir arşiv yetersizliğimiz vardır. Özellikle sol örgüt ve hareketlerin geçmişine ilişkin belgelere kolayca ulaşılabildiği söylenemez sanırım. Sıkıyönetimler altında geçen, evlerin basıldığı, kitap, dergilerin suç delili sayıldığı, köşe bucak “örgütsel doküman” arandığı dönemlerde belge biriktirmek ve korumak kolay bir iş değil. Hele bugünkü dijital olanakların yokluğunda bu daha da zor olmalı.
1970’lerde etkinliğini duyurmuş bir örgütün, polis baskınından, el koymalardan, kapatmalardan kurtarılmış belgeleri uzun yıllar Ankara’da bir apartman dairesinin yatak odasında korunabildi.
Aykut Göker'in sakladığı arşiv
12 Mart’ın başlangıcında kurulan ve 12 Eylül arifesinde (7 Şubat 1977) kapatılan Tüm Teknik Elemanlar Derneği'nin (TÜTED) son genel başkanı Aykut Göker, kurtarabildiği örgütsel belgeleri gardrobun altına yaptırdığı gizli bir bölmede saklıyordu.
Aykut Göker başarılı bir makine mühendisi ve tekniği, bilimi, politikayı birlikte yorumlayan bir eylem insanıydı. Cumhuriyet Bilim ve Teknik dergisinde 15 yıl yazarlık yaptı. Barış Derneği yöneticilerindendi, tutuklandı, hapis yattı. 2016’da aramızdan ayrılan Göker, bir dönem TÜBİTAK’da da yöneticilik yapmıştı.
Göker’in koruduğu yaklaşık 4 bin sayfalık TÜTED belgeleri, diğer kaynaklardan bulunanlarla birlikte ve Çetin Ünalın’ın sabırlı çalışmalarıyla ayrıntılı bir arşiv haline getirildi. Eski TÜTED’çilerden İlhan Nevşehirli işin teknik tarafını üstlendi ve arşiv dijital ortama aktarıldı. Daha sonra bu belgeler üzerinden Çetin Ünalın’ın yazdığı kapsamlı bir çalışma geçtiğimiz yıl yayınlandı(*).
TEKSEN'in devamı
TÜTED aslında 1970’lerin sonunda kurulan ve kamu kesiminde çalışan teknik elemanların işi bırakma eylemleriyle ses getiren Teknik Elemanlar Sendikası TEKSEN’in devamıdır. Daha önce işçi statüsünde çalışan mimar ve mühendisleri memur statüsüne sokan yasal değişikliğin ardından kurulan TEKSEN, kısa ömürlü olmuştu.
12 Mart yönetiminin kamu kesiminde sendikal örgütlenmeyi yasaklamasıyla sendika kapanmış ve aynı gün, aynı kadrolar TÜTED’i kurmuştur. Arşiv çalışmasında ve Çetin Ünalın’ın kitabında bu durum dikkate alınmış, TEKSEN’e ilişkin ulaşılabilen belgelere de geniş yer veriliyor. Arşivin tamamı bir CD’ye aktarılarak kitaba eklenmiş.
TEKSEN – TÜTED örgütlenmesi, yitirilen statü ve hakların yeniden kazanılmasına yönelik ücret mücadelesinin ötesinde bir özellik taşır. Siyasal - toplumsal konumu tartışmalı bir ara tabakanın işçi sınıfı ile yol arkadaşlığının öyküsüdür. Kamu kesiminde çalışan mimar ve mühendislere seslenen kuruluş bildirisinde “TEKSEN seni işçi sınıfından ayıranlarla savaşmak için kuruldu” deniliyordu. Bu doğrultudaki örgütlenme, genellikle ayrıcalıklı bir konuma sahip olmuş mimar ve mühendislerle birlikte çalışan diğer teknik elemanları da kapsıyordu. “Teknik eleman” kavramı ile diplomalardan gelen ayırımlar değil çalışanların üretim içindeki konumu dikkate alınıyordu.
Mühendis ve mimarları da "memurlaştırılması"
Cumhuriyetin ilk dönemlerinde, özellikle 1950’ler Türkiye’sinde mühendislik, mimarlık en prestijli mesleklerdendi. Sınırlı sayıdaki üniversite ve teknik okullardan mezun olanlar ihtiyaçlara yetmiyordu, diğer bir deyimle arz talebi karşılamıyordu. Dolayısıyla mühendis ve mimarlara neredeyse bir milletvekili veya bakanın ücretine yakın ücret ödeniyordu. Anneler çocuklarını “oğlum mühendis olacak” diye yetiştiriyor, yakalarına İTÜ’nün arı rozetini takan öğrenciler, genç kızların ilgi odağı oluyordu.
1970’lere gelindiğinde durum değişmişti. Arz talep ilişkisi tersine dönmüştü. İnşaat mühendisliğinden gelme Süleyman Demirel’in başında olduğu iktidar artık mühendis ve mimarları da “memurlaştırmak” istiyordu. TEKSEN ve TÜTED, bu politikalara karşı direnişin örgütlenmesidir.
Bazı sorular ve TÜTED'in pratiği
Çalışma koşullarındaki güncel gelişmeler, iktidarların hak kısıtlayıcı uygulamaları, mühendis ve mimarları 1970’lere doğru yükselen sol eylemlilik içinde yer almaya yöneltmiştir. Bu yönelim, girişilen örgütlenme ve eylemlerin siyaseten doğruluğu açısından bazı soruları da beraberinde getiriyordu.
Mühendisler mimarlar kendi çıkarlarının mı yoksa ülke çıkarlarının mı peşindeydiler? Teorik olarak teknik elemanlar işçi sınıfı içinde mi, yanında mı, yoksa dışında mı yer alıyordu? Gösterdikleri tepkiler, giriştikleri direniş ellerindeki diplomalarının “rant”ını yitirmelerinden mi kaynaklanıyordu? Örneğin açılan yüksek okullara karşı verdikleri mücadelenin nedeni, pastadan aldıkları payın azalmasından duydukları endişe miydi?
Bu bağlamda o tarihte Yalçın Küçük’ün yazdıkları, sol taraftan bir karşı görüş olarak önemli bir belgedir.
Yalçın Küçük, teknik elemanların işi bırakma eylemlerine giriştiği günlerde yayınlanan “Mimar ve Mühendis Eylemleri” başlıklı yazısında (Milliyet, 21 Ocak 1971) mimar ve mühendislerin; ayrıcalıklı konumlarının ortadan kalkmasına direndiğini, 1960 sonrası yaşanan uyanıştan en geç etkilenen küme olduklarını, değer üretmedikleri için “işçi” olmadıklarını, hizmet ürettiklerini, bu durumda kullanılacak kavramın “rant” kavramı olduğunu söylüyordu. Yalçın Küçük şöyle diyordu:
“Türkiye’de üretici güçlerin gelişmesiyle birlikte, mühendis ve mimar rantı tehlikeye girmiştir. Bu bir monopolün yıkılması demektir. Verilen mücadele bu monopolü koruma mücadelesidir, fakat tarih açısından mahkûm bir mücadeledir… Bu direniş toplumsal bakımdan ters bir temele oturmaktadır.”
TEKSEN’le başlatılan ve ardından TÜTED’le sürdürülen çalışmalar, bir bakıma Yalçın Küçük’ün söylediklerinin tersini kanıtlamaya yönelik nitelikte olmuştur diyebiliriz. Arşivde yer alan belgelerden de görüleceği gibi, Yalçın Küçük’ün yaptığı saptamalar toptan reddedilmemekte, ancak yaşanan süreç daha ayrıntılı değerlendirilerek son tahlilde teknik elemanların konumunun işçi sınıfı hareketi içinde düşünülmesi gerektiği vurgulanmaktadır. Sürdürülen mücadelenin temel hedefi; “demokratik, ekonomik, sendikal haklar” olarak belirlenmiştir. Bu hedef başta DİSK olmak üzere, dönemin işçi sınıfı hareketinin hedefleri ile çakışmaktadır.
TÜTED eylemlerini, işçi sınıfı hareketi çevresinde yer alan diğer örgütlerle birlikte sürdürmüştür. Düzenlenen miting, yürüyüş gibi eylemlerde, yayınlanan ortak bildirilerde, TMMOB ve bağlı odalar ile öğretmenlerin örgütü TÖB-DER ve memurların genel örgütü TÜM-DER gibi örgütlerle birlikte hareket etmiştir. Özellikle TMMOB ve bağlı odalardan gördüğü desteğin ötesinde TÜTED kendi başına yaygın bir örgütlenmeyi gerçekleştirebilmiştir.
TÜTED'in yaygınlaşması
Antidemokratik baskı ve saldırıların yoğunlaşmasına karşın TÜTED’in üye ve şube sayısı giderek artmış ve örgüt ülke çapında yaygınlık kazanmıştır. TÜTED’in büyük kentlerin dışında Konya Ereğlisi, Karadeniz Ereğlisi, Tunceli, Elbistan, Afşin, Van, Artvin, Hopa gibi kentlerde de şubeleri bulunuyordu. Örgütün toplam üye sayısı 1978’de 12.000’e yaklaşıyordu. Üye sayısı Ankara’da 4.000’e, İstanbul’da 2 bin 100’e, İzmir’de 1.340’a ulaşmıştı. İşyerleri itibariyle de bir örgütlenmeye gidilmişti. Örneğin Ankara Şubesine bağlı 82 işyeri temsilciliği bulunuyordu.
TÜTED kısıtlı maddi olanaklara ve yasal güçlüklere karşın sınırlı ölçüde de olsa uluslararası düzeyde çalışmalar yürütmüştür. Teknik elemanları kapsayan uluslararası sendikal etkinlikler yakından izlenmiş, bazı örgütlerle ikili ilişkiler kurulmuş ve bazı uluslararası etkinliklere temsilci göndererek veya bildiri iletilmiştir. Fransa İşçi Sendikaları Birliği CGT’ye bağlı Mühendisler, İdari Personel ve Teknisyenler Sendikası UGICT bir anlamda TÜTED’in yapısına ve izlediği politikalara en yakın konumda bulunan bir örgüttür. Uluslararası Çalışma Örgütü ILO’nun 1974’te Cenevre’de düzenlediği konferans ve 1975’te Torino’da değişik ülkelerden 42 örgütün katılımıyla toplanan konferans ve sonrası gelişmeler yakından izlenmiş ve yayına aktarılmıştır.
Dönemin sol politik örgütlenmeleri açısından da TÜTED üzerinde durulması gereken bir örnektir. Soldaki değişik parti ve hareketler demokratik kitle örgütlerini bir etkinlik alanı olarak görmüşlerdir. Zaman zaman bu örgütlerde sol içi keskin bir mücadele yaşanmıştır. TÜTED’de ana çizgi olarak Türkiye İşçi Parsiti (TİP), Türkiye Sosyalist İşçi Partisi (TSİP) ve o tarihlerde illegal olmasına karşın Türkiye Komünist Partisi (TKP) kaynaklı siyasal kökenlerden gelenler ağırlığını korumuştur. Bu üçlü çizgiye karşı Devrimci Yol hareketinin, 1976’da yapılan ve son derece çekişmeli geçen TÜTED Ankara Şubesi genel kurulunda giriştiği muhalefet çıkışı kayda değer bir örnektir.
TEKSEN – TÜTED arşivi ve bu arşivdeki belgeler üzerinden Çetin Ünalın’ın yazdığı kitap, 1970’leri araştıran, öğrenmek isteyenler için yararlı bir kaynak olacaktır. O dönemi yaşayanlara, zamanında teknik eleman hareketi içinde mücadele vermiş ve şimdi o günleri hatırlamak isteyen emeklilere de kitabı okumalarını, arşivi gözden geçirmelerini tavsiye ederiz. (AŞ/HK)
(*) Çetin Ünalın, Teknik Elemanların Demokratik, Ekonomik, Sendikal Haklar Mücadelesi –TEKSEN 1970-1971, TÜTED 1971-1981, Mimarlık Vakfı yayını, 570 sayfa