Yaşamdan yana olan herkes, bu kampanya çerçevesinde "dayanışma"ya davet edildi.
Türkiye İnsan Hakları Vakfı'ndan alınan bilgilere göre;
* Sağlık alanında çalışan vakıf gönüllüleri, açlık grevi ya da ölüm orucuna bağlı sağlık sorunlarının tedavisinde, özverili çalışmalar yapıyor.
* Bu özverili çalışmalara rağmen, bir kişinin tedavi maliyeti ortalama 1.5 - 2 milyar lirayı buluyor.
* Yanık vakalarının tedavisi için gereken miktar ise çok daha fazla: Kişi başına en az 15 milyar TL.
1990 sonrası: 6 bin kişiye tedavi
1990 yılını izleyen dönemde, işkence gören toplam 6 binden fazla kişinin tedavisini gerçekleştirdiğini açıklayan Türkiye İnsan Hakları Vakfı , yeni başvuruların giderek artması ve yoğun sorunları içermesi nedeniyle karşı karşıya olduğu zorluğu şöyle dile getiriyor:
"Gerek tahliyelerin, gerekse cezaevlerinde açlık grevlerinin/ölüm oruçlarının devam etmesi nedeniyle, daha aylarca, belki yıllarca sürecek olan çabaların maliyeti TİHV'nin kaynaklarını kat kat aşacak boyutta."
Destek vermek isteyenler ne yapacak?
Böyle bir çerçevede açılan Kampanya'ya destek verecek kişiler arasında adının yer almasını isteyenlerin, aşağıda belirtilen Vakıf Gönüllüleri'nden biriyle ilişkiye geçmesi istendi:
* E posta: [email protected]
ya da
* Cezmi Ersöz: [email protected]
* Celal Başlangıç: [email protected]
* Ergül Sönmez: 535 - 791 85 38
* Esra Koç: 216 - 318 87 38, [email protected]
* İlkay Akkaya: 535 - 663 09 30
* Jülide Kural: [email protected]
* Nazmiye Güçlü: 212 - 546 16 02, [email protected]
* Orhan Alkaya: [email protected]
* Sükun Öztoklu: 216 - 361 13 00, [email protected]
Açıklamanın tam metni
TİHV'nın Kampanya vesilesiyle yaptığı açıklamanın tam metni ise şöyle:
"Adalet Bakanlığı, uzun süreli ölüm orucu/açlık grevi sonucu ağır sağlık sorunları yaşayan tutuklu ve hükümlüleri beşer onar, geçici olarak tahliye ediyor. 19 Aralık 2000 cezaevleri operasyonundan sağ kurtulan ve aralarında ağır yanık vakalarının da bulunduğu 19 kişi de tahliye edilenler arasında.
Büyük çoğunluğunun tutuklu ya da mahkûm statüsü devam eden ve bu nedenle yaşamları devlet güvencesinde olması gereken bu kişilerin tedavisi Adalet Bakanlığı'nın görevidir. Bakanlık ise onları deneyimli uzmanlar ve doğru yöntemlerle tedavi etmek yerine, kaderlerine terk ediyor .
Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV), uzun süreli açlık grevi/ölüm orucu/operasyon sonucunda sağlığı bozulduğu için tahliye edilen tutuklu ve hükümlülerin tedavisini yürütüyor. Vakfa bu konuda bugüne değin yapılan başvuruların toplam sayısı 214. Bunların 156'sı İstanbul Temsilciliği'ne yapılan başvurular. Her gün de yenileri ekleniyor.
Başvuru sayısının bu kadar yüksek olmasının nedeni, 1990 yılından bu yana işkence gören toplam 6 binden fazla kişinin tedavisini gerçekleştiren TİHV'nin, bu durumdaki kişilerin tedavisi konusunda bugüne kadar biriktirdiği bilgi ve deneyimin yanı sıra konuya yaklaşımıyla da başvuranlarda ve ailelerinde uyandırdığı güvendir .
Uzun süreli açlık sonucu başta merkezi sinir sistemi tahribatının yol açtığı işitme, görme ve yürüme yetilerinin kaybından , geçici ya da kalıcı bellek kaybına kadar uzanan çeşitli işlev bozuklukları, bağışıklık sisteminin tahribatı sonucu enfeksiyonları içeren ciddi sağlık sorunları, özel bir tedavi gerektiriyor. Örneğin, merkezi sinir sistemi tahribatına işaret eden ilk belirtiler gereğince tedavi edilemezse kişi, kendisini ömür boyu 5 yaşında bir çocuğun yaşamına,işlevsiz bir beyine mahkum eden ve yaşamak için başkalarına muhtaç bırakan bir "Wernicke-Korsakoff" vakasına dönüşüyor. Özel bir özen, titizlik ve uzmanlık gerektiren tedavi süreci bu nedenle yaşamsal bir öneme sahip.
Bugün tedavi için yeterli deneyim birikimi var, ancak bu tedavi büyük mali kaynaklar gerektiriyor. Sağlık alanındaki vakıf gönüllülerinin özverilerine karşın, bir kişinin tedavi maliyeti ortalama 1.5 - 2 milyar TL.'yi buluyor. Yanık vakalarının tedavisi için gereken miktar ise, kişi başına en az 15 milyarTL.
Gerek tahliyelerin, gerekse cezaevlerinde açlık grevlerinin/ölüm oruçlarının devam etmesi nedeniyle daha aylarca, belki yıllarca sürecek olan bu çabaların maliyeti TİHV'nin kaynaklarını kat kat aşacak boyutta. Vakıf bu nedenle 19 Temmuz tarihli bir "Dayanışma Çağrısı" yayımladı.
Biz vakıf gönüllüleri, yeni acılara seyirci kalmak istemeyenlerin bu çağrıya kulak vereceğine inanıyor; hayatta kalanları yaşatmak, yeni Wernicke - Korsakoff vakalarına izin vermemek için, yaşamdan yana olan herkesi TİHV'yle dayanışmaya çağırıyoruz. (NU/NA)