Uras, dilekçelere yanıt verilmesi, gözaltı ve tutuklamalar kaldırılıp cezai soruşturmalar durdurulması ve okuldan uzaklaştırma cezalarının iptal edilmesi çağrısı yaptı.
"Dilekçe hakkının kullanımı İçişleri Bakanı Rüştü Kazım Yücelen'in genelgesi ile düzenlenemez. Genelgeyi yasa yerine koyma ki dilekçeleri delil olarak göstermek ve imza sahipleri '...devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmayı amaçlayan faaliyetlerle' suçlamak tam bir hukuksal komedi dir. "
Cezai soruşturmalar kabul edilemez
"Üniversite yönetimlerine ve milli eğitim müdürlüklerine "anadilde eğitim" ve "seçmeli ders" dilekçesi verenlerin uğradığı cezai soruşturmalar kabul edilemez bir hal almıştır. "
ÖDP Genel Başkanı Uras, dilekçe verme ve dil konusuyla ilgili Anayasa'nın 26, 27, 28, 29 ve 42. maddelerine gönderme yaptığı açıklamasında şöyle dedi:
* Dilekçe vermek anayasal bir haktır. Bu hakkın kullanımında yurttaşlar açısından bir sınırlama yoktur. Yetkili makamlar dilekçeleri yazılı olarak cevaplamak durumundadır.
Yasak dil kavramı yoktur
* Anayasa'da "yasak dil" kavramı artık yoktur. 42. madde "Türkçe'den başka bir dilin, eğitim ve öğretim kurumlarında yurttaşlara anadil olarak okutulamayacağı ve öğretilemeyeceğini" belirtmektedir. Bir başka dili, "seçmeli dil olarak talep etme" hakkını engelleyen bir madde yoktur.
* Anayasa'nın düşünceyi açıklama ve yayma; bilim ve sanat hürriyeti; basın ve yayın hürriyeti ile süresiz yayınlarda ilgili 26-27-28 ve 29. maddelerinde de, iktidarın uygulamasına haklılık kazandıracak hiçbir dayanak bulunmamaktadır.
* Türkiye, faklı kültür, kimlik ve dillere sahip yurttaşların yaşadığı bir ülkedir. Devletin görevi, onların gelişiminin ve kullanımının önündeki engelleri kaldırmaktır. Üniversitelerde ve diğer alanlarda, bu somut ihtiyacı karşılayacak yasal, yönetsel ve kurumsal adımlar gecikmeden atılmalıdır.
* Türkiye, imzaladığı halde Ağustos 2000'den beri Meclis'te onaylamadığı, "Sivil ve Siyasi Haklar Uluslar arası Paktı"nı bir an önce onaylamalıdır.(NM)