Özay, ulusal güvenlik ile ilgili sorunlarda siyasiler ve sivillerin görüş belirtmesinin doğal olduğunu söyledi. Özay, Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlarının geleceğini belirleyecek her konunun konuşulması ve tartışılması gerektiğini ifade etti.
"Geleceğimizi ilgilendiren her konu konuşulmalı"
Yılmaz'ın, tartışmaya açtığı konunun içinin boş olduğunu, konunun yine Yılmaz tarafından doldurulmasını bekleyen İsmail Özay'ın konu ile ilgili olarak yaptığı değerlendirme şöyle:
* Mesut Yılmaz'ın ANAP Genel Kurulu'nda yapmış olduğu ulusal güvenlikle ilgili genel değerlendirme, genel olarak doğru sözleri içeriyor. Ancak eksik olan, bu değerlendirmenin içinin doldurulmamasıdır. Ulusal güvenlik sorunu nedir, hangi noktalarda tıkanmıştır gibi. Toplumun önünü açabilecek detaylardan yoksundur. Ancak yine de önemli bir adım olarak değerlendiriyorum.
Ulusal güvenlik ve sahiplenme
* Bir şeyi yadırgıyorum, ulusal güvenlik hiçbir kurumun tek başına sahiplenmesi gereken bir kavram değildir. Bu ülkede yaşayan tüm yurttaşların üzerinde önemle düşünmesi gereken bir konudur. Örneğin çeşitli eleştiriler var; 'bunun yeri ANAP Genel Kurulu mudur' deniyor.
"Parti kurultayında konuşulmayacak da nerede konuşulacak!"
* Bir kurultay bir partinin en önemli üst organıdır. Bir parti düşüncelerini kurultayında söylemeyecek de nerede söyleyecek. O bakımdan yerini seçilmesi konusundaki eleştiriler haksızdır. Doğru değildir.
"Yadırgadım"
* İkincisi ordunun bu denli duyarlılık göstermesi, işin doğrusu beni biraz yadırgattı. Ulusal güvenlik konusu, sadece ordumuzun ele alacağı, sadece onun düşüneceği bir kavram olamaz. Tabii ki ordu bunu düşünecektir. Bir güvenlik kurumudur. Ama güvenlik politikaları içinde siyaset de olduğundan güvenlik politikaları halkla birlikte oluşturulur. Bu noktada, aracı olan, politik kurumlar, yani siyasi partilerdir. Tabii ki siyasi partiler bu konuyu değerlendirmek durumundadır.
"Sadece ordu konuşur kompleksi"
* Şöyle bir kompleks belirdi. Ulusal güvenlik politikası konusu açıldı mı; bir tek ordu konuşur. Başkaları susar. Türkiye'de bu ürkeklikleri üzerimizden atmamız gerekiyor.
"Alışmamız lazım"
* Başbakanlık yapmış, şu anda Başbakan Yardımcısı bir siyasi parti lideri; eğri veya doğru bir açıklamada bulunuyor. Kıyamet kopuyor, bunlara alışmamız gerekiyor. Bunları konuşmamız, değerlendirmemiz gerekiyor. Bunlar ülkemizi dışa jurnallemek filan değildir. Konuyu kapattıkça ülkemizi dışarıya karşı kötü durumda gösteririz.
"Yılmaz içini doldurmalı, öğrenmek hakkım!"
* ANAP Genel Başkanı tarafından yapılan doğru açıklamaların altının doldurulmasını bekleme hakkım var bir yurttaş olarak. Yani Sayın Yılmaz neyi kastetti; anadilde eğitim ve yayın hakkından mı bahsetti? Çünkü ulusal programda bu var.
* Örneğin, 54 maddelik anayasa değişikliği var. Bu konuyla ilgili sıkıntılar var. İdam cezası var ulusal programda. Acaba bu konuda mı sıkıntılar var. Bu mu ulusal güvenlik sorunu olarak değerlendiriliyor.
* 20 yılı aşkın bir süredir Türkiye coğrafyasının neredeyse dörtte birinde olağanüstü hal uygulanıyor. Acaba bunu mu tartışmak ülkede ulusal güvenlik sorunu?
* Yani ülkenin bir kısmında demokrasi var biçimsel olarak, bir kısmında hiç yok. Acaba bunu gündeme getirmek mi sıkıntı yaratıyor.
"Mesela Kıbrıs sorunu..."
* Mesela Kıbrıs sorunu... Türk ulusu tartışmıyor! Ancak yoğun bir şekilde dünyada tartışılıyor. Dünya globalleşiyor. Açılalım. Her konuyu konuşalım. Kıbrıs konusu gelince herkes kafasını kuma gömecek; bunun anlamı şu değil, Kıbrıs'ı verelim... Hiçbir Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı bunu diyemez.
"Kıbrıs'ı, Kopenhag Kriterleri'ni tartıştık mı? "
* Bu arada Türk insanının sorunları var. Yaşam problemleri var. Ancak mevcut durumu Sayın Dektaş'a, Sayın Soysal'a bağlayan; kapalı kapılar ardında geleceğimizi belirleyecek olan bir konuyu, benim de bir Türk yurttaşı olarak öğrenmek hakkım.
"Tartışarak ulusal güvenliğimizi koruruz"
* Örneğin 1200 sayfalık ulusal raporu (ekonomi ile ilgili son program) acaba Türk halkı oturup detaylı olarak tartıştı mı? Ama, altına hükümetimiz imza attı. Bir ölçüde hepimizi birden bağladı.
* Örneğin orada bölge esaslı yönetim anlayışı var. Şimdi bunun ne anlama geldiğini tartışmazsak, acaba ulusal güvenliğimizi tehlikeye mi atarız, yoksa ulusal güvenliğimizi korur muyuz?
* Bence tartışarak ulusal güvenliğimizi koruruz. Bunun farklı örneklerini gördük IMF reçetelerine hükümet yetkilileri imza attı. Ondan sonra 'biz neye imza atmışız' dediler. Ancak o imza o kişileri bağlamıyor. Türkiye Cumhuriyeti'ni bağlıyor.
* O bakımdan ulusal rapora hükümetimiz imza attığına göre, ben o 1200 sayfalık detayların Türk halkı tarafından tartışılmasını arzu ediyorum. Bunun ulusal güvenlikle ne alakası var?..
(YÖ/NU)