TÜSİAD Yüksek İstişare Kurulu (YİK) üyesi Muharrem Kayhan ise, "Alternatifsiz hükümet yoktur" dedi.
Tuncay Özilhan, İstanbul Çırağan Sarayı'nda bugün (12.04.2001) olağanüstü toplanan TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi toplantısında yaptığı konuşmada, şunları söyledi:
*IMF, adeta Türkiye'ye bir 'kapalı ekonomi' muamelesi yapmış ve dünya piyasalarından gelecek baskıları karşılayacak hiçbir süpabı programa yerleştirmemiştir. Sonra da cari işlemler açığı alarm zillerini çaldırdığı bir sırada, programı revize edeceğine, üçüncü dilim krediyi vermeyerek yabancı fonların reaksiyonuna yol açmıştır.
*TÜSİAD olarak biz bu aşamada hükümetin istifasının ülkeyi ekonomik, siyasal ve sosyal açıdan kargaşaya sürükleyeceğini düşünüyoruz.
*Söylemlerinde milliyetçilik vurgusu bu kadar güçlü olan hükümet ortakları, silkinip kendilerine gelmez ve kararlı bir şekilde harekete geçmezlerse, Türkiye'nin fabrikalarının, bankalarının, ticari işletmelerinin yok pahasına yabancılara satılmasına neden olacaklardır.
*Hükümete verdiğiniz bu yeni çehre ile ekonomik, sosyal ve siyasal boyutlarıyla kapsamlı bir program ortaya koyun.
*Kendinizi bu programın başarısıyla bağlayın. Türkiye'ye ve dünyaya bunun neden farklı bir program olduğunu anlatın ve kamuoyunu her ay programın gidişatı hakkında bilgilendirin.
*Aktif bir dış politika çizgisi izleyin.
*Tüm kesimlerle düzenli iletişim içinde olun, danışma mekanizmalarını hafife almayın.
*Hükümetin kriz sonrasına ilişkin bir vizyonu olduğunu ortaya koyun.
*Hükümette başlattığınız revizyonu, tüm kademelerde işlevsel ve etkin bir kadrolaşmayla destekleyerek, hem acil önlemleri uygulayacak hem de uzun dönemde ekonominin rotasını koruyacak bir idari kapasiteye sahip olduğunuzu gösterin. Ve her şeyden önce cesur olun .
*Cesur olun, çünkü başarısızlık halinde korkunun ecele zaten faydası olmayacaktır.
*Kısacası IMF, tabiri caizse çuvallamıştır . Hangi kaygılarla hareket ettiği konusunda da ciddi kuşkular uyandırmıştır.
"Alternatifsiz bir hükümet yoktur" diyen TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Muharrem Kayhan da şöyle konuştu:
*Alternatifsiz bir hükümet yoktur.
*Siyaset arenasının sonsuza kadar bugünkü yapısında kalmayacağına yürekten inanıyoruz.
*TÜSİAD'ın bir desteği söz konusu olacaksa, bu bir programın desteklenmesi olacaktır, mevcut hükümetin değil. Programa verilecek bir destek de, ne koşulsuz, ne de vadesiz.
*Bugüne kadar karşı karşıya olduğumuz durum budur. Ülke yönetimiyle ilgili hataların bedelini, çalışanıyla, patronuyla, reel sektörün ve bu sektörün sosyal bağımlılarının ödemesi istenmektedir. Ödediğimiz bu ağır bedelin sorumluları , son 15-20 yılın devlet ve hükümet katındaki yöneticileridir . Diğer hükümetler gibi bu hükümet de, sistemi yapısal olarak değiştirecek adımları atma iradesini bugüne kadar gösterememiştir .
*Kimse kabahati, IMF'ye, Merkez Bankası'na, ya da Hazine'ye yüklemeye çalışmasın. Kasım ve Şubat aylarında yaşanan iki ekonomik krizin de temelinde (yönetim zaafiyeti) yatmaktadır .
*Program başarısız olursa, bu hükümetin de başarısızlığı anlamına gelecektir. Ve evlerden ırak, bu program da başarısız olursa, bunun bedeli o kadar büyük olur ki, hükümet değiştirmenin, hatta seçim yapmanın getireceği ek yük bunun yanında ihmal edilebilir bir sıkıntı haline gelir.
*Türkiye'nin AB'ye girmesine engel olmaya çalışanlar, Türkiye'nin çağdaşlaşmasını demokratikleşmesini kendi geleneksel iktidarlarına bir tehdit olarak görenler, ekonomik krizi bahane ederek , bizi siyasi açıdan çok geri noktalara taşıyacak formüller önermeye çoktan başladılar.
*Bu kürsüden açıkça şunu ifade etmek istiyorum: Kimse birtakım demokrasi dışı formüller için kendine yandaş aramasın. Türkiye bu acı tecrübeleri geçirdi. Bugün içinde bulunduğumuz durumda bu tür olumsuz tecrübelerin büyük payı olduğunu kim inkar edebilir? Çekilen sıkıntı ne olursa olsun, Türk insanı artık, yaşadığımız krizin ve onu doğuran yönetim krizinin çözümünün demokrasi içinde bilinmesi gerektiğine inanıyor.
* Sokaktaki insan , adını böyle koymasa da siyasi ve idari reform istiyor . Kamuda makam enflasyonundan, siyasette yıllardır aynı çehrelere mahkum olmaktan, sesini duyuramamaktan, Ankara'da temsil edilmemekten yakınıyor.
*Türkiye'de siyasi istikrarı sağlayacak, daha adil ve daha etkin bir temsil sistemini getirecek yeni bir seçim kanunu önünde, parti içi demokrasiyi geliştirecek yeni bir siyasi partiler kanunu çıkarmanın önünde koltuk kaybetme endişesi dışında ne engel var? Hükümette 10 bakan eksik olsa, işler bugünkünden daha mı kötü hale gelecek?
*Kabinede bir revizyon gerçekleştirerek, yönetime taze kan naklettiğinizi gösterin.
*Reformlara ilişkin tüm yasaları hızla parlamentodan geçirerek gerçek bir çoğunluk hükümeti olduğunuzu ve ülke menfaatleri dışında hiçbir kaygıyla hareket etmediğinizi tüm dünyaya ilan edin.