"Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) gündemine getirilmesi planlanan İş Güvencesi Yasa Tasarısı, çalışma hayatında yakalanan uzlaşma ortamının bozulmasına neden olabilir."
"İstihdam edebilme kapasitesi yok olur"
Açıklamada, "İş güvencesinin, iş kanunu bağlamında bütüncül bir yaklaşımla ele alınmaması, birim iş gücü maliyetine önemli bir yük getirecek, iş gücü piyasasının esnekliğini daha da azaltacak ve zaten dip noktada olan istihdam edebilme kapasitesini tamamen yok olma aşamasına getirecektir" denildi.
Dokuz akademisyenden oluşan bir bilim kurulunun İş Kanunu taslağını tamamlamak üzere olduklarını vurgulayan TÜSİAD, iş güvencesi düzenlemelerinin, İş Kanunu Taslağı ile birlikte ele alınmasını istedi.
"İş Kanunu ile birlikte ele alınmalı"
Açıklamada, şu görüşlere yer verildi:
* İş Güvencesi Yasa Tasarısı ile gündeme getirilen önerilerin, 1997 yılından bu yana kapsamlı hiçbir değişime uğramamış olan 1475 sayılı İş Kanunu'nun tümden ele alınması yoluyla düzenlenmesi gereklidir.
* Nitekim, sosyal tarafların fikir birliğine vararak fevkalade önemli bir işbirliği örneği sergilemeleri sonucunda, kesimleri temsilen 9 akademisyenden oluşan bir Bilim Kurulu oluşturulmuştur.
* Bilim Kurulu, iş güvencesini ve Türkiye'nin çalışma hayatına ilişkin tüm uluslar arası yükümlülüklerini de ele alacak şekilde İş Kanunu'nu gözden geçirerek, çağdaş bir kanun taslağını tamamlama aşamasına gelmiştir.
* İş Güvencesi Yasa Tasarısı, İş Kanunu hazırlık süreci dikkate alınmaksızın, sadece iş güvencesi bağlamında bazı iyileştirmeleri hedeflemekte ve ILO'nun 158 sayılı sözleşmesinin normlarını bile aşacak nitelik taşımaktadır.
Sosyal taraflar arasındaki uzlaşma
* İş Güvencesi Yasa Tasarısı, AB Katılım Ortaklığı Belgesi'nde bulunmamasına rağmen, Türkiye'nin AB Müktesebatına uyum için hazırladığı Ulusal Program'da yer almış ve AB'ye uyum paketi içine yerleştirilmek istenmiştir. Bu yaklaşım üç nedenden dolayı son derece sakıncalıdır:
1. İş Kanunu'nun tümden gözden geçirilmesi amacıyla bir Bilim Kurulu'nun oluşturulması suretiyle sosyal taraflar arasında tesis edilen ve çalışma hayatına yönelik çok olumlu gelişmelere neden olabilecek uzlaşma zemini ciddii derecede zedelenecektir.
2. İş güvencesinin, İş Kanunu bağlamında bütüncül bir yaklaşımla ele alınmaması, birim iş gücü maliyetine önemli bir yük getirecek, iş gücü piyasasının esnekliğini daha da azaltacak ve zaten dip noktada olan istihdam edebilme kapasitesini tamamen yok olma aşamasına getirecektir.
3. İş Güvencesi Yasa Tasarısı'nın, AB Katılım Ortaklığı Belgesi'nde bulunmamasına rağmen Ulusal Program'a bağlı olarak AB paketi içinde yer alacağı iddiası sürdürülürse, şeklen ciddi bir hata yapılmış olacaktır.
Erken seçim ve Meclis'in karar alma süreci
* AB'ye uyum paketinin çıkmasıyla Meclis'te ve toplumda oluşan uzlaşma ortamından yararlanarak istihdamı ve üretimi artırıcı yönde tedbirler alınması yerine, ekonomiye bunun tam tersi etki yapacak olan İş Güvencesi Yasa Tasarısı üzerinde ısrar edilmesini anlamak mümkün değildir.
* Bu noktada, erken seçimin, hükümetin ve Meclis'in rasyonel karar alma sürecinden bir sapmaya yol açmasına müsaade edilmeyeceğini ümit ediyor ve iş güvencesi düzenlemelerinin, hükümet inisiyatifi ile çalışmaları başlatarak tamamlanmak üzere olan İş Kanunu Taslağı ile birlikte ele alınması gerektiğini vurguluyoruz. (BB)