1 Aralık'taki işçi ve kitle örgütü eylemlerinin öncesinde, bölgenin birçok ilinde muhalif çevrelere yapılan baskınlarla ilgili olarak bölgede siyasetçi ve insan hakları savunucularını görüşlerin aldık.
Cafer Demir (İHD Elazığ Şube Başkanı):
"Ülkemizde demokratik muhalefete yönelik saldırılar sürekli var. Bunun nedeni bence ülkenin dışa bağımlı olmasıdır. Çünkü dışa bağımlı olan ülkenin Milli Hasılası'nın önemli bir bölümü dışarı gidiyor. Geri kalanın da önemli bir bölümünü iç sermaye hortumluyor, kalanı 65 milyon kişi paylaşıyor. Bu insanlar da tabii ki olaya tepkilerini çeşitli şekillerde dile getireceklerdir, örgütlenme, sendikalar kurma, partiler kurma gibi...
Dışa bağımlı ülkelerde çarpıcı ortak bir özellik var; şiddetle iş bitirme. Burada yanılsama kavramının da etkisi çok büyük. Türkiye bir hukuk devleti değil, hukuk olan bir devlet. Bu hukuk da şiddet üzerine kurulu. Demokratik tepkilerini dile getirenlere devlet güçleri her türlü şiddeti "yasal" olarak uygulamakta ve bunu kamuoyunda "yararlı" olarak gösterebilmektedir.
Genel olarak Türkiye'de durum böyle iken OHAL bölgesinde ise, durum daha da acımasızlaşıyor. Hukuk devletinin 'olmazsa olmaz'larından olan idarenin uygulamalarının yargıya açık olması ilkesi OHAL bölgesinde geçerli değil. Türkiye bir hukuk devleti olmadığı için de bunu doğal karşılıyoruz.
Kamu emekçileriyle ilgili yasanın çıkmasından sonra KESK'e bağlı sendikalar üzerindeki baskılar arttı. Sürgünler, soruşturmalar ve yargılamalardan geçilmiyor. Son olarak OHAL bölgesine sokulmak istenen Tokat'ta 20-25 kamu emekçisi Hakkari'ye sürgün edildi.
İstanbul ve diğer illerdeki uygulamaları kınıyorum. Hukuk devleti olmanın gereği burada kendisini bir kez daha gösteriyor. Biz beğensek, beğenmesek devlet varolan hukukuna uymak zorunda. Fakat uymadığını her fırsatta gösteriyor. Çünkü tek bir hukuku var, o da şiddet." (NU)