İzmir Barosu Başkanı Noyan Özkan imzasıyla yapılan basın açıklamasında tasarı, "Ülkemizin doğal, kültürel, tarihsel, tarımsal ve orman zenginliğinin yok olmasına yönelik yeni bir hazırlık" olarak tanımlandı. Açıklamada tüm siyasi partiler, sivil toplum kurumları, milletvekilleri, Cevre, Orman ve Kültür Bakanlıkları Türkiye'nin doğasına sahip çıkmaya çağırıldı.
Milli Parklar tehlikede
İzmir Barosu'nun açıklamasında değiştirilecek yasalarla oluşacak sonuca ilişkin değerlendirme şöyle:
* Bu kanun tasarısı ile; Çevre Kanunu, Milli Parklar Kanunu, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu, Orman Kanunu, Kıyı Kanunu, Milli Ağaçlandırma ve Erozyon Kontrolü Kanunu, Mera Kanunu, Zeytinciliğin Korunması Hakkında Kanunu değiştirilerek; Milli parklar, ağaçlandırma alanları, sit alanları, ormanlar, sulak alanlar, su havzaları, kıyılar, tarım alanları, mera alanları, turizm bölgeleri madencilik faaliyetine açılmaktadır.
* Böylece; 2873 Sayılı Milli Parklar Kanunu ile "Bilimsel ve estetik bakımdan milli ve milletlerarası ender bulunan tabii ve kültürel kaynak değerleri" olarak tanımlanan milli parklar madencilik faaliyetleri ile yok edilmek istenmektedir!
* 4122 sayılı Milli Ağaçlandırma ve Erozyon Kontrolü Seferberlik Kanunu ile ağaçlandırmaya tahsis edilmiş alanlar madencilik faaliyetleri ile yok edilmek istenmektedir!
* 4342 Sayılı Mera Kanunu ile hayvan otlatılmasına tahsis edilmiş ve amacı dışında kullanılamayacağı belirlenmiş alanlar madencilik faaliyetleri ile yok edilmek istenmektedir!
* 3573 sayılı Zeytincilik Kanunu değiştirilerek madencilik faaliyeti için zeytinliklerin kesilmesine izin verilmek istenmektedir. Madencilik faaliyetleri ile ülkenin zeytin ağacı varlığı yok edilmek istenmektedir.
Doğal hayata müdahale
* Uluslararası sözleşmelerle ekolojik karakterinin bozulmaması ve korunması taahhüt edilmiş sulak alanlar, su havzaları ve bu alanlardaki doğal hayat, madencilik faaliyeti ile yok edilmek istenmektedir.!
* Kısacası, ülkemizin yetersiz de olsa yasalarla ve uluslararası sözleşmelerle koruma altına alınmış bütün doğal, tarımsal, kültürel, tarihsel varlığı ve zenginlikleri madencilik faaliyetinin yıkımına açık hale getirilmek istenmektedir.!
Bakanlık temsilcileri çoğunlukta olacak
Açıklamada, kanun tasarısı ile; Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Kurulları'na Enerji Bakanlığı temsilcisi ile birlikte diğer bakanlıkların temsilcileri daimi üye olarak alınmak istendiği de anımsatıldı.
* Böylece, Koruma kurulları bakanlık temsilcilerinin çoğunlukta olduğu kurullar haline getirilmek istenmektedir.
* Kültür ve tabiat varlıklarının korunması bilime ve bilim adamlarına değil ne emredilirse onu yapabilecek Bakanlık temsilcilerinin insafına terk edilmek istenmektedir.
* Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulu'nun üye yapısı değiştirilerek Maden İşleri Genel Müdürü Koruma Yüksek Kuruluna üye yapılmak istenmektedir. Böylece, kültür ve tabiat varlıklarının korunmasına ilişkin ilke kararları Maden İşleri Genel Müdürü'nün onayına terk edilmek istenmektedir.
Kültür ve tabiat varlıklarına tespit yetkisi
İzmir Barosu'nun basın açıklamasında devamla şu sözlere yer verildi:
* Tasarı ile kültür ve tabiat varlıklarının tespiti yetkisi Kültür Bakanlığı'ndan alınarak korunması gerekli alanda faaliyeti olan bütün bakanlıkların ve bu arada Enerji Bakanlığının ortak kararına bırakılmak istenmektedir.
Böylece, bir yerin kültür ve tabiat varlığı olarak belirlenmesi Enerji, Ulaştırma, Bayındırlık gibi kültürel ve tabiat varlıklarını koruma ile görevli olmayan bakanlık ve temsilcileri kararına bırakılmak istenmektedir.
* Çevre Kanununun 10. Maddesi değiştirilerek petrol, jeotermal ve maden arama faaliyetleri ÇED kapsamı dışına çıkarılmaktadır.
Maden işletme faaliyetleri ÇED yönetmeliği kapsamından çıkarılarak Enerji Bakanlığının uygun bulacağı ayrı bir yönetmeliğe bırakılmak istenmektedir. Maden arama faaliyetleri tamamen, işletme faaliyetleri ise Enerji Bakanlığı'nın insafına bağlı olarak ÇED kapsamı dışında bırakılmak istenmektedir.
* Maden ruhsatı verilen yerlerde yürütülen faaliyetlerin engellenemeyeceği kuralı getirilmektedir.
Böylece, ruhsata bağlanmış madencilik faaliyeti çevreye zarar verse dahi yargı kararları ile faaliyetinin durdurulmasının önüne geçilmek istenmektedir.
* İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanunun değiştirilerek; İstanbul kanalizasyon şebekesine ve içme suyu havzalarının korunmasına ilişkin düzenleme yapma yetkisi İSKİ Genel Müdürlüğünden alınarak bakanlıkların ve bu arada Enerji Bakanlığının uygun görüşü alınarak Bakanlıkça hazırlanacağı kuralı getirilmek istenmekte, bu düzenlemenin sınırları daraltılmaktadır.
Amaç, İstanbul su havzalarını da madencilik işletmesine açmaktır.Tasarının gerekçesinde de İstanbul içme suyu havzalarının madencilik faaliyetine açılmak istendiği belirtilmektedir.
* Tasarı madencilik lobilerinin doymak bilmez hırsı için ülkenin çevresel felakete sürüklenmesine meydan verecektir. Kanun yapma tekniklerini de alt üst eden ve bu güne kadar planlanan en büyük çevresel yıkım projesidir. (FA)