Emniyet Müdür Yardımcısı Ali Ayazların OTyi canlı bombadan daha tehlikeli olarak nitelendirmesine de tepki gösteren Sütlaş, Bu olayda tek haber, suç sayılan bir fiilin kamu görevlisi tarafından gerçekleştirilmesidir; hastanın teşhir edilmesidir dedi.
Olayın halk sağlığının korunması ile açıklanamayacağını söyleyen Sütlaş, halk sağlığının ancak vatandaşların cinsel yolla bulaşan hastalıklar konusunda eğitilmesi ile korunabileceğini vurguladı.
Daha önce AIDSli bir kişinin, AIDSli olduğunu bilerek, korunmadan eşiyle ilişkiye girdiği ve bunu kasten yaptığını belirttiği için eşini öldürmeye teşebbüsten yargılanıp ceza aldığını hatırlatan Sütlaş, Ancak OT henüz yargılanmadı, suçlu bulunmadı. Suçlu bulunsa da teşhir edilmesi suç teşkil eder, suçu kanıtlanmadan suçlu gösterilmesi ikinci bir suçtur diye konuştu.
Kolluk kuvvetleri de basında suç işledi
Sütlaş, şöyle konuştu:
* Kolluk kuvvetlerinin ve basının OTyi teşhir etmesi, hastanın mahremiyeti ilkesinin ve hasta haklarının ihlalidir. Hasta Hakları Yönetmeliğine göre de, hekimlik meslek ilke ve kurallarına göre de; hastanın mahremiyeti, hangi hastalık olursa olsun, teşhirini yasaklar. Dolayısıyla, hastanın mahremiyetini ihlal edenleri de sorumlu kılar.
* Söz konusu olayda da yerel kolluk kuvvetleri ve onların idarecileri, bu hakkı ihlal eden konumunda, sorumludurlar. Bir başka nokta, kolluk kuvvetlerinin suç iddiasıyla yakalanmış insanları teşhir etmesi de yasa ile yasaklanmıştır. Bu şekilde bakıldığında, kolluk kuvvetleri iki farkı açıdan suç işlemiş oluyor.
OTnin suçu kanıtlanmadı
* Bilerek yaşamı tehdit edebilecek herhangi bir fiilde bulunmak, adam öldürmeye teşebbüs sayılır. Daha önce AIDSli bir kişi, AIDSli olduğunu bilerek, korunmadan eşiyle ilişkiye girdiği ve bunu kasten yaptığını belirttiği için eşini öldürmeye teşebbüsten yargılandı ve ceza aldı.
* Bir hastalık bulaştırarak birisine zarar vermeye çalışmak da suç kapsamında değerlendiriliyor. Bir takım virüsleri mektupla göndermek nasıl suçsa, AIDSli olduğunu bilen bir kişinin, bir başkasına bu yöntemle AIDS bulaşabileceğini bilerek ilişkiye girmesi de suç teşkil ediyor.
* Ancak, AIDSli olduğunu bilmeyen ya da hasta olduğunu bildiği halde hastalığının cinsel ilişkiyle bulaşacağını bilmeyen kişinin eylemi, suç kapsamında değerlendirilemez. Bu noktada, hastalığının teşhisi sırasında hekimin kişiyi bilgilendirmesinde kusur var mı yok mu, ona bakılır. Sadece, hekimin kişiyi bilgilendirdiği
Halk sağlığı, eğitimle korunur
* OTnin teşhir edilmesi halk sağlığının korunması ile açıklanamaz. Halk sağlığı ancak vatandaşların cinsel yolla bulaşan hastalıklarla ilgili bilgilendirilmesi ile korunabilir.
* AIDSli bir kişiyle temasta bulunmak, hastalığın mutlaka bulaşacağı anlamına gelmez. Önlem alınırsa, herhangi bir risk söz konusu olmaz. Prezervatif kullanmak, beden sıvılarının tenle doğrudan temasını önlemek bu önlemlerin başında gelir.
* Şimdi, OTnin tedavi süreci başlatılmalı. Tedavi, sadece OTnin ilacının verilmesi ve bakım altına alınması ile sınırlı değildir. OTnin AIDSle ilgili bilgilendirilmesi, hastalığın yayılmasının önlenmesine yönelik tedbirlerin alınması, seks işçiliği dışında yaşamını temin edebileceği bir gelir sağlanması ve sosyal destek sisteminin harekete geçirilmesi gerekir.
OT, devleti dava edebilir
* OTyi kısıtlamak, hapsetmek, teşhir etmek, bu AIDSli bununla bir araya gelmeyin demek tedavi sürecine de hasta haklarına da aykırıdır.
* OT, isterse kolluk kuvvetlerini, kolluk kuvvetleri kamu adına iş yaptıkları için de devleti dava edebilir. Yeterli kanıt sağlanırsa, cezalandırmanın yanı sıra, OTye tazminat ödenmesine de hükmedilebilir. Suç basın aracılığıyla işlendiği için de, cezası ve yaptırımı büyür.
* Medyanın da konuyla ilgili sorumluluğunu bilmesi ve suç oluşturacak şekilde davranmaması gerekir. Kişinin adı yazılmamalı, görüntüsü basında yer almamalı.
* Bu olayda tek haber, suç sayılan bir fiilin kamu görevlisi tarafından gerçekleştirilmesidir; hastanın teşhir edilmesidir. Basının görevi de teşhir edilenin haklarını bilerek, haberini onun haklarını koruyacak şekilde hazırlamaktır. (BB)