Kanadoğlu, İstanbul DGM'nin Susurluk davasında verdiği mahkumiyet
kararını usulden bozan Yargıtay 8'inci Ceza Dairesi'nin kararının kaldırılarak dosyanın esastan inceleme yapılması amacıyla aynı daireye geri gönderilmesi için Ceza Genel Kurulu'na itirazda bulundu. İtirazı, Yargıtay Ceza Genel Kurulu karara bağlayacak.
Zamanaşımı kaygısı
Susurluk 5'inci yılını tamamlarken, TBMM Susurluk Olayını Soruşturma
Komisyonu Başkanı Mehmet Elkatmış, Yargıtay'ın bozma kararıyla
yeniden başlayacak yargılamanın çok uzun süreceği, bu nedenle davanın zamanaşımı nedeniyle tamamen ortadan kalkacağı kaygısı taşıdığını söyledi.
TBMM'de kurulan Susurluk Komisyonu'nun başkanlığını yapan Elkatmış, gelinen noktada Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı ve sanıkların karar düzeltme başvurusu haklarının bulunduğunu, böylece davanın esas mahkemeye giderek yargılamanın sil baştan başlaması durumunun doğacağına dikkat çekti.
Elkatmış, 3 Kasım 1996 tarihinden bu yana 5 yılın dolup 6 yıla
girildiğini, yargılamanın da hemen hemen 6 yıla yaklaştığını, bu
davada da zamanaşımı süresinin 7,5 yıl olduğunu belirtti.
Çetenin adı var kendisi yok
Kaza sonrası ortaya çıkan ilişkileri soruşturan İstanbul DGM
savcıları Aykut Cengiz Engin ve Ahmet Gürses'in çabalarıyla açılan davada ancak dört yıl sonra karar çıktı. Sekizi özel timci polis, toplam 14 sanığın İstanbul 6 No'lu DGM'de yargılandığı dava Şubat 2001'de tamamlandı.
Ancak, mahkemenin sanıkları "çeteden" mahkum eden kararı, eksik
soruşturma nedeniyle Yargıtay 8'inci Dairesi tarafından bozuldu.
Susurluk davasında, Özel Harekat Dairesi eski Başkanvekili İbrahim
Şahin ve eski MİT'çi Korkut Eken, "çete kurmak ve yönetmek" suçundan 6, özel tim görevlisi eski polis memurları Ayhan Çarkın, Ayhan Akça, Oğuz Yorulmaz, Ercan Ersoy, Enver Ulu, Mustafa Altunok ve Ziya Bandırmalıoğlu, Sedat Bucak'ın şoförü Abdulgani Kızılkaya, katliam sanığı Haluk Kırcı, uyuşturucu kaçakçısı Yaşar Öz, Topal'ın iş
ortakları Sami Hoştan ve Ali Fevzi Bir'i "çete kurmaktan" 4'er yıl
ağır hapse mahkum etmişti.
Eken ve Şahin'i ömür boyu diğer sanıkları ise 3'er yıl kamu
hizmetlerinden yasaklayan DGM iyi hal indirimi de yapmamıştı.
Susurluk raporu
55. Hükümetin Başbakanı Mesut Yılmaz'dan 1997 yılı ortasında aldığı
talimatla Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkanvekili Kutlu Savaş "Susurluk Raporu"nu hazırlamaya başladı. Raporun yazımı Ocak 1998'de sona erdiği halde, rapor kamuoyuna hiçbir zaman "resmen" açıklanmadı.
Susurluk kazasının ardından adları "çete" ilişkisi ile anılan kişiler
ve son durumları şöyle:
MEHMET AĞAR: Susurluk skandalının en önemli isimlerinden olan Elazığ bağımsız milletvekili, Abdullah Çatlı'ya, Yaşar Öz'e, Tarık Ümit'e yeşil pasaport ve silah taşıma belgesi vermekle suçlandı. Halen Elazığ bağımsız milletvekili olan Ağar'ın dokunulmazlık dosyası Genel Kurul gündeminde bekliyor.
SEDAT BUCAK: Susurluk'taki kazada otomobilden sağ çıkan tek kişi olan
Bucak, dokunulmazlığının kaldırılmasının ardından Ağar ile birlikte DGM'de diğer sanıklar arasında yer aldı. Ancak Bucak, tekrar TBMM'ye girmesiyle birlikte yeniden dokunulmazlığına kavuştu.
YEŞİL: Pek çok faili meçhul cinayette adı geçen ve 'Yeşil' kod adlı Mahmut Yıldırım'ın yaşayıp yaşamadığı bilinmiyor. Yeşil adına bir
internet sitesinden açıklamalar yapılıyor.
KORKUT EKEN: Emekli Yarbay ve eski MİT'çi olan Eken, Özel Harekat'ta eğitmenlik yaptı. MİT muhbiri Tarık Ümit'in öldürülmesinden sorumlu tutulan Eken'in çetede yönetici olduğu ileri sürülmüştü.
HALUK KIRCI: Katliam sanığı olan Kırcı, Çatlı'nın en yakın
arkadaşıydı. Çete üyeleri içinde polisin yakaladığı tek sanık
olma özelliği taşıyan Kırcı, halen cezaevinde.
ALİ FEVZİ BİR-SAMİ HOŞTAN: Topal'ın iş ortakları olan Bir ve Hoştan, Topal cinayetini azmettirmekten yargılanıyor.
ASTSUBAY AHMET ALTUNTAŞ: Tarık Ümit'in kaçırılması olayını soruşturan Astsubay Altuntaş, cep telefonu incelemelerinde Ümit'i Kadıköy'deki bir pastaneden alan kişilerin İbrahim Şahin'in şoförü Ayhan Akça ve Ziya Bandırmalıoğlu olduğunu belirledi. Altuntaş `olayı çözmek üzereyken' Gazi olayları başladı ve buraya kaydırıldı. Altuntaş, Gazi olaylarının ardından görevden alındı.
AVŞAR KEDEROĞLU: Tarık Ümit, kaçırıldığında kendisiyle en son
görüşülen telefonun sahibi. Ağabeyi Ayhan Çarkın'ın yakın arkadaşı
olan Kederoğlu, gözaltına alındığında cep telefonunun Akça ve
Bandırmalıoğlu'na ait olduğunu söylemişti.
TUĞGENERAL VELİ KÜÇÜK: Abdullah Çatlı, Yeşil ve Hadi Özcan ile
ilişkisi olduğu ileri sürüldü. Kocaeli Jandarma Komutanlığı sırasında
JİTEM'in kurucuları arasında da adı geçen Küçük, geçen yıl emekli
oldu.
HANEFİ AVCI: Susurluk çetesi ortaya çıktığında Emniyet İstihbarat Daire Başkan yardımcısıydı. Yaptığı açıklamalarda Ağar'ın başında bulunduğu bir grubun PKK'ya yardım ettiği ileri sürülen işadamlarına karşı eylem yaptıklarını anlattı.
KEMAL YAZICIOĞLU: Topal cinayetini soruşturan Yazıcıoğlu, üç özel timci polisi gözaltına aldırdı. Ancak gözaltına alınan polislerin
Ağar'ın talimatı ile serbest bıraktığı öne sürüldü. Yazıcıoğlu Ordu
Valiliği görevinin ardından merkeze alındı.
MEHMET EYMÜR: MİT eski Kontrterör Dairesi Başkanı olan Eymür, Ümit'in Çatlı ve adamları tarafından sorgulandığını anlattı. Sorgunun Ağar tarafından bilindiğini ve sanıkların uyuşturucu kaçakçıları ile
işbirliği yaptığını ileri sürdü. Emekliye ayrılan Eymür, ABD'de
kurduğu internet sitesi aracılığıyla çarpıcı açıklamalar yapmayı
sürdürüyor.
(NU)