- Amerikan Saldırılarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
- Bir kez daha siviller bedeli ödeyecek. Yani, ilk ABD bombası düşmeden harap başkent Kabil'i terk edemeyecek kadar yoksul olanlar, neredeyse 25 yıldır Sovyet barbarlığını, savaş ağalarının ve Taliban yönetiminin barbarlıklarını; yaşayanlar ödeyecek. Son barbarlık; daha değişik bir barbarlık. George W. Bush gerçekten de babasının oğlu, ABD de aynı ABD.
- Uluslar arası kamuoyu ABD'nin sabırlı davrandığını vurguluyordu...
- Bu sabır zaten ABD ve onun çıkarlarına hizmet ediyor. Uluslar arası kamuoyu yine uluslar arası hukuka aykırılık gösteren eylemleri nasıl oluyor da destekliyor? Amerikan diplomasisi yanıltıyor. Ama, söylem çok incelikli. Çünkü, görünürde, Birleşmiş Milletler hukukuna uygun bir koalisyon söylemi kullanılıyor. Her zaman olduğu gibi şiddete başvurarak harekete geçtiler.
- Peki bunun bir alternatifi var mı?
- Olmaz olur mu? İntikam ve şiddet yoluyla ilgisi olmayan bir yol var: Adaletin yolu. Sivil halka bomba yağdırıldığı saatlerde, kara para aklama cennetleri ve yolsuzluklar varlığını sürdürmeye devam ediyor. Amerikalılar hedeflerinde yanılmadıkları görüşünde. Bir yandan bomba yağdırırken, insan yardım vaat etmeyi de ihmal etmiyorlar.
- Fransız hükümetinin tutumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
- Fransa Hükümeti, çoktandır, Amerikan Genelkurmay kararlarına destek veriyor. Çarşamba günkü Ulusal Meclis görüşmeleri tam bir maskaralıktı, zarlar çoktan atılmıştı. Bu yöntemi eleştirmekten başka elimizden bir şey gelmiyor. Seçilmişlerin uygulayıcılardan hesap sorması, Jacques Chirac ve Lionel Jospin'in de açıklama yapmaları zorunlu. Bundan böyle kontrol edemediğimiz, buna karşılık desteklediğimiz bir operasyonun parçasıyız.
- Ocak 1991'de başlatılan Körfez Savaşı'yla paralellik mi kuruyorsunuz?
- Operasyonları nitelendirmek için kullanılan kelimelerin benzerliği karşısında şaşkınlık duyuyorum. "Belirli hedeflere vurma" dan, "uçakların kalkmaması"ndan söz ediliyor... Yine bizi temiz bir savaş yürüttüklerine inandırmaya çalışıyorlar. Bütün savaşları gibi, Körfez Savaşı da kirliydi, kanıtları da ortaya konulmuştu. Ve şu anki savaşın en önünde yer alanlar, Ladin ve işbirlikçileri değil bizzat Afgan nüfusudur.
- Sizce, Fransa risk alıyor mu?
- Bütün Batı ülkeleri risk altında. Yaygın ve herhangi bir uzlaşma gösterilemeyecek faşist bir tehlikeyle karşı karşıyayız. Ancak bu riski azaltmanın yolu da, Amerikalıların tercih ettikleri eylem biçiminden geçmiyor. (EÖ/NU)
-------
Çeviri: Erol Önderoğlu