Tahsin Şahinkaya adı, 1978 yılında Hava Kuvvetleri Komutanı olduğu zaman Silahlı Kuvvetler camiasının dışına taşmıştı. Ama asıl 12 Eylül ile birlikte, Milli Güvenlik Konseyi üyesi olarak tüm kamuoyu tarafından bilinir olmuştu.
Özellikle 12 Eylül'ü izleyen ilk aylarda, hemen her gün gazetelerde, televizyonda Tahsin Şahinkaya'nın adı geçiyordu. Peki kimdi Şahinkaya? Resmi bilgilerin ve yüzündeki o değişmeyen hafif gülümsemenin dışında nasıl bir insandı, nasıl bir kişiliğe sahipti?
Meclis Başkanlığı'na ulaştırılan iddialar üzerine, yaşam öyküsünü hazırlamak için askerlik arkadaşlarıyla konuşan Nokta muhabirleri, değişik yanıtlar alıyordu. Kimilerine göre "içine kapanık, uçak ve pek az konuyla ilgilenen bir insan"dı. Kimileri ise, "sohbeti seven, kanun çalan, arada sırada bir kadeh viski yudumlamaktan zevk duyan", eskilerin deyimiyle "rind" bir kişilik tablosu çiziyordu.
Merzifonlu Şakir Efendi
Kurtuluş Savaşı'ndan yeni çıkmış, sıkıntılar içindeki 1925 Türkiye'sinin Merzifon'u... Berber Şakir Efendi'nin mütevazı evine yeni bir konuk geliyordu: Tahsin. Şakir Efendi, Osmanlı'nın son günlerinin, Kurtuluş Savaşı'nın tüm bunalımlarını somut biçime yaşamıştı. Belki de o yüzden, oğlunu "okutmak", mutlaka okutmak istiyordu. Berber Şakir Efendi, içinde bulunduğu zorlu ekonomik koşullara rağmen oğlunu Merzifon Ortaokulu'nda okutmuştu. Aslında o yıllarda ortaokul, özellikle Merzifon gibi küçük bir yerde önemli bir eğitim derecesiydi. Ama gerek babası Şakir Efendi, gerekse sonraki yıllarının tanıklarının ifadesiyle "sessiz ama hırslı" Tahsin ortaokul ile yetinmeyecekti. Tahsin Şahinkaya, tüm geleceğini yönlendiren bir kararla baba ocağından ayrılıyor ve Bursa'ya askeri liseye gidiyordu.
Bursa Askeri Lisesi'nde pek göze çarpmayan, sessiz, yalnızca dersleriyle ilgilenen bir öğrenciydi. O yıllarını bile arkadaşlarına göre, "bir gün bile taşkınlık yaptığı görülmemiş"ti. Şahinkaya, 1941 yılında girdiği Kara Harp Okulu'ndaki arkadaşlarında da benzer izlenimler bırakmıştı. Sosyal faaliyetlere katılmıyor, İkinci Dünya Savaşı'nın Türkiye'ye de yansıyan heyecanlarına öteki sınıf arkadaşları gibi kaptırmıyordu kendisini. Kara Harp Okulu'ndan bir arkadaşı, "hiçbir hobisi yoktu. Briç, satranç oynamaz, kitap olarak da yalnızca ders kitaplarıyla ilgilenirdi. Çevresiyle arasına mesafe koyar, bu yüzden kapalı kutu olduğu söylenirdi" diye anlatacaktı.
Amerika'ya doğru
Tahsin Şahinkaya, 1943 yılında Kara Harp Okulu'nu asteğmen olarak bitiriyor, ardından Çankırı Piyade Atış Okulu'na "piyadecilik stajı" yapmaya gidiyordu. 1944 yılında ise, Amerika Birleşik Devletleri'ne pilotluk eğitimi için gönderiliyordu. 19 yaşında bir delikanlı olarak gittiği Amerika'da çok etkilenmiş, bu etkilenmenin kişiliğine kattıklarını -bazı arkadaşlarının ifadesiyle- konuşmasını İngilizce sözcüklerle süsleyerek dışa vurur olmuştu. Tahsin Şahinkaya Amerika'dan 21 yaşında ve Hava Kuvvetleri'nin yeni pilotlarından birisi olarak dönmüştü.
Şahinkaya Türkiye'ye döndükten sonra Eskişehir Hava Okulu'na atanıyor ve 1947'de üsteğmen oluyordu. İki yıl sonra ise, yeniden Amerika'ya gidecek, bu kez fotoğrafçılık kursu görecekti. Eskişehir'de Amerika'daki örneklerinin bir benzeri olan Hava Fotoğraf Okulu'nu kurmuş ve beş yıl süreyle bu okulda öğretmenlik yapmıştı. Eskişehir Hava Okulu'ndan arkadaşları Şahinkaya'yı film laboratuarından çıkmayan, zamanının önemli bölümünü karanlık odada geçiren genç bir yüzbaşı olarak hatırlayacaklardı.
Müziğe meraklı
Tahsin Şahinkaya 20'li yaşlarının sonunda kurmay yüzbaşı iken memleketlisi Sema Hanım'la evleniyordu... Sema Şahinkaya, eşinin aksine dışa dönük, oldukça canlı bir kadındı. Eşinin bu yapısı, Tahsin Şahinkaya'yı daha sosyal olmaya yöneltmişti. Şahinkaya çifti sık sık orduevinde, dost meclislerinde görünüyordu. Çok küçük yaşlarda başlayan müzik ve bir alet çalma tutkusu o yıllarda iyiden iyiye ön plana çıkmıştı. Eskişehir günlerini anımsayan bir arkadaşı, "aile toplantılarında, eğlencelerde sık sık kanun çalardı" demekteydi.
Dost meclislerinde oldukça yumuşak bir görünüm sergileyen Şahinkaya, görevi başında, tam tersine titiz ve otoriter bir askerdi. Bazı arkadaşları onu "sert ve takipçi" olarak nitelendiriyordu. Titizliği, ayrıntılarda bile göze çarpıyordu.
Örneğin, masasının üstü daima derli toplu, tertemiz olurdu. Yemeklerini kolalı örtülü masalarda yemeye, çok şık giyinmeye özen gösterirdi.Kilosuna da çok dikkat eder, şişmanlamamak için sık sık yürürdü. Belki de bu özellikleri nedeniyle bulunduğu çevreyle de ilgilenirdi. Bir arkadaşı onun için şöyle diyordu:
"Kumandanlık yaptığı yerlerde yalnız askeri hizmet vermekle kalmamış, imar hareketleriyle de ilgilenmiştir.
Özelliklerinden biri de inatçı oluşuydu. Gerçi çevresindekilerin de görüşünü alırdı, ancak sonuçta genellikle kendi inanışı ağır basardı.
Ve İtalya
Tahsin Şahinkaya 1960 yılında albaylığa yükseliyordu. Aynı yıl eğitim için İtalya'ya, Napoli'ye gönderilmişti. Bir süre sonra yurda dönüyor ve Hava Harp Akademisi'nde öğretmenlik görevine atanıyordu. Albaylığının son yıllarında, bir arkadaşının deyişiyle "generallikten vazgeçmek pahasına", yurt dışı tayinini îstemişti. Şahinkaya'ya yeniden Napoli yolu görünmüştü. NATO Hava Karagahı'nda daire başkanı olarak görev yapan Şahinkaya, 1966 yılında Türkiye'ye, belki de ummadığı biçimde tuğgeneral rütbesiyle dönüyordu.
1970'li yıllar Şahinkaya için Türk Silahlı Kuvvetleri'nde adım adım doruğa tırmanış yıllarıydı. 1972'de Hava Harp Okulu Komutanlığı, 1973'te korgenerallik, 1974'te 1. Taktik Hava Kuvvet Komutanlığı, 1977'de orgeneral rütbesiyle Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği ve nihayet 1978 yılında Hava Kuvvetleri Komutanlığı...
Şahinkaya ve 12 Eylül'le birlikte doruğa varıyor ve Milli Güvenlik Konseyi üyesi oluyordu. Anayasa oylamasından sonra ise, yükselişi Cumhurbaşkanlığı Konseyi üyeliğiyle noktalanıyordu. (BB/NU)