"Yasa'nın halkın bilgisi dışında kapalı kapılar ardında yapıldığına" dikkat çekilen açıklamada şu bilgiler yer aldı:
Yasa, uluslar arası sermayeye eklemlenme aracı
* Yasa taslağı hemen tartışmaya açılmalı, yasal düzenlemeler demokratik kamuoyunun değerlendirilmeleri göz önüne alınarak şekillendirilmelidir.
* Devletin sosyal niteliğini ortadan kaldırmayı hedefleyen Kamu Yönetimi Reformu kapsamında gündeme gelen Yerel Yönetimler Yasa Tasarısı'nı da Türkiye'nin küreselleşme sürecine entegrasyonu kapsamında değerlendirmek olanaklıdır.
* Uluslararası ve ulusal sermayenin yeni kar alanları yaratma ve var olan kar alanlarını yeniden düzenleme amacı doğrultusunda kamusal mülkiyet tasfiye edilmekte, kamusal yatırım ve hizmetler tümüyle sermaye çevrelerine açılmaktadır.
* Yerel yönetimler kamusal alan içerisinde katılımcı bir anlayışın yaşam bulacağı, yerel siyasetin ekonomik kaynakları yönlendirerek demokratikleşme yönünde gelişimin hız kazanacağı çok önemli bir zemindir.
* Yurttaşların yerel yönetimlerdeki karar süreçlerine katılması hem toplumun siyasallaşmasının - siyasetin toplumsallaşmasının bir adımı olabilir, hem de toplumu sermaye tahakkümüne karşı koruma güvencesi getirebilir.
* Yerel kamusal alanın merkezi kamusal alanla ilişkisi, toplumun ihtiyaçları doğrultusunda tamamlayıcı bir ilişki olmak zorundadır. Burada demokratik bir planlama yerel yönetim - merkezi devlet işbölümünü belirleyecektir.
* Yerel Yönetimler Yasa Tasarısı, yurttaşı bir müşteri konumuna iten, kamunun yerel hizmetlerdeki yükümlüklerinden sorumsuzca kurtulmasını hedefleyen bir yaklaşımla hazırlandığı görülmektedir.
Kamusal yarar değil kar mantığı güdülüyor
* Özellikle, "kamu kuruluşları piyasada rekabet şartları içinde üretilen mal ve hizmetleri haksız rekabet oluşturacak şekilde üretmez. Bu ilkeye aykırılık teşkil eden bütün birimler tasfiye edilir ve yenileri kurulamaz" ifadesi kamunun mal ve hizmet üretimindeki etkinliğini ortadan kaldıran, kamusal yararın yerine kar güdüsünü yerleştiren sermaye yanlısı bir zihniyeti sergilemektedir.
* Tasarı özellikle altyapı yatırımlarında finansman sorunun çözümü olarak borçlanma yolunu açmakta, böylelikle kamu hizmetlerinin kamu kaynaklarından karşılanması anlayışını terk etmektedir.
* Bu model bir yandan vergi toplama kapasitesine sahip yerel yönetimleri, yoksul bölgelere karşı avantajlı kılacak, onları topyekün bir yoksulluğa iterek toplumsal dayanışma ilkesini zedeleyecek, bölgesel eşitsizliklerin derinleşmesine neden olacaktır.
* Bu tasarının diğer bir özelliği de kamu mülkiyetindeki arazilerin yerel yönetimlere devrini kolaylaştırmasıdır. Böyle bir olanağın toplumun ihtiyaçları doğrultusunda kiralamaya veya satışa yönelik toplu konut yapımını, spor, sanat, kültüre yönelik kolektif mekanların inşaatına kullanılması gerekir.
* "Personel Rejimi Yasa Tasarısı" ile kamuda istihdam politikasında önemli değişiklikler getirilmekte, yerel yönetimlerde istihdam edilecek memur ve daimi işçilerin sayısı da en aza indirilerek sözleşmeli personel istihdamı ve geçici işçilik yaygınlaştırılmaktadır.
Sonuç olarak;
* Türkiye ve dünya deneyimleri toplumların demokratikleşmesinde yerel yönetimlerin önemli bir işlevi olduğunu gösteriyor. Bu bağlamda Türkiye'de de bir yerel yönetimler reformu zorunluluktur.
* Bu zorunluluğun bugünkü cemaat - piyasa - devlet üçgenine sıkışmış bir anlayışla giderilemeyeceği açıktır. Üstelik uluslararası ve yerel sermayenin ihtiyaçlarına uygun politikalar "katılım, şeffaflık, demokratikleşme" gibi kavramların arkasına sığınarak sunulmakta, toplumda bir yanılsama yaratılmaktadır.
* Neo- liberal politikaların peşinden sürüklenen AKP hükümeti, yerel yönetimler yasa tasarısı ve gündemdeki diğer yasa tasarılarını tüm anti- demokratik unsurlardan arındırmalı, halk yararına tekrar düzenlemeli ve demokratik tercihini kamuoyunun tartışmasına açmalıdır.(NK/BB)