Sedat İLHAN General (E)
Amerikan ekonomisinin Oval Ofis'ten yönetildiği yanlışına kapılanlar, burada yapılan görüşmeler sonunda büyük beklenti içerisine giriyorlar. ABD'nde ekonomik kararlarının alınmasında (Oval Ofis'te değişik amaçlı ikili ilişkiye girenler veya kraker yerken bayılanlar değil!); kısa, orta ve uzun dönemleri kapsayan ekonomik değerlendirmeleri yapan akademik çalışmalar (Think-tank), işi hiç şansa bırakmayıp sonuçları inceleyen ilgili Kongre komitesi ve yayınlar yolu ile oluşturulan kamuoyu rol oynamaktadır. ABD demokrasisinde hiçbir konu, değişik ortamlarda tartışılıp kamuoyunun malı yapılmadan uygulamaya geçmez.
Kongre konuları; CRC (Congressional Research Center, http:// www.fps.gov/Reports.htm
Bütün bu zaman alıcı işlemlerden sonra Başkan ve elemanlarının yapması gereken, ulaşılan sonucu dünya kamuoyuna (http;// www.usinfo.state.gov
İkinci Dünya Harbi sonrasında Marshal Yardımı Planı'nda uygulanan borç verme yöntemi büyük ölçüde bırakılmış ve Amerika kredi içeren dış mali ilişkilerini çoğunlukla IMF ve WB-Dünya Bankası yolu ile yürütmeye başlamıştır. Başkanlığın en çok yapabileceği şey araştırma yapma sözü vermektir. Türkiye ile ekonomik ilişkiler için de aynı şey yapılmış ve 26-27 ve 28 Şubat tarihlerinde bir ekonomik komisyonun çalışmaya başlaması önerilmiştir. Ecevit'in ziyaretleri süresince Başkan'ın turizm konusunda gaf yapmak ve komisyona havale etmekten başka, kamuoyuna yansıyan hiçbir girişimi olmadı. Aynı durumun Simitis içinde sözkonusu olduğu (www.usinfo.state.gov
ÇAĞRININ AMACI Sanırım bu durum bir gerçeği açığa çıkarmaktadır: Çağrının amacı ve ziyaretin konusu ekonomi değil, gizli görüşmelerle tartışılan Kıbrıs konusu olabilirdi . Çünkü ABD Başkanı ilk önce Simitis'i ve sonra da Ecevit'i hasbıhal için davet etmezdi. Bush ile özel görüşme olanağı bulanların, Simitis de dahil, Kıbrıs konusundan özellikle söz etmekten kaçınması bu görüşü doğrular niteliktedir. Bazılarının rahatlıkla yapabildikleri bir fala bakma yöntemine başvurarak, ŞU VARSAYIMI ORTAYA ATABİLİRİZ: ABD VE İNGİLİZ ORTAK KIBRIS ÇÖZÜM ÖNERİSİ; OLAYI AB-AVRUPA BİRLİĞİ'NİN BECERİKSİZ VE ADALETSİZ ELLERİNE VE BM-BİRLEŞMİŞ MİLLETLER'İN SONUÇ VERMEYEN MEKANİZMASINA BIRAKARAK ÇÖZÜMÜN SÜRÜNCEMEDE KALMASINA MEYDAN VERMEMEK İÇİN, DENKTAŞ-KLERİDES İKİLİSİNE GÖRÜŞÜLMEK ÜZERE SUNULMUŞ, ECEVİT VE SİMİTİS'E DE UYUM SAĞLAMA DİREKTİFİ VERİLMİŞTİR. Aşağıda belirtilen taşları sıraya koyduğumuzda varsayımın faldan öte bir olasılığı içerebileceği söylenebilir: * Hiçbir devlet başkanı, komşu iki devlet başkanlarını, gizli tutulması gereken bir konu olmadıkça davet ederek, önemli konularda uluorta görüşme yapmaz. Dolayısı ile Ecevit ve Simitis'in birer hafta ara ile çağrılması, * Özel görüşmelere katılanların, Başkan'ın her iki ayda bir Kongre'ye hakkında rapor verme zorunluluğu bulunan Kıbrıs gibi bir konuda gelişmelerden hiç söz etmemeleri, * ABD'den sinirli ayrılan Simitis'in tepkisi , * 11 Kasım terörist örgütünün PASOK ile bağlantısının terörizmi desteklemede şaibeli Yunanistan üzerinde baskı yapacak şekilde (Çok muhtemelen ABD kaynaklarınca maksatlı olarak) ortaya atılması , * AB'nin genişlemeden sorumlu politik dil ve adap özürlü elemanı Verheugen'in, Simitis'i destekler ve bu girişimden rahatsızlığını gösterecek tarzda "Türkiye Kıbrıs'ın üyeliği için AB'ye borçludur" gibi bir ifade ile, AB'nin tepkisini belirtmesi, * Çeyrek yüzyıldır birbirlerini topraklarında görmemiş Denktaş-Klerides ikilisinin hiç beklenmeyen bir sayı ve tempoda, acele ile, ABD-İngiliz çözümünün görüşmelerini sürdürmesi , * Temsilcisinin ikili görüşmelere katılması sağlandıktan sonra, BM'nin rahatlayarak hiçbir açıklamada bulunmaması... EKONOMİK KOMİSYON Ecevit'in kurulacak ekonomik komisyonu bir yenilikmiş gibi belirtmesine gelince. Üzülerek belirtmeliyim ki, böyle bir komisyona gerek kalmayacak bir düzenleme, daha Marc Parris'in Büyükelçiliği döneminde, Ekim 1999'da, yani yaklaşık iki yıl önce, ABD tarihinde ilk defa Türkiye için sağlanmış ve bilebildiğimiz kadarı ile ülkemizin yetersiz yöneticileri bundan yararlanamayarak tekrar Amerika'nın kapısına dizilmişlerdir. Kendisinden önceki Başkan'ın düzenlemesi olduğu için veya nezaketten Başkan Bush, bu oluşumu hatırlatmamış veya bu düzenleme zamanla uygulanamadığı için kaldırılmış olabilir, bilemiyorum. (2) Bildiğim bir şey varsa Türkiye için ABD, başka hiçbir ülkeye yapmadığı bir düzenlemeyi ülkemize, jeostratejik olanaklarını dikkate alarak yapmıştı. Bu uygulamaya göre: "ABD ANKARA BÜYÜKELÇİLİĞİ, NORMAL GÖREVLERİNE EK OLARAK, BİR HBFM-HAZAR BÖLGESİ FİNANS MERKEZİ İLE FBI-FEDERAL ARAŞTIRMA BÜROSU AÇMIŞTIR. HBFM İÇİNDE ÜÇ ÖNEMLİ KURULUŞUN TEMSİLCİLERİ BULUNMAKTADIR: * TDA-TİCARET GELİŞTİRME ÖRGÜTÜ (TRADE DEVELOPMENT AGENCY), * OPIC-ÖZEL SEKTÖR ULUSLARARASI YATIRIM KONSEYİ (INTERNATİONAL PRİVATE INVESTMENT COUNCİL) ve * ABD EXİMBANK (EXPORT AND IMPORT BANK). * Bir kamu kuruluşu olan TDA, dünyadaki bütün iş olanaklarını Amerikan iş çevrelerinin görüşüne sunan ve mali yönden destekleyen bir kuruluştur. OPIC ise aynı amaçlarla özel sektörü desteklemektedir. Özetle HBFM, ekonomik ve mali bütün işlemlerin yürütüldüğü bir merkez olacaktır. HBFM, Amerikan iş adamlarının Türk iş adamları ile işbirliği yaparak Hazar çevresindeki piyasalara atlama olanaklarını içeren bir köprü görevi yapacaktır. Türkiye ile işbirliği düşünülen konular, genel hatları ile: elektrik santralları, telekomünikasyon, inşaat, oto yedek parça, tıp malzemeleri, tekstil, turizm, NGO temsilcilikleri gibi geniş içerikli alanları kapsayacaktır." Ellerine iki yıl önce teslim edilmiş böyle muazzam bir olanağı değerlendiremeyen Türk idaresinin, ABD Dışişleri Bakanlığı Ekonomik İşleri Bakan Yardımcısı Larsen'in başkanlığında kurulacak bir komisyon ile sil baştan bir şeyler başarmasına ben kişi olarak inanamıyorum. Sonuç: ABD ile ilişkileri geliştirmek istiyorsak bu ancak, bir araştırmaya dayanmayan isteklerimizi bildirmekle değil, onun yönetiminin ekonomik yapısını, yöntemin işlerliğini ve sorunlarını bilmekle mümkün olacaktır. Bunun yolu da, onun yayınlarının incelenmesinden ve ABD ile ortaklaşa akademik çalışmalar düzenlemekten geçmektedir. GÖZLEM olarak incelemeye almayı düşündüğümüz bu dev ülkenin ekonomik yöntem, sorun ve AB ile çatışmalarını içeren yayınlardan bazı örnekleri aşağıda sunuyorum. Dileyen GÖZLEM üyesi okuyucumuza, dokümanların sağlanmasında yardımcı olabilirim. Kaynaklar: (1) Konu Mankeni Olduk, Milliyet, 20 Ocak 2002. (2) Mark Parris, FBI ve HBFM, Sedat İLHAN, GÖZLEM, 18-24 Ekim 1999 (3) ABD Ekonomik Sorunlarını ve AB ile Çatışmalarını Belirleyen Yayınlar: * European Business: New Strategies, Old Structure, Franco Amatory, Foreign Policy, Summer 1999. * America's Two Front Economic Conflict, C.Fred Bergsten, Foreign Affairs, March/April 2001. * The Coming Crisis, Jim Demint, Vital Speeches of the Day, August 15, 2001. * Estranged Partner, Jessica T.Mathews, Foreign Policy, Nov/Dec 2001. * EU Scores in Trade War with US, BBC News, 14 Jan 2002.